Romantik bir tatil deyince aklınıza neresi gelir? Ya da belki şöyle sormalıyım Romantik bir tatil için Almanya‘yı tercih eder misiniz? İlk soru için dünyanın değişik noktalarından, farklı farklı kıtalardan pek çok yanıt gelecektir.
Ama ikinci soru için cevabın büyük çoğunluğu hayır olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü Almanya deyince aklımıza ilk gelenler, futbol başarısı, otomotiv endüstrisi ve markaları, Nivea krem, 80’li yıllarda yaz aylarını geçirmek üzere gelen Bavyera şapkalı eş dost olur genelde. Sanırım herkesin aklında üç aşağı beş yukarı benzer fikirler var.
Yapacağım Almanya Romantik Yol seyahatimden bahsettiğimde değişik şaşkınlık cümleleri ile, ben de karşılaştım açıkçası. Aklınızdan geçen sorulara ya da yazıyı okumaya devam ettikçe bir sonraki adımın ne olacağı yönündeki merakınıza, doyurucu cevaplar vermeye çalışacağım bu yazımızda.
Almanya Romantik Yol Neresi?

Romantik Yol, Almanya’nın ortasından güneyine, Avusturya sınırına kadar uzanan, 28 şehir, kasaba ya da köyden oluşan, 410 kilometre uzunluğunda bir rotadır.
Adını 18. yüzyılın sanatına damgasını vuran Romantizm akımından alan bu yol, dönemin ünlü şair, yazar ve ressamlarının sevdiği bir bölgedir. Bu 28 durak noktasının adları (Orta Almanya’dan Güney’e doğru):
Würzburg →Tauberbischofsheim → Lauda-Königshofen → Bad Mergentheim → Weikersheim → Röttingen → Creglingen → Rothenburg ob der Tauber → Schllingsfürst → Feuchtwangen → Dinkelsbühl → Wallerstein → Nördlingen → Harburg → Donauwörth → Rain → Augsburg → Freidberg → Landsberg → Hohenfurch → Schongau → Peiting → Rottenbuch → Wildsteig → The Wierkirche and Steingaden → Halblech → Schwangau → Füssen

Tamamı Ortaçağ şehir, kasaba ve köylerinden oluşan Romantik Yol, 1950’lerin ilk yıllarına kadar çok az insan tarafından biliniyordu.
II. Dünya Savaşı’nın sonlarında, Almanya’yı işgal için bölgeye gelen Amerikan askerleri, buranın güzelliğini keşfetmiş, sular durulduktan sonra aileleri ile tatile ve gezmeye gelmeye başlamışlar.
Sonra, çevrelerine de tavsiye etmeleriyle gelen sayısı artmış. Ufak ufak turizm noktası haline gelmeye başlamış kasabalar. II. Dünya Savaşı sonrasının ağır şartları altında ezilen ve Hitler’in yarattığı olumsuz hatta ürkütücü imajı silmek isteyen Almanlar dört elle sarılmışlar Romantik Yol’a.
Bugün, yılda ortalama 3,5 milyon kişiyi ağırlıyorlar. Bu sayı ilk bakışta gözünüze az gelebilir belki ama şehir ve kasabaların küçüklüğünü, dolayısıyla hizmet veren otellerin yatak kapasitelerini göz önüne aldığımızda büyük bir rakam olduğunu göreceksiniz.

Almanya Romantik Yol Nasıl Gezilir?
Romantik Yol, iki şekilde gezilebilir. Ya 28 noktanın tamamını ya da içlerinden seçtiğiniz bazılarını gezeceksiniz. Bu noktada planlama devreye giriyor.
Şimdi, tüm seyahatler için planlama yapıyoruz diyebilirsiniz. Haklısınız ama bu rota fazladan bir planlamaya gereksinim duyuyor.
Kaç yer gezeceksiniz, hangi sırayla gezeceksiniz, hangisinde ne kadar kalacaksınız, hangisinde konaklayacaksınız mutlaka netleştirilmeli ve ona göre hareket edilmeli.
Belki aradaki küçük bir kasabayı rotanıza ekleyebilirsiniz ama “biz bir yola çıkalım sevdiğimiz beğendiğimiz kasabada geceleriz” düşüncesi sizi sokakta bırakabilir. Yer ya da otel bulamayabilirsiniz. Ayrıca bazı kasabalarda saat 20.00’den sonra hayat bitiverir, el ayak çekilir.

Bir diğer önemli nokta, Romantik Yol’da nasıl seyahat edeceğiniz. Araç kiralayabilir, tren ya da otobüs tercih edebilirsiniz. Hatta, kendine güvenen bir maceraperestseniz bir kısmını bisikletle bile gidebilirsiniz, zira bazı noktalar birbirine çok yakın. Üstelik otobüslere bisikletler de yüklenebiliyor.
Eğer araç kiralarsanız, tüm rotayı gitmeden kendiniz çizebilir, ufak sapmalar, “yarım saat daha kalalım” ya da “erken çıkalım, falanca yerde daha fazla vaktimiz olsun” diyebilirsiniz. Otobüs ya da tren kullanırsanız daha dakik olmalısınız.
Unutmadan 28 noktanın tümüne trenle ulaşmanız mümkün değil, bazı köy ve kasabalar tren yolu rotasının dışında kalıyor. Bazı noktalara trenle gidip, bir sonrakine otobüsle geçebilirsiniz elbette.
Eğer araç kiralamayacaksanız, bu durumda hangi noktaya tren hangisine otobüsle gideceğinizi planlamanızda fayda var. Bu durum da belki rotanızı çizmenizde etkili olacaktır. Belki daha romantik olsun diye yalnızca trenin uğradığı noktaları seçersiniz.

Diğer tercih konusu ise başlangıç noktanız olacak. Bu tercih de sizin hangi şehre uçup hangisinden döneceğinizi belirleyecek. Romantik Yol güzergâhındaki hiçbir şehirde havalimanı bulunmuyor.
Eğer, Romantik Yolu Würzburg’dan başlayıp Füssen istikametine doğru kat edeceksiniz, o zaman Frankfurt’a uçacaksınız. Ya Frankfurt Merkez Tren İstasyonu’ndan Würzburg trenine bineceksiniz (Deutsche Bahn – 19€) ya da Merkez Otobüs terminalinden Otobüse bineceksiniz (Flixbus, gün ve saate göre değişmekle birlikte 7,90€’dan başlıyor) her ikisinin biletlerini de internetten ya da gittiğinizde biniş noktanızdan satın alabilirsiniz. Yolculuk süresi 70 ile 90 dakika arası.

Yok, eğer tam tersini yapıp, Füssen’den Würzburg’a doğru gidecekseniz o zaman Münih’e uçacaksınız. Merkez tren garından Füssen’e giden trene bineceksiniz (Deutsche Bahn 20€) ya da yine Flixbus kullanacaksınız (gün saate göre değişken ama 11,90€ dan başlıyor). Yolculuğunuz yaklaşık 2 saat kadar sürecek.
Bir diğer seçenek ise ortadan başlamak, yani eğer birkaç kasaba görecekseniz ve bunlar Romantik Yol’un ortalarına denk geliyorsa Nürnberg ya da Stuttgart ilk varış noktanız olabilir.
Bana tercihimi soracak olursanız Würzburg’dan başlayıp Füssen ile sonlandırmanız tavsiye ederim. Bu tavsiyemde Würzburg’un küçük de olsa bir şehir olması, havasının sizi rotaya ısıtacak olması ve bu kadar hoş bir seyahati NewSchwanstein gibi bir pırlanta ile taçlandırarak bitirmeniz gibi faktörler etkili.
Almanya Romantik Yol için kaç gün gerekli?
Romantik Yol’un 28 noktasının tamamını görmek, gerçek manada gezmek, dolaşmak gibi bir planınız varsa, o zaman yaklaşık olarak 10 güne ihtiyacınız var.
Peki, diyeceksiniz ki, benim tatilim kısıtlı, bütçem kısıtlı. O zaman, görülmezse Romantik Yol seyahati yapılmış sayılmaz denilecek 7-8 noktası var: Würzburg, Rottenburg, Dinkelsbühl, Landsberg, Ausburg, Swangau, Füssen. Nördlingen de bu listeye eklenebilir.
Neden bu şehirler derseniz, size Romantik Yol’un tüm ruhunu mantığını kavratacak güzellikte ve dolulukta bu noktalar. Ayrıca bölgeyi iyi bilen pek çok insanın tavsiyesi de bu yönde. Bu şehir ve kasabalardan kısa kısa bahsedelim biraz.
Würzburg

1945 yılındaki bombardımandan ağır yaralı (%90’ı yıkılmış) kurtulan Würzburg, Romantik Yol’un başlangıç noktası. Zamanla aslına uygun olarak restore edilen şehir, Eski Piskoposluk sarayı olan Rezidenz ile 1981 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmeye hak kazanmış.
Yaklaşık 800 yıl boyunca bir devlete bağlı olmadan Piskopos-Prens tarafından yönetilen Würzburg sonradan 1800’lerin başında Bavyera’ya katılmış. Tarihi kayıtlarda ilk geçişi 450 yılı olan Würzburg’un ortasından Main Nehri akmakta.
Otobüs terminali ve tren istasyonu yan yana olan şehirde, vasıtanızdan indiğinizde Kaiserstrasse boyunca yürüyerek eski şehre Allstadt’a ulaşacaksınız.
Benim tavsiyem eğer yorgunsanız bu civarda biraz soluklanıp Domstrasse’yi takip ederek karşı yakaya geçmeniz çünkü şehri gezmeye başlamak için en doğru nokta, eski şehirden 20 dakika yürüme mesafesinde olan Festung Marienberg yani Marienberg Kalesi.
Piskoposluğun eski merkezi ve rezidansı olan yapı, muhteşem bahçesi, kendisini çevreleyen üzüm bağları ve gün batımında nefes kesen panoramik Würzburg manzarası ile görülmeye değer.
Alte Mainbrücke, üzerindeki 4,5 metre yüksekliğindeki heykelleri, acıklı tarihi ve akşam romantizminin en yoğun yaşandığı yer olması sebebiyle, Main Nehri üzerinde bir gerdanlık gibi duruyor.
Köprünün hemen bitimindeki belediye binası Rathaus gotik üslupla dikkat çekiyor. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Rezidenz yani Yeni Piskoposluk Sarayı, dillere destan tavan süslemeleri, aynalı holü, ihtişamlı odalarıyla, bu kazanımını sonuna kadar hak ediyor.

Dom St. Kilian, Hofkirche, Mareinkapelle, Neumünster şehrin farklı üsluplar taşıyan önemli kiliseleri. Eski şehrin ortasına kurulan Markt, bilindik Bavyera pazarlarından. Ufak atıştırmalıklar, meyve, çörek ya da minik hediyelikler alabilirsiniz.
Nightwaechter adı verilen gece turunu burada yapmak mümkün, eski tarzda kostümlü elinde fener taşıyan bir rehber (Ortaçağ’ın gece bekçisi gibi sanki) tarafından yapılan bu turda şehrin tarihi ve esrarengiz olayları anlatılıyor.
Hafif tüyler ürpertici olabilir. Ayrıca röntgen ışını da denen X ışınlarını bulan Wilhelm Conrad Röntgen’in müze haline getirilen evi gezebilirsiniz.
Rathaus’un yanında bulunan Ratskeller ve köprüyle aynı adı paylaşan Alte Mainbrücke Restoranları, bölge lezzetlerini tadabileceğiniz yerler. Rathaus’un hemen karşısında bulunan kafe, nefis İtalyan yemekleri yapıyor.
Nordsea ve Mc Donalds gibi zincir mağazalarında bulunduğu şehirde, ara sokaklarda minik pastaneler nefis kurabiye ve tartlar yapıyor. Benim tavsiyem, Romantik Yol seyahatinizde Würzburg’a en azından bir tam gün ve gece ayırmanız.
Rothenburg ob der Tauber

Almanya’da isim konusu biraz yorucudur. Bazı şehir ya da kasabaların isimleri bir tanım ya da tamlamadır. Rothenburg ob der Tauber de bu kasabalardan biri.
Adı, “Tauber Nehri üzerindeki Kırmızı Kale” anlamına gelen bu kasabanın, Ortaçağ düzenindeki surları, Bavyera mimarisinde yapılmış yüksek çatılı rengârenk evleri, pencerelerden sarkan renk renk sardunyaları ile bir masal kitabından fırladığını düşüneceksiniz.
Mesela ben ilk gördüğümde acaba Andersen, Kurşun Askeri burayı düşünerek yazmış olabilir mi diye geçirdim içimden.:)

Würzburg’dan bir aktarma ile buraya ulaşmanız mümkün. Önce, Tren istasyonundan Steinach’a giden trene bineceksiniz orada Rothenburg trenine geçeceksiniz. (Bilet 13€ civarı, saat etkili) Yaklaşık 1 saat sonra Rothenburg’dasınız.
Romantik Yol’un en çok ziyaretçi alan destinasyonu olan Rothenburg’da ilk yerleşimin 500 yıllarında başladığı düşünülüyor. Tam manasıyla bir Ortaçağ kasabası olan Rothenburg’un Kalesi ve Tauber Nehri’ni izleyebileceğiniz bahçesiyle ve üzüm bağlarıyla sizi bir zaman kapısından geçmişsiniz gibi hissettiriyor.

Rathaus hemen Marktplatz da bulunuyor, oldukça büyük bir bina. Dünyanın en büyük Noel Müzesi burada bulunuyor. Hemen Kathewohlfart Noel Dükkânı’nın yanında, mutlaka gezin. Renk renk, camdan, porselenden ya da tahtadan yapılmış süsleri ve oyuncakları görün.
Her sokağında hediyelik eşya ve oyuncakçıların dolu olduğu bu kasabada bu duruma tezat oluşturan bir yer var. Ortaçağ Suç ve Ceza Müzesi yüreği kaldıranlara suçlulara nasıl işkenceler yapıldığını sergiliyor. Rothenburg’da da saat 20.00’de kasaba meydanından Nightwaechter Turu düzenleniyor.
Ayrıca başka bir yerde yiyemeyeceğiniz, Schneeballen (Kar Topu) dedikleri bir tatlıları var. Şerit halinde kestikleri hamurları, yumak yapar gibi birbirlerine gevşekçe dolayıp, çift kepçe benzeri bir aparat içerisinde kızartılıyor.
Orijinalinde üzerine pudra şekeri dökerek yenilen bu tatlıyı son yıllarda çeşitli çikolata ya da meyveli soslara bulayarak da satıyorlar. Çok harika bir şey diyemeyeceğim ama miniklerinden deneyebilirsiniz, belki siz çok seversiniz.

Tavsiyem, bu kasabayı sokak sokak gezmeniz, zaten küçük olduğundan size yarım gün, 5-6 saat yetecektir. Veya öğlene doğru gelinip, gece konaklanarak ertesi sabah bir sonraki noktaya hareket edilebilir.
Bu küçücük kasabada bir Türk aile tarafından işletilen küçük bir otel, başka bir Türk aile tarafından işletilen Takı gümüş mağazası var.
Dinkelsbühl

Hem Romantik Yol’un hem de Almanya’nın en iyi korunmuş Ortaçağ Kasabalarından biri olan Dinkelsbühl, Rothenburg’a 45 kilometre uzaklıkta.
Otobüsle gelmeniz daha kolay olacaktır. Kuruluşu sekizinci yüzyıla tarihlenen Dinkelsbülh, dokumacılık konusunda duyurmuş adını. Sonra da ticaret rotasına eklenmiş.
Hemen Wörnitz nehrinin kenarından başlayan sur duvarları, üzeri armalarla süslü kapıları ile, kasaba sizi adeta törenle karşılıyor.
Şehrin, 14 kuleli surları üzerinde yürüyebilir, isimleri Rothenburter Tor, Segringer Tor, WörnitzTor ve NördlingerTor olan kapılarını görebilirsiniz. Dilerseniz Bauerlinsturm ve Faulturm’a çıkabilirsiniz.
Allstadt içerisine kurulan pazara denk gelirseniz, gezip ufak alışveriş yapabilirsiniz. Zira tane ile meyve almak mümkün. Altes Rathaus ve ahşap detaylı yüksek çatılı, pencereleri çiçekli Tüccar Evleri’ni de görebilirsiniz.
Allstadt’ın tam kalbinde bulunan St. George Kilisesi, Güney Almanya’nın en güzel kilisesi olarak tanımlanıyor. Dışında Gotik ve Romanesk mimarinin buluştuğu yapının içi de enfes. Eğer şanslıysanız, benim gibi bir org dinletisine denk gelirseniz, mutlaka 5-10 dakikanızı ayırın derim.

Romantik Yol’un en küçük kasabası olan Dinkelsbühl’de 40 dakikalık bir atlı araba (fayton diyemeyeceğim) turu ile görülmedik yerini bırakmayabilirsiniz. Nördlinger Strasse’de bulunan 3D Müzesi ve Bauhofstrasse’deki Kinderzeche Dinkelsbühl gezebileceğiniz adresler.
Kasaba küçük olmasına karşın, nefis ekmekler yapan fırınlar var. Küçük kafelerde Bavyera mutfağı kadar dünyanın başka mutfaklarından da örnekler bulabilirsiniz.
Kocaman bir kırtasiye, bir iki sahaf ve birkaç kraft mağazasının bulunduğu bu şirin kasaba için, şahsi tavsiyem, buraya 2 saat kadar ayırmanız. En fazla yarım gün yeterli olacaktır.
Nördlingen

Romantik Yol’un en astronomik hikayesi bu şehirde 🙂 14 milyon yıl kadar önce dünyamıza çarpan bir meteorun sebep olduğu, 25 kilometre çaplı bir çukurun içerisine kurulmuş Nördlingen.
Daha önceki şehirler gibi, yine Ortaçağ’dan kalma surlarla çevrili bu şehrin, Allstadt denilen merkezi daha geniş bir alana yayılmış durumda. Diğer noktalar kadar turist çekmediği için, günlük hayat olağan akışıyla devam etmekte.

Şehirde bulunan Ries Krater Museum, meteorun hikayesini anlatıyor. Dünyaya çarptığında 1000 metre derine inen, 250.000 Hiroşima gücündeki bu çarpma sonucu 70 ile 75 bin arası elmas parçacığı ortaya çıkmış. O elmas parçalarını içinde taşıyan kayalardan kırılan taşlarla yapılmış Nördlingen.
Baldinger Tor, Berger Tor, Deininger Tor, Löpsinger tor ve Reimlinger Tor isimlerinde görülmeye değer 5 kapısı olan bu yuvarlak yerleşim planlı şehrin en büyük kilisesi St. George. Kilisenin Daniel Kulesi’ne çıkarak şehre biraz tepeden bakmak hoşunuza gidebilir.
Bu küçük şehir içinde 2 saat yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Düzenli oluşu, turistik olmayışı ve güzel restoranalrıyla ile günün son durağı da yapabilirsiniz. Dinkelsbühl’e 32 kilometre uzaklıkta ve otobüsle ulaşmak daha mantıklı. Tren için 2 aktarma yapmanız gerekiyor.
Augsburg

Bavyera Eyaleti’nin üçüncü büyük şehri olan Augsburg, İmparator Augustus döneminde, askeri merkez olarak kullanılmış, ismini de Augustus’tan almış.
Bir zamanlar Avrupa’nın finans merkezi de olan şehir, Rönesans döneminde mimarlık, resim ve müzik için de önemli bir noktaymış.
Şehrin Belediye Binası Rathaus, Alplerin kuzeyinde kalan en önemli Rönesans yapılarından biri olarak gösteriliyor. Hemen yanında bulunan saat kulesi ise her on beş dakikada bir çalarak (çeyrek geçelerde 1, yarımlarda 2, kırkbeş geçelerde 3, saat başlarında 4 kez) çalarak sizi ister istemez dakik yapıyor.
Belediye Binası’nın karşısında kalan, meydanı çevreleyen binalarda ise çeşitli markalara ait mağazalar, Bavyera ya da dünya mutfağından çeşitler sunan lokanta ve kafeler bulunuyor.
Mozart’ın babası, ünlü kompozitör Leopold Mozart’ın doğduğu şehir olan Augsburg’da, aileye ait, bugün müze olarak hizmet veren Mozarthaus bulunuyor. Ayrıca Ressam Holbein ve Bertold Brecht de burada doğmuş. Ayrıca Katoliklerle Protestanların amansız mücadelesi 30 yıl savaşları da bu şehirde etkili olarak yaşanmış.

Augsburg’un bir diğer ilginç yanı ise, tarihin en eski sosyal konutlarının burada yapılmış olması. 1521 yılında şehrin zengin ve yardımsever (aynı zamanda sanatsever de) ailesi Fugger Ailesi tarafından yaptırılan Fuggerei, 67 ev 147 daire, kilise, çeşme, bunları çevreleyen duvarlar ve bahçeden oluşan bir kompleks.
Aileler rencide olmasın diye alınan kira ilk günden beri yıllık 1 Gulden. Bugün 0,88€ denk geliyor. İsterseniz 2€ karşılığında girip gezebilirsiniz.
Augsburger Dom, Dom St. Maria, Basilika Sankt Ulrich und Afra, Maximillian Museum, yan yana bulunan Augsburg Botanik Bahçesi ve Hayvanat Bahçesi, Augsburg Demiryolu Parkı görülmesini tavsiye ettiğim yerler arasında yer alıyor.
Şehirde yaygın bir tramvay ağının bulunuyor, bu da gezme işini kolaylaştırıyor. Kişisel tavsiyem, alışveriş de yapacaksanız, Augsburg’a 1 gün ayırmanız.
Landsberg am Lech

Yapılan kazılar, ilk yerleşimlerin bronz çağında olduğunu belirlese de, şehir önemini Tuz Yolu’nun bir parçası olduğunda kazanıyor.
Bugün biraz şehrin içinde kalan 4 kapısı (Farbertor, Backertor, Sandauertor ve Bayertor) birbirlerinden farklı zamanlarda ve üsluplarda yapılmış, görülmeye değer, zaten yürüyüş yolunuzun üzerinde kalacak.
Lech Irmağı kıyısında, bir masal dekorundan unutulmuş gibi duran Mutterturm, Ressam Herkomer için, ev ve atölye olarak inşa edilmiş, şimdi ise eserlerinin sergilendiği bir müze.

Hauptplatz’da yani kasabanın meydanında bulunan Belediye Binası Rathaus, Meryem Ana çeşmesi Marienbrunnen, şehrin tarihi güzellikleri arasında yer alıyor.
Adını da aldığı Lech Irmağı kenarına kurulu bu kasabaya, insan eliyle yapılmış olan minik, basamaklı şelale romantik havasını perçinlemiş.
Romantik Yol’un en güneşli şehri olmakla övünen Landsberg oldukça küçük bir kasaba. Şehrin meydanına her cumartesi kurulan 7-8 tezgahlık pazarından alışveriş yapabileceğiniz bu kasabada, Lech Irmağı kıyısında bulunan kafelerde güzel vakit geçirebilirsiniz. Landsberg am Lech için 2 saatin yeterli olacağını düşünüyorum (yemek molası hariç).
Schwangau

Bu kasabanın adını hiç duymamış olabilirsiniz, belki de duymayacaksınız bir daha. Ama buraya her yıl milyonlarca turist çeken iki şatoya (aslında biri diğerinden biraz daha önde diyebiliriz) ev sahipliği yapıyor olması adının pek çok seyahat rehberinde anılmasını sağlıyor. Ayrıca yan yana gibi ya da bakış açınıza göre tek göl gibi duran Alp ve Kuğu Gölleri ile de taçlanıyor bu isim.
Hohenschwangau Şatosu, Prens II. Maximilian tarafından satın alındığından tam manasıyla bir harabeymiş. Gotik üslupta yeniden yapılan bu şato II. Maximilian ve Ailesinin en sevdiği yer olmuş zaman içinde. Hatta II. Ludwig’in daha çocukken karşı tepeye uzun uzun baktığı söylenir. Belki de o zaman koymuştur kafasına.
Ortaçağ’ın kahramanlık hikayelerini, özellikle Lohengrin’in resimleri ile süslenmiş olan şatoda, Kahramanlar Salonu, Şövalyeler Salonu ve Kraliçenin Odası birer sanat eseri. Yalnızca rehberli turla gezilebilen şatonun tek giriş ücreti 12€.

Çocukken karşı tepeye uzun uzun baktığı söylenen II. Ludwig ise , 18 yaşında tahta çıktığında o noktaya, masallara ilham veren bir şato yaptırmaya başlıyor. Neuschwanstein Şatosu’nun maliyeti hesaplananın o kadar üzerine çıkıyor ki, bitmiyor bir türlü.
Tamamlanmadan yaşamaya başlıyor ve II. Ludwig ancak 3 hafta yaşayabiliyor. Sonradan tamamlanarak masrafını çıkartabilmesi için ziyarete açılıyor.
Bugün, II. Ludwig’in yatak odası, banyosu, çalışma odasının da aralarında bulunduğu kısıtlı mekân ancak rehber eşliğinde gezilebiliyor. Çok sevgili dostu Wagner’in operalarından ilham alan “Şarkıcılar Salonu” tek kelimeyle nefes kesici. Giriş 13€.
Bu iki şato haricinde bir de Bavyera Krallar Müzesi’nin bulunduğu kasabada üçü için kombine bilet 31,5€ satılıyor. Kompleksin içerisinde, Alp Gölü kıyısında hoşça vakit geçireceğiniz kafeler ve hediyelik eşya dükkânları da bulunuyor. Bu komplekse bir gününüzü ayırmanız iyi olacaktır.
Füssen

Romantik Yol parantezini kapatan son kasaba olan Füssen, dar sokakları ile sizi hoş veda sunacak. Romantik Yol boyunca karşınıza çıkan renk renk gotik evleri son kez göreceğiniz nokta burası.
Burada, belki sokakların daha dar olması sebebiyle (çevresi dağlık) daha çok insanı sokaklarda görebilirsiniz. Çokça eğlenceli kafe mevcut.
Linderhoff Sarayı, Etel Manastırı, St. Mang’ Abbey, Heilig Geist Spitalkirche ve Hohes Kalesi görülebilecek yerler arasında.
Lech Irmağı’nın kenarında bulunan Hohes Kalesi’nden, ağaçların arasından inerek ırmak kenarında biraz kısa yürüyüş yapıp tüm gördüğünüz güzellikleri düşünebilirsiniz. Füssen için yarım gün yeterli derim ben.

Bu noktalar benim size görmeniz için önerdiklerim. Siz vaktinize ve bütçenize göre başka ekleyebilir, ya da farklı bir düzenleme yapabilirsiniz elbette. Tek tek noktalarda, yine genele dönecek olursak; Romantik Yol boyunca, nereye giderseniz gidin karşınıza, ufak tefek farklarıyla, Bavyera mutfağının çeşit çeşit sosisleri, hardal, patates ve lahana salataları çıkacak.
Bölgenin bazı noktalarında kuzey denizinden gelen balıklardan hazırlanan ve kağıt içinde sokaklarda yenen Fish&Chips yaygın tüketilen bir başka yiyecek.
Her şehirde karşınıza çıkacak fırın ve pastanelerde kendine özgü ekmek çeşitlerini, bu ekmekler yerel ya da bilinen peynirlerle yapılan sandviçleri, ginger bread ve bretzel başta olmak üzere değişik tatlı kurabiyeleri, Alman pastası, karaorman pastası, apfelstrudeli tadabilirsiniz. Bölgenin birası kadar şarapları da meşhur, özellikle Würzburg ve Rothenburg bağları.

Bavyera bölgesi olması sebebiyle, Romantik Yol durakları boyunca, her şehir ve kasabada, o şehrin armasını taşıyan, porselen ya da kristal, bardaklar, fincanlar, yüksükler bulabilirsiniz. Ayrıca şehirleri sembolize eden hayvanların sevimli porselen heykelcikleri de alabilecekleriniz arasında. Ginger Bread, yerel şekerleme ve çikolatalarda alışveriş listenize eklenebilir.
Son olarak, Romantik Yol seyahatine çıkılmışken, rotaya dahil olmayan ama dokusu farklılık göstermeyen, o kadar yol gitmişken vakit ayırabilirsiniz diyebileceğim 3 şehir var: Heidelberg, Bamberg ve Nürnberg.
Bu şehirlerin gezi rehberlerinin linkleri şurada: Heidelberg Gezi Rehberi, Bamberg Gezi Rehberi, Nürnberg Gezi Rehberi.
Gizem hn sizin romantik yol ile ilgili yazınız bize çok güzel rehber oldu çok teşekkür ederim
Merhaba, harika bir yazı, elinize sağlık. Bu seyahati turla ya da araç kiralayarak, tren, otobüs kullanarak yapmanın olumlu ve olumsuz yönlerine de değinirseniz çok aydınlatıcı olur. Siz hangisini tercih ettiniz? Ve bu gezi size ne kadara mal oldu? Mutlaka tercihlerimiz belirleyecektir tutarı ama fikir vermesi açısından gerekli olabilir☺️
Merhaba, siz yaptınız mı rotayı acaba ? Siz bilgi verebilir misiniz Nihal Hanım 🙂 Bende Temmuz ıcın dusunuyorum tren otobus seceneklerını dusunuyorum
Siz araç kiralayarak mı gezdiniz? Yoksa tren ve otobüs mü yaptınız?
Fiyatlar nasıl? Çok pahalı mi? Gezinizde toplam ne kadar harcadınız?
elinize sağlık çok güzel yazmışsınız…bizim içinde iyi bir rehber olacak.
Teşekkür ederim..
Emeğinize sağlık çok güzel bir anlatım.Eşim ve ben Ekim 2018 tarihinde bu yolculuğa çıkmak istiyoruz.Araç kiralamayı düşünmüyoruz. 2-3 saat veya yarım gün ziyaret ettiğimiz beldelerde bagajımızı nerelere emanet edebiliyoruz.Bu konuda yardımcı olabilirmisiniz
Saygılar
Teşekkür ediyorum. Ben bagajımı bırakmak zorunda kalmadım. Maalesef bu konuda net birşey söyleyemeyeceğim. Özellikle Würzburg, Ausburg ,Füssen gibi nispeten daha büyük yerlerde “Left Luggage” hizmeti alabileceğiniz yerler olabileceğini düşünüyorum. Ancak turizm ofisleri size net olarak yardımcı olacaktır.
Merhaba Gizem hanım, Neuschwanstein şatosuna ulaşım hakkında Bilgi verir misiniz? Sanırım sonbaharda gittiniz ve araç kiraladınız , ekimin son haftası bölgeyi gezmek için uygun mu sizce? Seferler azalmış vb olabilir mi, bilginiz var mı?
ÇOK GÜZEL, SADE AMA GAYET BİLGİLENDİRİCİ BİR YAZI OLMUŞ. EMEĞİNİZE SAĞLIK…