Ada kültürünün yeryüzündeki en önemli temsilcilerinden İngiltere, dünyaya yön veren yüzlerce yıllık geçmişiyle turistlerin yoğun ilgisini çekiyor. Bir kraliyet ülkesi olan İngiltere, sadece kraliyet ailesinin evlilikleri veya magazinel olaylarıyla bile popüler bir turizm ülkesi kimliği sergiliyor.
Ülkenin başkenti Londra, bu popülerliğin merkezi olarak her yıl sayısız turistin akınına uğruyor. Londra’nın iş ve finans merkezi oluşu da iş gezilerinin önemli bir noktası olmasını da beraberinde getiriyor. Trafalgar Meydanı, Buckhingam ve Westminister Sarayları, Tower Bridge başta olmak üzere, katedraller, parklar Londra’nın simgeleri olarak öne çıkıyor.
Endüstri Devrimi’nin başladığı ülke olarak bir zamanlar “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” unvanına sahip olan İngiltere’nin Londra dışında da cazibe merkezi olan kentleri bulunuyor. Batısındaki liman kenti Liverpool, ticaret merkezi kimliğinin yanı sıra, Anglikan Katedrali, Şehir Sarayı ve diğer tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Elbette Liverpool denince Beatles’ı ve futbol takımını da unutmamak gerekiyor.
Batıdaki bir başka sanayi kenti Manchester’ı da es geçmemeli. Kentin gece ve eğlence hayatı Canal Street’de akıyor. Bilim ve Teknoloji Müzesi de Manchester’da mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Ülkenin ortasındaki Birmingham kenti de, tarihi binaları, sanat galerileri, St. Philip Katedrali, Centenary Meydanı ile bir açık hava müzesi görünümü sergiliyor.
Leeds, Nottingham, Newcastle gibi kentlerde İngiltere’de görülmesi gereken kentler olarak gezi rotalarındaki yerini alıyor.