Avrupa’nın kültürel çeşitliliği en yüksek şehirlerinden biri olan Londra, tarihi dokusu, sanatsal zenginlikleri ve enerjik atmosferiyle öne çıkıyor. Bir yandan kraliyet ailesinin ihtişamını barındırırken, diğer yandan modern sanat galerileri, yenilikçi tasarımlar ve dünya mutfağının en seçkin örnekleriyle yaşayan bir metropol kimliği taşıyor. Thames Nehri boyunca sıralanan simge yapılar, her köşesi ayrı bir hikâye anlatan semtler ve dört mevsim boyunca devam eden etkinlik takvimi, Londra’yı yılın her döneminde cazip kılıyor.
Londra gezilecek yerler listesini hazırlarken, sadece klasik duraklarla sınırlı kalmak mümkün değil. Big Ben, Tower Bridge, Buckingham Sarayı gibi ikonik yapılar elbette ilk akla gelenler arasında yer alıyor. Ancak şehir, Camden Town’daki alternatif kültürden Notting Hill’in huzurlu sokaklarına, Victoria & Albert Müzesi’nden Hyde Park’a kadar çok daha fazlasını vadediyor. Hem tarih hem sanat hem de eğlenceyi harmanlayan bu şehir, her gezgine hitap eden bir deneyim sunuyor. Üstelik müzelerin büyük kısmının ücretsiz olması, Londra’nın ziyaretçilerine kültürel keşifler için büyük bir avantaj sağlıyor.
Ben Londra’yı bugüne kadar üç kez ziyaret etme fırsatı buldum. Her seferinde şehir bambaşka bir yüzünü gösterdi. Bu yazıda da kendi gezilerimde edindiğim tecrübelerle birlikte, kapsamlı araştırmalardan derlediğim bilgileri bir araya getirdim. Londra’yı adım adım keşfetmek isteyenler için hazırladığım bu detaylı gezi rehberinde, şehrin en özel noktalarına birlikte göz atacağız.
BU YAZIDA NELER VAR?
Londra Gezilecek Yerler Haritası
Londra’yı adım adım keşfetmeniz için gezilecek yerleri, önerdiğim otelleri, alışveriş caddelerini ve fotoğraf çekim noktalarını tek bir Google Haritası üzerinde bir araya getirdim. Bu harita sayesinde şehirde ziyaret etmeyi planladığınız her noktayı önceden görebilir, konumlarına göre kolayca gruplayabilirsiniz.
Google Haritası’nı mobil cihazınızdan açarak bulunduğunuz konuma göre rota oluşturabilir, yürüyerek ya da toplu taşıma ile ulaşım planlayabilirsiniz. Haritayı büyütüp detaylara erişebilir, seyahatiniz boyunca ihtiyaç duyacağınız tüm konum bilgilerine tek ekrandan ulaşabilirsiniz.

LONDRA’DA NEREDE KALINIR?
Londra’da nerede kalınır? başlıklı yazımda da çok detaylı anlattığım üzere Covent Garden, Westminster & St James’s ve South Bank & Waterloo ilk kez Londra’ya giden gezginlerin konaklamak için tercih etmeleri gereken bölgelerin başında yer alıyor.
Otel tavsiyesi isteyenlere son Londra seyahatimde konaklayıp memnun kaldığım, özellikle Westminster Sarayı ve London Eye’a çok kısa yürüyüş mesafesindeki 4 yıldızlı Plaza London Riverbank adlı oteli önerebilirim.
Bu otele alternatif olarak yine merkezde ama daha kaliteli bir yer isterseniz de 4 yıldızlı Radisson Blu Edwardian şehrin popüler otellerinden bir tanesi.

EN POPÜLER AKTİVİTELER
Londra’da özellikle bahar ve yaz aylarında popüler turistik noktalar ve tematik aktiviteler oldukça yoğun ilgi görüyor. Özellikle okul tatilleri ve hafta sonlarında uzun kuyruklarla karşılaşabilirsiniz. Zaman kaybetmemek ve yerinizi garanti altına almak için biletlerinizi önceden almanızı öneririm.
Londra’daki en popüler aktiviteler:
Londra gezilecek yerler listemize şimdi adım adım göz atmaya başlayalım! 🛫✨ İlk durağımız, İngiltere’nin ikonik sembollerinden biri olan Big Ben & Westminster Sarayı!
1. Big Ben & Westminster Sarayı

Thames Nehri kıyısında yer alan Westminster Sarayı, İngiltere’nin siyasi kalbi olarak kabul ediliyor. Gotik Revival mimarisiyle 19. yüzyılda yeniden inşa edilen bu devasa yapı, bugün Britanya Parlamentosu’na ev sahipliği yapıyor. Sarayın dikkat çekici detayları arasında 1.000’den fazla odası, ihtişamlı Westminster Hall ve kraliyet açılışlarında kullanılan Lordlar Kamarası öne çıkıyor. Sarayın bir bölümü rehberli turlar eşliğinde gezilebiliyor; özellikle yaz aylarında Parlamento açıkken içeri girme şansı daha yüksek oluyor. Rehberli tur sırasında milletvekili koltuklarını yakından görmek ve siyasi sürecin işleyişine tanıklık etmek mümkün.
Sarayın kuzey ucunda yükselen saat kulesi ise Big Ben adıyla biliniyor. Aslında Big Ben, kulenin değil içindeki 13,5 tonluk çanın adı. Ancak zamanla tüm kule bu isimle anılmaya başlanmış. Her saat başı duyulan ikonik çan sesi, Londra’nın simgelerinden biri haline gelmiş durumda. 96 metre yüksekliğindeki kule, özellikle akşam saatlerinde aydınlatmasıyla büyüleyici bir manzara sunuyor.
Tarih, mimari ve siyasi geçmişin iç içe geçtiği bu alan, Londra’da görülmesi gereken yerler listesinin ilk sırasında yer alıyor.
📍 Big Ben & Westminster Sarayı konumu için tıklayın.
2. Buckingham Sarayı

Birleşik Krallık monarşisinin resmi ikametgâhı olan Buckingham Sarayı, hem tarihi önemi hem de görkemli mimarisiyle Londra’nın en çok ziyaret edilen yapılarından biri oluyor. 1837’den beri kraliyet ailesinin merkezi olan bu saray, 775 odasıyla sadece bir yapı değil, aynı zamanda bir devlet sembolü. Sarayın dış cephesi her dönem restore edilerek ihtişamını koruyor.
Ziyaretçilerin en çok merak ettiği konulardan biri, sarayın içinin gezilip gezilemediği. Yılın belli dönemlerinde, özellikle yaz aylarında, Devlet Odaları halka açılıyor. Bu özel turlar sırasında kraliçenin kabul salonlarını, galerileri ve etkileyici dekorasyonu yakından görmek mümkün. Sarayın rehberli tur seçeneğiyle gezilmesi, detayları anlamak açısından oldukça faydalı oluyor. 🎫 Buckingham Sarayı: Devlet Odaları giriş bileti için buradan alın.
Buckingham Sarayı’nın önünde genellikle saat 11.00’de gerçekleşen nöbet değişim töreni (The Changing of the Guard), turistler için ayrı bir seyirlik haline geliyor. Askerlerin adeta koreografik bir düzen içinde gerçekleştirdiği bu tören, özellikle yaz sezonunda oldukça ilgi çekiyor. Güncel saatleri kontrol etmeyi unutmamakta fayda var.
📍 Buckingham Sarayı konumu için tıklayın.
3. Tower Bridge

Londra’nın simgelerinden biri haline gelen Tower Bridge, 1894 yılında Thames Nehri üzerine inşa ediliyor. Viktorya dönemi mühendisliğinin en dikkat çekici örneklerinden biri olan köprü, hem açılır-kapanır mekanizması hem de çift katlı yapısıyla öne çıkıyor. Alt katı araç trafiğine açıkken, üst katındaki yürüyüş yolu ziyaretçilere şehri kuşbakışı izleme fırsatı sunuyor.
Köprünün en ilgi çekici bölümlerinden biri, üst yürüyüş yolunda yer alan cam zeminli platform. Burada yürürken altınızdan geçen araçları izlemek oldukça heyecan verici bir deneyim yaratıyor. İçeride ayrıca Tower Bridge’in tarihini anlatan küçük bir sergi de bulunuyor. Ziyaretçiler için özel hazırlanmış interaktif alanlar, bu deneyimi daha da ilgi çekici hale getiriyor. 🎫 Londra Kule Köprüsü giriş bileti için buradan alın.
Tarihi, mimarisi ve farklı yapısıyla Tower Bridge, Londra’da keşfedilmesi gereken en özel yapılar arasında yer alıyor.
📍 Tower Bridge konumu için tıklayın.
4. Tower of London

Londra’nın merkezinde, Thames Nehri kıyısında yer alan Tower of London, şehrin tarih boyunca tanıklık ettiği en çarpıcı yapılar arasında yer alıyor. 1066 yılında Normanlar tarafından inşa edilen bu kale, asırlar boyunca saray, zindan, silah deposu ve hatta hayvanat bahçesi olarak kullanılıyor. Gotik mimarinin etkileyici örneklerinden biri olan yapı, özellikle kraliyet tarihine ilgisi olan gezginler için eşsiz bir durak oluyor.
Kalenin en dikkat çeken bölümlerinden biri, Kraliyet Mücevherleri Koleksiyonu’nun sergilendiği alan. Dünyanın en değerli taşlarının yer aldığı bu koleksiyon, İngiliz monarşisinin zenginliğini ve görkemini gözler önüne seriyor. Ayrıca Bloody Tower gibi tarihi zindanlar, Orta Çağ’dan kalma savunma kuleleri ve koridorlar arasında dolaşmak ziyaretçilere geçmişe dair etkileyici bir atmosfer sunuyor.
Her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilen Tower of London, şehrin geçmişini anlamak isteyenler için önemli bir rota. 🎫 Londra Kulesi ve Kraliyet Mücevherleri sergi bileti için buradan alın.
Londra gezilecek yerler listesinin olmazsa olmazlarından biri olan bu yapı, tarih ve kültür meraklılarını fazlasıyla tatmin ediyor.
📍 Tower of London konumu için tıklayın.
5. British Museum

Dünyanın en önemli ve en geniş koleksiyonlarına sahip müzelerinden biri olan British Museum, 1753 yılında kurularak halka açılan ilk ulusal müze olma özelliğini taşıyor. Bugün 8 milyondan fazla esere ev sahipliği yapan bu görkemli yapı, ziyaretçilerine adeta bir dünya tarihi yolculuğu sunuyor. Antik uygarlıklardan modern döneme uzanan zengin koleksiyonlarıyla müze, tarih ve arkeoloji tutkunları için tam anlamıyla bir cennet.
Müzenin en dikkat çeken bölümleri arasında Rosetta Taşı, Elgin Mermerleri (Parthenon heykelleri), Antik Mısır mumyaları ve Asur rölyefleri yer alıyor. Ayrıca İran, Mezopotamya, Roma ve Çin medeniyetlerine ait eserler de son derece etkileyici bir şekilde sergileniyor. Ziyaretçiler müzeyi ücretsiz olarak gezebiliyor, ancak özel sergiler ve rehberli turlar ücretli olabiliyor.
British Museum sadece bir sergi alanı değil; aynı zamanda tarihle birebir temas kurabileceğiniz bir eğitim alanı niteliği taşıyor. Özellikle vakti sınırlı olan gezginler için, müzenin ana salonlarını kapsayan kısa bir rota tercih edilebilir. Londra’da ne yapılır diye düşünenler için, bu ikonik müze başlıca duraklardan biri olmayı sürdürüyor.
📍 British Museum konumu için tıklayın.
6. London Eye

Thames Nehri kıyısında, Westminster Köprüsü’nün hemen yanında yükselen London Eye, Londra silüetinin ayrılmaz bir parçası haline geliyor. 2000 yılında açılan bu dev dönme dolap, 135 metre yüksekliğiyle şehri panoramik olarak izleyebileceğiniz en etkileyici noktalardan biri. Modern tasarımıyla dikkat çeken London Eye, yılda milyonlarca turistin ziyaret ettiği popüler bir seyir noktası.
Her biri camdan yapılmış kapsüller yaklaşık 30 dakikalık bir tur sunuyor. Bu esnada Big Ben, St Paul’s Cathedral, Tower Bridge gibi yapılar ayaklarınızın altına seriliyor. Özellikle gün batımı saatlerinde binmek, hem romantik hem de fotoğraf açısından oldukça keyifli bir deneyim sağlıyor. 🎫 London Eye giriş biletinizi buradan alın.
Londra’da yapılacak şeyler arasında hem heyecan hem de manzara arayanların ilk sıralara yazdığı London Eye, her yaştan gezgin için unutulmaz bir anı bırakıyor.
📍 London Eye konumu için tıklayın.
7. Hyde Park

Londra’nın merkezinde doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenlerin ilk adreslerinden biri olan Hyde Park, 142 hektarlık alanıyla şehrin en büyük ve en popüler parklarından biri. Yıl boyunca hem turistler hem de yerel halk tarafından tercih edilen bu yeşil alan, yürüyüş yolları, göletleri ve etkinlik alanlarıyla şehir yaşamına nefes aldırıyor.
Parkın tam ortasından geçen Serpentine Gölü çevresinde kano kiralamak ya da sadece banklarda oturarak manzaranın tadını çıkarmak mümkün. Hyde Park, aynı zamanda açık hava konserlerine ve toplumsal etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Hafta sonları burada bisiklete binen, yoga yapan ya da sadece kitap okuyan insanlarla dolup taşıyor.
Parkın kuzeydoğusunda yer alan Mermer Tak (Marble Arch), tarihi bir geçit olarak dikkat çekiyor. Buckingham Sarayı’nın eski giriş kapısı olan bu yapı, parkın önemli simgelerinden biri olarak ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Londra’da nereler gezilir diye sorulduğunda Hyde Park, huzurlu atmosferiyle öne çıkan duraklardan biri oluyor.
📍 Hyde Park konumu için tıklayın.
8. Westminster Abbey

Westminster Abbey, İngiliz kraliyet tarihinin en önemli tanıklarından biri olarak öne çıkıyor. 1060 yılı civarında tamamlanan bu gotik yapı, taç giyme törenlerinden devlet cenazelerine kadar pek çok tarihi olaya ev sahipliği yapıyor. Mimari ihtişamı ve tarihi önemiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
İç mekânda en çok dikkat çeken bölümlerden biri, Kraliyet Tahtı’nın bulunduğu taç giyme alanı. Bunun yanı sıra, şairler köşesi (Poets’ Corner) William Shakespeare, Charles Dickens gibi isimlerin anıtlarıyla kültürel bir yolculuk sunuyor. Ayrıca birçok kraliyet üyesi ve önemli figürün mezarına da burada rastlamak mümkün.
Yılın büyük kısmında ziyaret edilebilen bu kutsal yapı, tarih ve mimari meraklıları için oldukça etkileyici bir durak oluyor. 🎫 Westminster Abbey giriş biletinizi buradan alın.
📍 Westminster Abbey konumu için tıklayın.
9. St Paul’s Cathedral

Londra’nın silüetini süsleyen yapılardan biri olan St Paul’s Cathedral, 17. yüzyılın sonlarında Christopher Wren’in tasarımıyla inşa ediliyor. Barok mimarisiyle dikkat çeken bu görkemli katedral, hem dini hem de kültürel açıdan büyük bir öneme sahip.
İç mekâna adım atar atmaz ziyaretçileri etkileyen devasa kubbe, St Paul’s’ü dünyanın en büyük katedrallerinden biri yapıyor. Katedralin içinde Whispering Gallery adı verilen bölüm, fısıltının bile karşı duvardan duyulabileceği akustik yapısıyla oldukça ilginç bir deneyim sunuyor. Ayrıca tepeye çıkarak Londra manzarasını izlemek isteyenler için kubbenin üst bölümleri de gezilebiliyor.
🎫 St Paul’s Katedrali giriş bileti için buradan alın. Tarihi, mimarisi ve şehre kattığı anlamla bu yapı, Londra’nın ruhunu keşfetmek isteyenlerin mutlaka uğraması gereken bir nokta.
📍 St Paul’s Cathedral konumu için tıklayın.
10. Camden Town

Camden Town, Londra’nın en renkli ve alternatif yüzünü görmek isteyenler için biçilmiş kaftan. Sokak sanatıyla bezeli binaları, birbirinden ilginç butik dükkânları ve özgün atmosferiyle bu bölge, klasik turistik rotaların dışına çıkmak isteyen gezginleri cezbediyor. Özellikle Camden Market içinde vintage kıyafetlerden plaklara, el yapımı takılardan dünya mutfağından sokak lezzetlerine kadar birçok farklı şeyi bulmak mümkün.
Bölge aynı zamanda müzik kültürüyle de öne çıkıyor. Punk ve rock müzik tarihine damga vuran birçok ismin izlerini burada görmek mümkün. Eğer Londra’nın daha özgür ruhunu keşfetmek istiyorsanız Camden Town size fazlasıyla ilham verebilir.
Ulaşım açısından da oldukça kolay bir noktada bulunan semte, Northern Line üzerinden kısa bir metro yolculuğuyla ulaşabilirsiniz.
📍 Camden Town konumu için tıklayın.
11. Trafalgar Meydanı

Trafalgar Meydanı, şehrin tam kalbinde yer alan ve tarihî önemiyle öne çıkan simgesel bir alan. 1805’teki Trafalgar Savaşı’nda kazanılan zaferin anısına inşa edilen meydanın ortasında yer alan Nelson Sütunu, ziyaretçilerin ilk dikkatini çeken detay oluyor.
Meydan çevresinde National Gallery, St Martin-in-the-Fields Kilisesi ve South Africa House gibi önemli yapılar bulunuyor. Ayrıca şehirdeki büyük etkinlikler, yılbaşı kutlamaları ve protesto yürüyüşleri de genellikle burada gerçekleşiyor. Trafalgar Meydanı, Londra’nın hem tarihî hem de sosyal yaşamını en iyi gözlemleyebileceğiniz noktalardan biri.
Eğer seyahatlerinizde konaklama yapacağınız otelin tam şehrin merkezinde olmasını seviyorsanız Trafalgar Meydanı’nın olduğu alan Londra’da konaklama için oldukça güzel bir seçenek. Meydana birkaç dakika yürüme mesafesinde yer alan 4 yıldızlı 🏨 Amba Hotel Charing Cross, Londra’nın popüler otellerinden biri.
📍 Trafalgar Meydanı konumu için tıklayın.
12. National Gallery (Ulusal Galeri)

Trafalgar Meydanı’nın kuzey ucunda yer alan National Gallery, dünyanın en önemli sanat müzelerinden biri olarak kabul ediliyor. 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan 2.300’den fazla tabloya ev sahipliği yapan müze, sanat tarihine ilgi duyan herkesin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri.
İçeride Vincent van Gogh’un “Ayçiçekleri“, Leonardo da Vinci’nin “The Virgin of the Rocks“, Rembrandt, Vermeer ve Botticelli gibi sanatçılara ait başyapıtlar yer alıyor. Galeri, koleksiyonlarını ücretsiz olarak ziyaretçilere sunmasıyla da dikkat çekiyor. Ayrıca belirli dönemlerde özel sergiler ve rehberli turlar da düzenleniyor.
Ziyaretiniz sırasında, binanın büyüleyici mimarisini ve geniş salonlarını gezerken, Avrupa sanatının farklı dönemlerine tanıklık edebilirsiniz. Özellikle sanatla iç içe geçen bir gün planlayanlar için National Gallery ideal bir başlangıç noktası oluyor.
📍 National Gallery konumu için tıklayın.
13. Natural History Museum (Doğa Tarihi Müzesi)

Bilim ve doğa tutkunlarının Londra’da ilk duraklarından biri olan Natural History Museum, hem mimarisiyle hem de içeriğiyle büyüleyici bir deneyim sunuyor. 1881 yılında halka açılan müze, Gotik tarzda inşa edilen görkemli binasıyla dikkat çekiyor.
Dinozor iskeletlerinden dev balina modellerine, taş ve fosil koleksiyonlarından interaktif bilim sergilerine kadar binlerce eseri bünyesinde barındırıyor. Özellikle girişte ziyaretçileri karşılayan devasa diplodocus iskeleti (veya yeni dönemlerdeki mavi balina modeli), fotoğraf meraklıları için vazgeçilmez bir kare oluyor.
Çocuklu aileler için de oldukça eğitici ve keyifli bir ortam sunan müze, ziyaretçilere doğa tarihiyle ilgili hem görsel hem de bilgi dolu bir deneyim yaşatıyor. Girişin ücretsiz olması da burayı cazip kılan bir diğer detay.
📍 Natural History Museum konumu için tıklayın.
14. Oxford Street

Londra’nın en yoğun ve en uzun alışveriş caddelerinden biri olan Oxford Street, yaklaşık 300 mağazayla alışveriş tutkunlarının uğrak noktası haline geliyor. Cadde boyunca ünlü markaların amiral mağazalarından, indirimli ürünler sunan zincirlere kadar her türden seçenek bulmak mümkün.
Özellikle yılbaşı döneminde yapılan süslemeleriyle ve büyük sezon indirimleriyle dikkat çeken Oxford Street, alışveriş yapmak isteyen gezginler için oldukça cazip bir alternatif sunuyor. Gün içinde oldukça kalabalık olabildiği için erken saatlerde gitmek daha keyifli bir deneyim sağlayabilir.
Eğer Londra’nın dünyaca ünlü alışveriş caddesine yakın bir yerde kalmak isterseniz, 4 yıldızlı 🏨 Radisson Blu Edwardian, Berkshire otelini inceleyebilirsiniz.
📍 Oxford Street konumu için tıklayın.
15. Covent Garden Market

Covent Garden Market, tarihi atmosferi ve canlı ortamıyla Londra’nın en keyifli duraklarından biri oluyor. 17. yüzyıldan kalma orijinal yapısı korunarak modern mağazalar, tasarımcı butikleri, restoranlar ve el işi stantlarla donatılan bu kapalı pazar alanı, gün boyu hareketli ve enerjik bir havaya sahip.
Aynı zamanda sokak sanatçılarının performansları, Covent Garden’a ayrı bir eğlence katıyor. Özellikle akşam saatlerinde canlı müzik ve tiyatral gösteriler, bölgeyi kültürel bir çekim merkezi haline getiriyor.
Trafalgar ve Oxford Street maddelerinde bahsettiğimiz gibi şehrin merkezinde konaklamak hem zaman kazandırıyor hem de Londra atmosferini daha derin yaşamanıza olanak tanıyor. Eğer konaklama için Covent Garden çevresinde bir yer düşünürseniz 4 yıldızlı 🏨 Fielding Hotel iyi bir alternatif olabilir.
📍 Covent Garden Market konumu için tıklayın.
16. Piccadilly Circus

Piccadilly Circus, Londra’nın en canlı ve hareketli noktalarından biri. Dev LED ekranları, yoğun yaya trafiği ve etrafında sıralanan tiyatro salonları, mağazalar ve restoranlarla adeta New York’taki Times Square’in Londra’daki karşılığı gibi görülüyor.
Meydanın merkezinde yer alan Eros Heykeli, buluşma noktası olarak sıkça tercih ediliyor. Ayrıca çevredeki West End tiyatroları, Regent Street alışveriş caddesi ve Leicester Square gibi bölgeler buradan kolayca ulaşılabilir mesafede bulunuyor.
Gündüzü ayrı, gecesi ayrı bir enerji taşıyan Piccadilly Circus, şehirde geçireceğiniz zamanın doğal bir parçası haline geliyor. Hem merkezî konumu hem de ikonik yapısıyla Londra gezilecek yerler listesinde mutlaka yer almalı.
📍 Piccadilly Circus konumu için tıklayın.
17. Regent Street

Londra’nın en ikonik alışveriş caddelerinden biri olan Regent Street, 19. yüzyıl başlarında mimar John Nash tarafından tasarlanıyor ve bugünkü halini büyük ölçüde koruyarak günümüze ulaşıyor. Geniş kaldırımları, zarif kavisli yapısı ve tarihi binalarıyla estetik bir şehir dokusu sunuyor.
Cadde boyunca Apple, Burberry, Hamleys gibi dünyaca ünlü markaların mağazaları bulunuyor. Özellikle yılbaşı dönemindeki ışıklandırmalarıyla Regent Street, şehre gelen gezginler için fotoğraf molası vermeye değer bir atmosfere bürünüyor.
Londra’da görülmesi gereken yerler arasında alışverişle mimariyi buluşturan bu prestijli cadde, her mevsim canlılığını koruyor.
📍 Regent Street konumu için tıklayın.
18. Tate Modern

Tate Modern, çağdaş sanatın kalbinin attığı yer olarak Londra’da sanatseverlerin en çok ziyaret ettiği duraklardan biri oluyor. Eski bir elektrik santralinin dönüştürülmesiyle 2000 yılında açılan bu modern sanat galerisi, hem mimarisi hem de sergilediği eserlerle dikkat çekiyor.
İçeride Pablo Picasso, Salvador Dalí, Andy Warhol, Mark Rothko ve Yayoi Kusama gibi sanatçıların eserlerine rastlamak mümkün. Ayrıca farklı dönemlerde düzenlenen geçici sergiler ve interaktif enstalasyonlar da galeriyi sürekli canlı tutuyor. Girişin büyük ölçüde ücretsiz olması ise burayı keşfetmek isteyenler için büyük bir avantaj.
Tate Modern, sadece içerdiği koleksiyonla değil, Thames Nehri kıyısındaki konumuyla da öne çıkıyor. Galerinin üst katındaki seyir terası ise St. Paul’s Cathedral ve şehrin diğer simgelerine panoramik bir bakış sunuyor.
📍 Tate Modern konumu için tıklayın.
19. Victoria & Albert Müzesi

Dünyanın en büyük dekoratif sanat ve tasarım müzesi olan Victoria & Albert Müzesi (V&A), 1852 yılında kuruluyor ve bugün 2 milyonu aşkın esere ev sahipliği yapıyor. Müze; moda, seramik, mobilya, mücevher, fotoğraf, cam sanatları ve tiyatro tasarımı gibi pek çok farklı disiplini aynı çatı altında topluyor.
Rönesans döneminden günümüze kadar uzanan koleksiyonlar arasında, İngiliz tarihine dair etkileyici parçaların yanı sıra Asya ve Orta Doğu kökenli eserler de yer alıyor. Özellikle mücevher koleksiyonu ve moda galerisi, ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken bölümlerden.
Müzenin mimarisi de başlı başına hayranlık uyandırıyor. Geniş avlusu, taş işçiliği ve modern galerileriyle görsel olarak da oldukça etkileyici bir yapı. Girişin ücretsiz olması, V&A’yi hem sanat hem de tarih meraklıları için cazip bir ziyaret noktası haline getiriyor.
📍 Victoria & Albert Müzesi konumu için tıklayın.
20. Borough Market

Londra’nın en eski ve en sevilen pazarlarından biri olan Borough Market, hem yerel halkın hem de turistlerin uğrak noktası oluyor. London Bridge İstasyonu yakınında bulunan bu pazar, 1000 yılı aşkın geçmişiyle şehrin gastronomik tarihinde önemli bir yer tutuyor.
Taze meyve-sebzeden organik ürünlere, dünya mutfağından İngiliz lezzetlerine kadar çok geniş bir yelpazeye sahip olan pazarda her damak tadına uygun bir şeyler bulmak mümkün. Özellikle sokak yemekleri kısmı, sıcak sandviçler, peynir çeşitleri ve taze deniz ürünleriyle oldukça popüler.
Pazar, yalnızca bir alışveriş noktası değil; aynı zamanda kokular, tatlar ve renklerle dolu canlı bir deneyim sunuyor. Haftanın büyük bölümünde açık olan Borough Market, Londra’da lezzet dolu kısa bir mola için ideal bir durak.
📍 Borough Market konumu için tıklayın.
21. Kensington Sarayı

Kensington Bahçeleri’nin içinde yer alan bu görkemli yapı, kraliyet ailesinin üyelerine ev sahipliği yapmasıyla tanınıyor. Kraliçe Victoria’nın doğduğu yer olan saray, günümüzde de Prens William ve ailesinin resmi konutu olarak kullanılıyor.
Ziyaretçilere açık bölümler arasında Devlet Daireleri, Kraliçe Galerileri ve kraliyet giysileri koleksiyonu yer alıyor. Özellikle Viktorya dönemi dekorasyonuyla düzenlenmiş salonlar, ziyaretçilere tarihî bir yolculuk sunuyor. Sarayın çevresindeki bahçeler ise yürüyüş ve dinlenme için oldukça huzurlu bir ortam sağlıyor.
🎫 Kensington Sarayı gezi giriş biletinizi buradan alın. Kraliyet tarihine yakından tanıklık etmek isteyenler için unutulmaz bir deneyim sunuyor.
📍 Kensington Sarayı konumu için tıklayın.
22. The Shard (Top of the Shard)

310 metre yüksekliğiyle Avrupa’nın en yüksek gökdelenlerinden biri olan The Shard, Londra’nın modern yüzünü temsil ediyor. Renzo Piano tarafından tasarlanan bu etkileyici yapı, şehrin hemen her noktasından görülebilecek kadar dikkat çekici bir mimariye sahip.
The Shard’ın en üst katında yer alan “View from the Shard” seyir terası, Londra’yı 360 derecelik bir açıyla izleme fırsatı sunuyor. Özellikle gün batımında veya gece ışıkları altında bu deneyim oldukça etkileyici oluyor. Ziyaretçiler, Thames Nehri, Tower Bridge, St Paul’s ve Canary Wharf gibi simgeleri tek bakışta görebiliyor.
🎫 The Shard’dan görünüm bileti için buradan alın. Londra’nın modern silüetini yukarıdan izlemek isteyenler için unutulmaz bir deneyim sunuyor.
📍 The Shard konumu için tıklayın.
23. Notting Hill

Pastel renkli evleri, sakin sokakları ve Portobello Road Market ile ünlü olan Notting Hill, Londra’nın en fotojenik semtlerinden biri. Özellikle hafta sonları düzenlenen antika pazarı, hem yerel halkı hem de turistleri kendine çekiyor.
Semtin bohem ruhu, kitapçılar, vintage mağazalar ve bağımsız kafelerle birleşince oldukça özgün bir atmosfer yaratıyor. Ayrıca aynı adlı romantik filmle ün kazanan bu bölge, sinema severlerin de ilgisini çekiyor. Notting Hill’in dar sokaklarında kaybolmak, Londra’nın başka hiçbir semtinde bulunamayacak bir huzur ve zarafet sunuyor.
📍 Notting Hill konumu için tıklayın.
24. Portobello Road Market

Notting Hill’in kalbinde yer alan Portobello Road Market, Londra’nın en renkli sokak pazarlarından biri olarak öne çıkıyor. Özellikle antikacılar bölümüyle ün kazanan pazar, hafta sonları kurulan tezgâhlarıyla adeta bir açık hava müzesine dönüşüyor.
Pazarda vintage kıyafetlerden ikinci el kitaplara, retro plaklardan el yapımı takılara kadar her zevke hitap eden ürünler bulmak mümkün. Özellikle cumartesi günleri kurulan antika pazarı, koleksiyoncular ve meraklı gezginler için kaçırılmayacak bir deneyim sunuyor.
Renkli binalarla çevrili caddenin kendisi de en az pazar kadar ilgi çekici. Portobello Road Market, alışveriş yapmasanız bile gezmesi keyifli, bolca fotoğraf molası verdiren bir rota.
📍 Portobello Road Market konumu için tıklayın.
25. Shakespeare’s Globe

Shakespeare’s Globe, İngiliz edebiyatının en büyük ismi William Shakespeare’in mirasını yaşatmak amacıyla inşa edilen etkileyici bir tiyatro binası. Orijinali 1599’da inşa edilen ve 1613’te yanan yapı, 1997 yılında aslına sadık kalınarak yeniden inşa ediliyor.
Bugün hem tiyatro gösterilerine ev sahipliği yapıyor hem de ziyaretçilere açık bir müze olarak hizmet veriyor. Turlar sırasında sahne arkası, kostüm bölümleri ve dekor atölyeleri gibi detaylı alanlar gezilebiliyor. Yaz aylarında düzenlenen açık hava tiyatro gösterileri ise Shakespeare eserlerini otantik atmosferde izlemek isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor.
Londra’da görülmesi gereken yerler arasında kültürel yönüyle öne çıkan bu mekân, edebiyat meraklılarının yanı sıra tarih ve mimariyle ilgilenenler için de özel bir deneyim sağlıyor.
📍 Shakespeare’s Globe konumu için tıklayın.
26. Madame Tussauds Müzesi

Londra’nın en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olan Madame Tussauds, balmumu heykellerin inanılmaz gerçekçiliğiyle ünlü. Müzede kraliyet ailesinden Hollywood yıldızlarına, spor ikonlarından tarihi figürlere kadar birçok tanınmış ismin heykeli yer alıyor.
İlk kez 1835 yılında açılan bu müze, yıllar içinde koleksiyonunu genişleterek farklı tematik bölümler oluşturmuş. Marvel kahramanları, Star Wars karakterleri ve korku tüneli bölümü, özellikle genç ziyaretçiler için oldukça ilgi çekici. Her yaş grubundan gezginin keyif alacağı şekilde kurgulanan müze, etkileşimli deneyimler sunarak klasik müze anlayışının dışına çıkıyor.
🎫 Madame Tussauds Londra giriş biletinizi buradan alın. Ziyaret sırasında uzun sıralardan kaçınmak için biletinizi önceden almak büyük kolaylık sağlıyor.
Londra gezilecek yerler listesinin eğlenceli ve modern duraklarından biri olan bu müze, şehirde farklı bir deneyim arayanlar için ideal bir seçenek.
📍 Madame Tussauds konumu için tıklayın.
27. Sky Garden

Londra silüetine tepeden bakan bir başka eşsiz nokta da Sky Garden. 20 Fenchurch Street binasının 35. katında yer alan bu seyir alanı, dev cam kubbesi altında egzotik bitkilerle çevrili bir bahçeye sahip.
Şehirde hem manzara izlemek hem de doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenler için harika bir alternatif olan Sky Garden, gün doğumu ve gün batımı saatlerinde özellikle yoğun ilgi görüyor. Girişin ücretsiz olması da burayı cazip kılan bir diğer etken; ancak önceden online rezervasyon yaptırmak gerekiyor.
İçeride yer alan kafe ve restoranlar, şehri kuşbakışı izlerken keyifli bir mola vermek için oldukça uygun. Sky Garden, Londra’da yapılacak şeyler listesine mutlaka eklenmesi gereken bir manzara deneyimi sunuyor.
📍 Sky Garden konumu için tıklayın.
28. Royal Botanical Garden Kew

Kew Gardens, sadece Londra’nın değil dünyanın da en kapsamlı botanik bahçelerinden biri. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bu devasa yeşil alan, 300 dönümden fazla bir alana yayılıyor ve 50.000’den fazla bitki türünü barındırıyor.
Bahçenin en dikkat çeken yapılarından biri olan Palm House, egzotik bitkilerin yer aldığı camdan yapılmış dev bir seradır. Ayrıca Japon bahçeleri, su bahçeleri, ağaç tepesi yürüyüş yolu ve galeriler de keşfedilmeyi bekleyen alanlar arasında.
Kew Gardens, doğa severler için bir kaçış noktası olmanın ötesinde, botanik biliminin de merkezi konumunda. Sessizlik, ferahlık ve doğayla baş başa kalmak isteyen gezginler için ideal bir gün rotası sunuyor.
📍 Royal Botanical Garden Kew konumu için tıklayın.
29. St James Park

Buckingham Sarayı’nın hemen yanı başında yer alan St James Park, kraliyet parkları arasında en eski ve en zarif olanlardan biri. 23 hektarlık bu yeşil alan, göleti, kuğuları, yürüyüş yolları ve renkli çiçekleriyle tam bir şehir içi kaçış noktası sunuyor.
Parkın ortasında yer alan gölet üzerinde küçük bir ada bulunuyor ve burası şehirde pelikanların yaşadığı nadir yerlerden biri. Ayrıca Parliament Hill ve Horse Guards Parade gibi önemli noktalara da kısa bir yürüyüş mesafesinde yer alıyor.
Özellikle sabah yürüyüşleri ya da gün ortası kısa bir molada sakinlik arayan gezginler için ideal bir durak. Londra’da nereler gezilir sorusunun doğal ve huzurlu cevabı kesinlikle burası.
📍 St James Park konumu için tıklayın.
30. Hampton Court Sarayı

Hampton Court Sarayı, 16. yüzyıl başlarında Kardinal Thomas Wolsey tarafından inşa ettiriliyor ve kısa bir süre sonra Kral VIII. Henry’nin mülkiyetine geçiyor. Tudor dönemi mimarisinin en etkileyici örneklerinden biri olan bu saray, aynı zamanda İngiltere tarihinde önemli siyasi gelişmelere sahne olmuş kraliyet konutlarından biri.
Saray kompleksi yüzyıllar içinde farklı hükümdarlar tarafından genişletiliyor; özellikle Stuart ve Barok dönemlerinde eklenen bölümler, mimari tarzların iç içe geçmesini sağlıyor. Bugün ziyaretçiler Tudor mutfağından kraliyet şapeline, ihtişamlı taht salonlarından ünlü aynalı koridorlara kadar pek çok bölümü gezebiliyor.
Hampton Court Maze adıyla bilinen bahçe labirenti ise Avrupa’daki en eski ve en bilinen çit labirentlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Ayrıca geniş peyzajlı bahçeler ve Thames Nehri kıyısındaki konumu da saraya ayrı bir estetik katıyor.
Zengin tarihi, mimari görkemi ve saray içi atmosferiyle Hampton Court Sarayı, Londra’da tarih meraklılarının mutlaka zaman ayırması gereken duraklar arasında yer alıyor.
📍 Hampton Court Sarayı konumu için tıklayın.
31. London Transport Museum

Londra’nın ulaşım tarihini keşfetmek isteyenler için ideal bir durak olan London Transport Museum, şehirdeki otobüs, metro ve tramvay sistemlerinin evrimini gözler önüne seriyor. Covent Garden bölgesinde yer alan bu müze, özellikle çocuklu aileler için oldukça eğlenceli ve eğitici bir deneyim sunuyor.
19. yüzyıldan günümüze kadar uzanan araç koleksiyonunda atlı otobüslerden ilk yeraltı trenlerine, eski bilet makinelerinden şoför kıyafetlerine kadar pek çok orijinal parça sergileniyor. Etkileşimli ekranlar ve simülasyon alanları da ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Londra’nın ulaşım sisteminin sadece teknik değil, sosyal ve kültürel etkilerini de anlatan müze, şehirle bütünleşmiş ulaşım ikonlarını daha yakından tanımak isteyenler için oldukça keyifli bir içerik sunuyor.
📍 London Transport Museum konumu için tıklayın.
32. Regent’s Park

Regent’s Park, Londra’nın kuzeybatısında yer alan ve şehirdeki en düzenli peyzaj mimarisine sahip parklardan biri olarak öne çıkıyor. 19. yüzyıl başlarında mimar John Nash tarafından tasarlanan bu park, adını Galler Prensi IV. George’dan alıyor.
Geniş çim alanları, göleti, kuş gözlem alanları ve özellikle yaz aylarında açan renkli güllerle donatılmış Queen Mary’s Gardens, Regent’s Park’ı yürüyüş ve piknik için ideal bir adres haline getiriyor. Ayrıca parkın içinde yer alan açık hava tiyatrosu (Open Air Theatre) yaz boyunca çeşitli gösterilerle ziyaretçileri ağırlıyor.
Park aynı zamanda Londra Hayvanat Bahçesi’ne (ZSL London Zoo) de ev sahipliği yapıyor. Sessizlik arayanlar için kuzey tarafındaki Primrose Hill, şehir manzarasını izlemek için huzurlu bir nokta sunuyor.
📍 Regent’s Park konumu için tıklayın.
33. The London Dungeon

The London Dungeon, şehir tarihine ürkütücü ama eğlenceli bir bakış sunan interaktif bir deneyim alanı. 1974 yılında kurulan bu tematik müze, ziyaretçilerini karanlık koridorlardan geçirerek Londra’nın karanlık geçmişine tanıklık ettiriyor.
İçerideki sahneler ve canlı oyuncular, Büyük Londra Yangını, Kara Veba ve Sweeney Todd gibi tarihi olayları ve efsaneleri canlandırıyor. Mekânda hem korku hem mizah unsurları iç içe geçiyor, bu da özellikle genç yetişkinler için eğlenceli bir atmosfer yaratıyor.
🎫 The London Dungeon giriş biletinizi buradan alın. Kalabalık dönemlerde uzun kuyruklarla karşılaşmamak için biletinizi önceden almak büyük avantaj sağlıyor.
📍 The London Dungeon konumu için tıklayın.
34. ZSL London Zoo

1828 yılında kurulan ZSL London Zoo, dünyanın en eski bilimsel hayvanat bahçesi olarak kabul ediliyor. Regent’s Park içinde yer alan bu tesis, hem çocuklar hem de yetişkinler için eğitici ve keyifli bir deneyim sunuyor.
Hayvanat bahçesinde 700’den fazla tür bulunuyor. Aslanlardan penguenlere, tropikal sürüngenlerden maymunlara kadar geniş bir yelpazede canlı türü barındırıyor. Özellikle “Land of the Lions” ve “Tiger Territory” gibi tematik bölümler, ziyaretçilere doğal yaşam alanlarını andıran ortamlar sunuyor.
Ziyaretçiler için düzenlenen beslenme gösterileri, yürüyüş yolları ve etkileşimli alanlar sayesinde burası yalnızca bir hayvanat bahçesi değil; aynı zamanda doğa eğitimi açısından da değerli bir merkez haline geliyor.
Londra gezilecek yerler arasında ailece keyifli zaman geçirilebilecek önemli bir durak.
📍 ZSL London Zoo konumu için tıklayın.
35. Bilim Müzesi (Science Museum)

South Kensington’da bulunan Bilim Müzesi, 1857 yılında kuruluyor ve bugün 300.000’den fazla objelik koleksiyonuyla dünyanın en kapsamlı bilim ve teknoloji müzelerinden biri olarak kabul ediliyor.
Müzede buhar makinelerinin gelişiminden uzay roketlerine, tıp tarihinden yapay zekâya kadar pek çok farklı temada sergi yer alıyor. Ay taşına dokunabileceğiniz uzay galerisi, eski uçakların sergilendiği havacılık bölümü ve çocuklara özel etkileşimli alanlar, her yaşa hitap eden bir ziyaret deneyimi sunuyor.
Ayrıca müzede özel IMAX sinema salonu da bulunuyor ve bilimle ilgili belgeseller yüksek çözünürlükte izlenebiliyor. Girişin ücretsiz olması ise burayı Londra’daki en cazip kültürel duraklardan biri haline getiriyor.
📍 Bilim Müzesi konumu için tıklayın.
36. Sea Life London Aquarium

Londra’nın merkezinde, South Bank bölgesinde yer alan Sea Life London Aquarium, şehrin en büyük deniz yaşamı merkezlerinden biri. 1997 yılında açılan akvaryum, özellikle çocuklu aileler için oldukça ilgi çekici bir ziyaret noktası sunuyor.
İçeride 500’den fazla tür ve 2.000’den fazla deniz canlısı bulunuyor. Köpekbalıklarından denizatlarına, dev kaplumbağalardan mercan resiflerine kadar geniş bir yelpazede canlı yaşamı sergileniyor. Özellikle cam tünel bölümü ve cam zeminli köpekbalığı havuzu, ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken alanlardan.
Eğitici sunumlar, interaktif deneyimler ve hayvan beslemeleri sayesinde hem eğlenceli hem de öğretici bir rota oluşturuyor. 🎫 SEA LIFE giriş biletinizi buradan alın. Yoğun saatlerde önceden bilet almak zaman kazandırıyor.
📍 Sea Life London Aquarium konumu için tıklayın.
37. Soho

Soho, Londra’nın en dinamik ve kozmopolit bölgelerinden biri. Özellikle eğlence hayatı, restoranları, galerileri ve butik mağazalarıyla 24 saat canlı kalan bir atmosfere sahip.
Piccadilly Circus ile Oxford Street arasında kalan bu semt, tiyatro meraklıları için West End sahnelerine yakınlığıyla da dikkat çekiyor. Ayrıca Chinatown’a yürüme mesafesinde olması, Soho’yu dünya mutfaklarının keşfedilebileceği bir lezzet rotasına dönüştürüyor.
Mimari olarak dar sokaklar, tarihi pub’lar ve özgün vitrinlerle bezeli yapılar, semte ayrı bir karakter kazandırıyor. Londra gezilecek yerler listesine mutlaka eklenmesi gereken, hareketli ve çok kültürlü bir durak.
📍 Soho konumu için tıklayın.
38. Tate Britain

1897 yılında açılan Tate Britain, Birleşik Krallık sanatının tarihsel gelişimini kronolojik bir şekilde sunan en prestijli galerilerden biri. Thames Nehri kıyısında yer alan bu neoklasik bina, hem mimarisiyle hem de içeriğiyle ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor.
Galeri, William Blake, J.M.W. Turner, John Constable ve Francis Bacon gibi sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapıyor. Özellikle Turner koleksiyonu, sanatseverler için başlı başına bir ziyaret nedeni oluşturuyor.
Modern ve çağdaş sanatın öncülerine de yer verilen galeride, dönemsel olarak yenilenen sergiler ve interaktif sunumlar bulunuyor. Girişin büyük kısmı ücretsiz olan Tate Britain, sanatın izini sürmek isteyen gezginler için mutlaka görülmesi gereken bir durak.
📍 Tate Britain konumu için tıklayın.
39. Sherlock Holmes Müzesi

Edebiyat dünyasının en ünlü dedektifi Sherlock Holmes’un hayalî yaşam alanı, bugün gerçek bir müze olarak ziyaretçileri ağırlıyor. 221B Baker Street adresinde yer alan müze, Sir Arthur Conan Doyle’un yarattığı bu ikonik karakterin dünyasını canlandırıyor.
Müze 1990 yılında açılıyor ve Victoria dönemine uygun şekilde dekore edilmiş. Holmes’un çalışma odası, Dr. Watson’ın notları, mektuplar, pipolar, büyüteçler gibi detaylarla atmosfer oldukça gerçekçi bir şekilde yaratılmış.
Edebiyat ve dedektiflik merakı olanlar için nostaljik bir deneyim sunan bu müze, sadece kitap okurlarını değil, dizinin ve filmlerin hayranlarını da cezbediyor.
📍 Sherlock Holmes Müzesi konumu için tıklayın.
40. Warner Bros Studios

Warner Bros Studios – The Making of Harry Potter, Harry Potter hayranları için film dünyasının kapılarını aralayan benzersiz bir deneyim sunuyor. Londra’nın kuzeybatısındaki Leavesden bölgesinde yer alan bu dev stüdyo kompleksi, serinin çekimlerinin büyük bölümünün yapıldığı orijinal platolarda kuruluyor.
Ziyaretçiler burada, filmlerde gördükleri birçok mekanı yakından görebiliyor: Büyük Salon, Diagon Alley, Platform 9¾, Yasak Orman ve Hogwarts Ekspresi birebir olarak korunmuş şekilde sergileniyor. Ayrıca özel efektler, makyaj teknikleri, kostüm ve aksesuar tasarımları da oldukça detaylı bir biçimde sunuluyor.
Özellikle okul tatilleri ve yaz aylarında biletler hızla tükenebildiği için önceden rezervasyon yaptırmak oldukça önemli. 🎫 Harry Potter Warner Bros stüdyo turu biletinizi buradan alın.
Sinemaya, prodüksiyon süreçlerine ve fantastik dünyalara merakı olan gezginler için bu stüdyo turu, oldukça unutulmaz bir Londra deneyimi haline geliyor.
📍 Warner Bros Studios konumu için tıklayın.
41. Emirates Stadyumu

Kuzey Londra’da yer alan Emirates Stadyumu, Premier League takımlarından Arsenal FC’nin evi olarak 2006 yılında açılıyor. 60.000 kişilik kapasitesiyle İngiltere’nin en büyük statlarından biri olan bu modern tesis, futbolseverler için büyük bir cazibe merkezi oluşturuyor.
Stadyum turu sırasında soyunma odaları, oyuncu tüneli, saha kenarı ve müze bölümleri ziyaret edilebiliyor. Arsenal’in tarihini anlatan interaktif panolar, kulüp efsanelerinin formaları ve kupaları da ilgi çekici detaylar arasında.
🎫 Emirates Stadyumu giriş bileti ve sesli rehber turu için biletinizi buradan alın. Futbol tutkunu gezginler için unutulmaz bir deneyim sunuyor.
📍 Emirates Stadyumu konumu için tıklayın.
42. Churchill War Rooms

Churchill War Rooms, II. Dünya Savaşı sırasında Başbakan Winston Churchill ve ekibinin kullandığı gizli savaş karargâhı olarak biliniyor. Westminster bölgesinde yer alan bu yeraltı kompleksi, savaş atmosferini neredeyse birebir yansıtan detaylarla ziyaretçilerini karşılıyor.
İçeride Churchill’in özel eşyaları, savaş dönemi haritaları ve dönemin iletişim odaları olduğu gibi korunmuş şekilde sergileniyor. Ayrıca Churchill’in hayatını anlatan kapsamlı bir müze bölümü de yer alıyor.
Zamanın adeta donduğu bu alan, tarih meraklıları için oldukça etkileyici bir keşif rotası sunuyor. Sessiz koridorlarda yürürken, savaşın gölgesinde alınan kararların izlerine tanıklık ediyorsunuz.
📍 Churchill War Rooms konumu için tıklayın.
43. Wellington Arch

Wellington Arch, 1825 yılında Napolyon Savaşları’ndaki zaferin anısına inşa ediliyor ve adını ünlü komutan Arthur Wellesley, yani Wellington Dükü’nden alıyor. Hyde Park Corner’da yer alan bu zafer takı, mimari sadeliği ve sembolik gücüyle dikkat çekiyor.
Üzerindeki dev bronz Quadriga heykeli (dört atın çektiği savaş arabası) Avrupa’nın en büyük bronz heykellerinden biri. Yapının üst katı ise bir sergi alanına dönüştürülmüş durumda.
Ziyaretçiler, kemerin tepesindeki platformdan Buckingham Sarayı ve çevresini izleyebiliyor. Hem tarih hem mimari hem de manzara meraklıları için kısa ama etkileyici bir durak.
📍 Wellington Arch konumu için tıklayın.
44. Up at The O2

Londra’nın Greenwich bölgesinde yer alan The O2 Arena’nın üst kısmında gerçekleştirilen “Up at The O2” deneyimi, şehrin en sıra dışı aktivitelerinden biri. Bu etkinlik kapsamında ziyaretçiler, özel tırmanış ekipmanlarıyla yapının kubbesine çıkarak nefes kesen bir manzara eşliğinde şehri izliyor.
Tırmanış turu, rehber eşliğinde yaklaşık 90 dakika sürüyor ve hem gündüz hem gece versiyonları mevcut. Şehir silüetini farklı bir açıdan görmek isteyenler için adrenalin dolu ama güvenli bir seçenek sunuyor.
Londra’da gezilmesi gereken yerler arasında klasik rotaların dışında kalan bu deneyim, özellikle macera arayanlar için unutulmaz bir alternatif oluşturuyor.
📍 Up at The O2 konumu için tıklayın.
45. Leicester Square

Londra’nın en popüler eğlence ve sinema merkezlerinden biri olan Leicester Square, özellikle akşam saatlerinde hareketlenen canlı atmosferiyle dikkat çekiyor. West End tiyatrolarına, ünlü sinema salonlarına ve gösterişli gala etkinliklerine ev sahipliği yapmasıyla tanınıyor.
Meydan çevresinde restoranlar, kafeler ve büyük markaların mağazaları yer alıyor. Ayrıca Harry Potter hayranlarının mutlaka uğradığı meşhur heykel alanı da burada bulunuyor. Yıl boyunca pek çok etkinlik ve kutlamaya sahne olan Leicester Square, Londra’da gezilmesi gereken yerler arasında kültürel yönüyle öne çıkıyor.
📍 Leicester Square konumu için tıklayın.
46. Greenwich

Londra’nın güneydoğusunda yer alan Greenwich, tarihi atmosferi, parkları ve denizcilik mirasıyla dikkat çekiyor. Özellikle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bölge, hem doğayla iç içe bir rota sunuyor hem de bilim ve keşif tarihine ışık tutuyor.
Greenwich Park, geniş yeşil alanları ve tepe noktalarından sunduğu Thames manzarasıyla huzurlu bir yürüyüş için ideal. Ayrıca bölgede yer alan Cutty Sark (tarihi yelkenli gemi), National Maritime Museum ve University of Greenwich kampüsü gibi noktalar da görülmeye değer.
London Eye ve Westminster gibi merkezî bölgelerden teknelerle ya da DLR hattıyla ulaşım oldukça kolay. Londra’nın kalabalığından kısa süreli bir kaçış arayanlar için Greenwich harika bir alternatif.
📍 Greenwich konumu için tıklayın.
47. Royal Observatory, Greenwich

1675 yılında Kral II. Charles’ın emriyle kurulan Royal Observatory, dünya saat dilimlerinin belirlendiği sıfır meridyen çizgisinin geçtiği nokta olarak biliniyor. Bugün bu çizginin üzerinden geçmek, ziyaretçiler için sembolik bir ritüel haline gelmiş durumda.
Gözlemevi içinde astronomi tarihiyle ilgili sergiler, dev teleskoplar ve bilim insanlarının orijinal çalışma odaları yer alıyor. Ayrıca uzay ve zaman konularını işleyen interaktif bölümler, çocuklar ve gençler için oldukça öğretici.
Binanın bulunduğu tepeden Londra silüetini izlemek ise günün bonusu oluyor. Bilim ve tarih meraklılarının kaçırmaması gereken bu yapı, Greenwich gezisinin en önemli duraklarından biri.
📍 Royal Observatory, Greenwich konumu için tıklayın.
48. Hampstead Heath

Londra’nın kuzeyinde yer alan Hampstead Heath, doğayla baş başa kalmak isteyenler için şehir içinde adeta bir vaha niteliğinde. 320 hektarlık bu doğal park alanı, ormanlık patikaları, açık çayırları ve yüzülebilen doğal göletleriyle oldukça farklı bir deneyim sunuyor.
Heath’in en yüksek noktası olan Parliament Hill, şehrin siluetini izlemek için harika bir seyir alanı. Alanın doğallığı özellikle fotoğrafçılar, doğa yürüyüşçüleri ve koşucular tarafından tercih ediliyor.
Betondan uzaklaşmak, biraz temiz hava almak ve Londra’nın daha yerel ritmini hissetmek isteyen gezginler için Hampstead Heath mutlaka görülmeli.
📍 Hampstead Heath konumu için tıklayın.
49. Harrods

1834 yılında kurulan Harrods, yalnızca bir alışveriş merkezi değil; aynı zamanda Londra’nın ikonik yapılarından biri olarak kabul ediliyor. Knightsbridge semtinde yer alan bu lüks mağaza, yedi katlı binasında 300’ün üzerinde bölümle hizmet veriyor.
Moda, mücevher, kozmetik ve gurme yiyecekler gibi kategorilerde dünyanın en seçkin markalarını barındıran Harrods, yılbaşı sezonunda yapılan süslemeleriyle de büyük ilgi görüyor. İçerideki Food Hall bölümü, özellikle gurme meraklıları için görsel ve tat duyularına hitap eden bir alan sunuyor.
Tarihî dokusu ve detaylı iç mimarisiyle öne çıkan bu mağaza, alışveriş yapmasanız bile gezilmesi gereken duraklardan biri. Londra gezilecek yerler listesinde kendine lüks ve ihtişamı temsil eden özel bir yer ediniyor.
📍 Harrods konumu için tıklayın.
50. HMS Belfast

Thames Nehri üzerinde demirlemiş olan HMS Belfast, II. Dünya Savaşı’ndan kalma korvet tipi bir savaş gemisi olarak ziyaretçilerini tarihle buluşturuyor. 1938 yılında hizmete giren bu dev gemi, 1971’den beri müze olarak kullanılıyor.
İngiliz Kraliyet Donanması’nın geçmişine ışık tutan gemide, mürettebatın yaşam alanları, savaş zamanında kullanılan makineler ve komuta odaları detaylı biçimde korunmuş. Etkileşimli ekranlar ve sesli anlatımlarla ziyaretçiler, denizcilik tarihini yakından deneyimleyebiliyor.
Çocuklu aileler, tarih meraklıları ve askeri müze sevenler için oldukça etkileyici bir durak olan HMS Belfast, Londra’nın merkezinde sıra dışı bir müze alternatifi sunuyor.
📍 HMS Belfast konumu için tıklayın.
51. Westminster Köprüsü

Westminster Köprüsü, Thames Nehri üzerindeki en ünlü geçitlerden biri olarak, hem tarihi hem de konumu nedeniyle Londra’nın simgesel yapıları arasında yer alıyor. İlk olarak 1750 yılında açılan köprü, günümüzdeki halini 1862 yılında tamamlanan yapısıyla alıyor.
Yeşil rengi, Parlamento Binası’ndaki Avam Kamarası koltuklarını simgeliyor. Köprüden Big Ben, London Eye ve Westminster Abbey gibi ikonik yapılara eşsiz bir açıyla bakılabiliyor. Özellikle gün batımında ya da gece aydınlatmalarında yapılan yürüyüşler, bu köprüyü daha da özel kılıyor.
Londra’da ne yapılır diye soranlara, Westminster Köprüsü’nden şehri izleyerek kısa bir yürüyüş yapmak önerilecek en keyifli deneyimlerden biri.
📍 Westminster Köprüsü konumu için tıklayın.
52. Windsor Sarayı

Windsor Sarayı, dünyanın hâlâ aktif olarak kullanılan en eski ve en büyük kraliyet konutu olarak kabul ediliyor. 11. yüzyılda, 1070’li yıllarda William the Conqueror tarafından inşa edilmeye başlanıyor ve yüzyıllar boyunca farklı dönemlerde genişletilerek bugünkü görkemli hâline ulaşıyor.
Günümüzde İngiliz kraliyet ailesinin hafta sonları ve özel etkinliklerde kullandığı bu saray, ziyaretçilere de büyük ölçüde açık. State Apartments, St. George’s Chapel ve Queen Mary’s Dolls’ House gibi bölümler, mimari ve tarihî detaylarıyla büyülüyor.
Londra merkezinden trenle yaklaşık 1 saatlik bir yolculukla ulaşılabilen Windsor Sarayı, şehrin dışına yapılacak günübirlik bir gezi için ideal bir destinasyon.
📍 Windsor Sarayı konumu için tıklayın.
53. Brick Lane

Brick Lane, Londra’nın East End bölgesinde yer alan, çok kültürlü yapısıyla tanınan canlı ve enerjik bir sokak. Bangladeş kökenli toplulukların etkisiyle “Banglatown” olarak da anılan bu bölge, özellikle curry restoranlarıyla ünlü.
Grafiti sanatıyla bezeli duvarları, bağımsız kitapçılar, ikinci el kıyafet mağazaları ve vintage pazarlarıyla alternatif bir gezi deneyimi sunuyor. Pazar günleri kurulan sokak pazarı, yiyecek stantları ve el işi ürünlerle dolup taşıyor.
Sanat, sokak kültürü ve gastronomiyi bir arada yaşamak isteyenler için Brick Lane, klasik Londra rotalarının dışında farklı bir atmosfer sunuyor.
📍 Brick Lane konumu için tıklayın.
54. Millenium Bridge

Millennium Bridge, 2000 yılında açılan ve St Paul’s Cathedral ile Tate Modern arasında yaya geçişi sağlayan çelik asma köprü. Modern tasarımı ve yalın çizgileriyle Thames Nehri üzerinde zarif bir siluet oluşturuyor.
Açıldığı ilk günlerdeki salınım sorunu nedeniyle kısa süreli kapanan köprü, yeniden yapılandırılarak 2002’de yeniden açılıyor ve o günden bu yana şehrin en popüler yaya köprülerinden biri oluyor.
Köprüden geçerken bir yanda St Paul’s’un görkemli kubbesi, diğer yanda Tate Modern ve Southbank manzarası eşliğinde kısa ama etkileyici bir yürüyüş yapılabiliyor.
📍 Millennium Bridge konumu için tıklayın.
55. Royal Albert Hall

1871 yılında açılan Royal Albert Hall, İngiltere Kraliçesi Victoria tarafından, eşi Prens Albert’in anısına yaptırılıyor. Londra’nın en prestijli konser salonlarından biri olan yapı, dairesel mimarisi ve kırmızı tuğlalı dış cephesiyle dikkat çekiyor.
Dünyaca ünlü klasik müzik performanslarına, film gösterimlerine, pop konserlerine ve bale temsillerine ev sahipliği yapan salon, Royal Philharmonic Orchestra ve BBC Proms gibi etkinliklerle kültür hayatının merkezinde yer alıyor.
İç dekorasyonu kadar akustiğiyle de öne çıkan bu mekan, sanatseverler için sadece bir konser salonu değil, aynı zamanda bir mimari başyapıt olarak da görülüyor.
📍 Royal Albert Hall konumu için tıklayın.
56. Shoreditch

Londra’nın doğusunda yer alan Shoreditch, son yıllarda geçirdiği dönüşümle şehrin en yaratıcı ve dinamik semtlerinden biri haline geliyor. Eskiden sanayi bölgesi olan bu alan, bugün sokak sanatı, tasarım galerileri, konsept mağazalar ve yenilikçi kahvecileriyle dikkat çekiyor.
Brick Lane’e yakın konumu, gece hayatı seçenekleri ve genç nüfusun ilgisiyle birleşince semt adeta bir kültür karışımı sunuyor. Her köşe başında Banksy gibi sokak sanatçılarının izlerini görmek mümkün.
Shoreditch, klasik Londra dokusunun dışında bir şeyler deneyimlemek isteyenler için modern, alternatif ve enerjik bir rota oluşturuyor.
📍 Shoreditch konumu için tıklayın.
57. Somerset House

18. yüzyılın sonlarında inşa edilen Somerset House, başlangıçta devlet dairelerine ev sahipliği yaparken zamanla Londra’nın önde gelen sanat ve kültür merkezlerinden biri haline geliyor. Neoklasik mimarisiyle dikkat çeken yapı, Thames Nehri kıyısında görkemli bir duruş sergiliyor.
Günümüzde geçici sanat sergileri, açık hava sinemaları, tasarım festivalleri ve kış aylarında kurulan buz pistiyle dört mevsim ziyaretçilerini ağırlıyor. İç avlusu ve mimarisi, sadece içerideki etkinliklerle değil, mimari tutkunları için de başlı başına bir çekim noktası oluşturuyor.
Somerset House, Londra’nın sanatla iç içe yaşayan yüzünü keşfetmek isteyenler için zengin bir içerik sunuyor.
📍 Somerset House konumu için tıklayın.
58. Bond Street

Bond Street, lüks alışverişin Londra’daki en önemli adreslerinden biri. 18. yüzyıldan bu yana aristokratların ve varlıklı kesimin alışveriş noktası olan cadde, günümüzde Chanel, Louis Vuitton, Cartier ve Gucci gibi prestijli markaların mağazalarına ev sahipliği yapıyor.
West End bölgesinde yer alan bu zarif cadde, alışveriş yapmak kadar vitrin gezmek için de oldukça etkileyici bir alan sunuyor. Cadde boyunca yürürken sıkça rastlayacağınız sanat galerileri, mücevher mağazaları ve tasarım evleri, Bond Street’in zarafet dolu karakterini tamamlıyor.
Londra’da şıklığın ve seçkinliğin merkezi olarak kabul edilen Bond Street, alışveriş tutkunları için kaçırılmaması gereken bir durak.
📍 Bond Street konumu için tıklayın.
59. Thames Nehri

Thames Nehri, 346 kilometrelik uzunluğuyla İngiltere’nin en büyük nehri olmasının yanı sıra Londra’nın tarihî ve kültürel gelişiminde de önemli bir rol oynuyor. Şehir, yüzyıllar boyunca bu nehrin çevresinde şekilleniyor; pek çok simge yapı ve köprü de onun iki yakasında konumlanıyor.
Nehrin kıyısında yürüyüş yapmak, özellikle South Bank bölgesinde Tate Modern, London Eye ve Shakespeare’s Globe gibi noktaları keşfetmek için harika bir fırsat sunuyor. Ayrıca Waterloo’dan Tower Bridge’e kadar olan bölüm, hem manzara hem de fotoğraf tutkunları için oldukça etkileyici.
Bir diğer popüler deneyim ise tekne turu. Özellikle Westminster’dan Greenwich’e uzanan Thames turu, şehri su üzerinden görmek isteyenler için farklı ve keyifli bir alternatif oluşturuyor. 🎫 Westminster’dan Greenwich’e Thames Nehri gezisi biletinizi buradan alın.
Londra’da yapılacak şeyler arasında hem huzurlu hem de görsel olarak doyurucu bir aktivite arıyorsanız, Thames boyunca bir gezinti tam size göre.
📍 Thames Nehri konumu için tıklayın.
60. The Monument (Monument to the Great Fire of London)

The Monument, 1666 yılında Londra’yı kasıp kavuran Büyük Yangın’ın anısına inşa ediliyor. Christopher Wren ve Robert Hooke’un birlikte tasarladığı bu anıt, 1677 yılında tamamlanıyor.
61 metre yüksekliğindeki Dorik sütun, yangının başladığı fırının bulunduğu Pudding Lane’e tam olarak 61 metre mesafede inşa edilerek sembolik bir ölçü kullanılıyor. Anıtın tepesine çıkan 311 basamaklı merdiven, ziyaretçilere tarihi bir başarıyı anarken Londra’nın manzarasını kuşbakışı izleme fırsatı veriyor.
Zirveye ulaştığınızda, 17. yüzyıldan kalma bu anıtın nasıl bir hatırlatma ve uyarı işlevi gördüğünü daha iyi anlıyorsunuz. Özellikle mimari ve şehir tarihiyle ilgilenenler için kısa ama etkili bir durak.
📍 The Monument konumu için tıklayın.
61. Britanya Kütüphanesi

British Library, 170 milyonun üzerinde esere ev sahipliği yaparak dünyanın en büyük kütüphanelerinden biri unvanını taşıyor. 1973 yılında British Museum’dan ayrılarak bağımsız bir kurum hâline gelen kütüphane, King’s Cross bölgesinde modern bir binada hizmet veriyor.
İçerisinde Magna Carta’nın orijinal nüshası, Leonardo da Vinci not defterleri, el yazması Beatles şarkı sözleri ve daha birçok tarihi belge yer alıyor. Araştırmacıların yanı sıra meraklı gezginler için de açık sergi salonları ve geçici sergiler mevcut.
Kütüphaneye giriş ücretsiz. Sessiz ortamı, görkemli mimarisi ve tarihî belgeleriyle British Library, Londra gezilecek yerler listesinde kültürel derinliğiyle öne çıkan duraklardan biri oluyor.
📍 Britanya Kütüphanesi konumu için tıklayın.
62. Chinatown

Soho’nun doğu tarafında yer alan Chinatown, Çin kültürünün Londra’daki en canlı temsil noktası olarak öne çıkıyor. Renkli fenerlerle süslenmiş sokakları, geleneksel mimariye sahip restoranları ve marketleriyle adeta küçük bir Çin mahallesi hissi veriyor.
Gerrard Street çevresinde konumlanan bu bölge, özellikle Çin Yeni Yılı kutlamaları sırasında büyük bir kalabalık ve renkli bir atmosfer sunuyor. Çin mutfağının yanı sıra Kore, Japon ve Tayland lezzetlerini de burada denemek mümkün.
Chinatown, kültürel çeşitliliğiyle hem karnınızı hem de merakınızı doyuracağınız enerjik bir rota. Gün içinde kısa bir yürüyüşle burayı keşfetmek, şehirdeki etnik dokuyu yakından hissetmenizi sağlıyor.
📍 Chinatown konumu için tıklayın.
63. Primrose Hill

Regent’s Park’ın kuzey ucunda yer alan Primrose Hill, Londra silüetini doğal bir tepeden izleyebileceğiniz en güzel seyir noktalarından biri. 63 metrelik rakımıyla şehrin merkezine yakın olmasına rağmen sessiz ve huzurlu bir ortam sunuyor.
Tepenin zirvesine çıktığınızda London Eye, The Shard ve St Paul’s Cathedral gibi yapıların manzarasını açık havada net şekilde görebilirsiniz. Yerel halk arasında sabah yürüyüşü, piknik ve gün batımı izlemek için tercih edilen bir alan.
Doğayla iç içe olup kalabalıktan uzak bir Londra anısı arıyorsanız, Primrose Hill mutlaka ziyaret etmeye değer.
📍 Primrose Hill konumu için tıklayın.
64. Cutty Sark

1869 yılında inşa edilen Cutty Sark, bir zamanların en hızlı çay kliper gemilerinden biri olarak denizcilik tarihinde önemli bir yere sahip. Günümüzde Greenwich bölgesinde kuru havuzda sergilenen bu tarihi gemi, denizcilik mirasını yaşatan bir müze olarak hizmet veriyor.
Ziyaretçiler, geminin alt kısmına yerleştirilen cam platform sayesinde teknenin tamamını dışarıdan izleyebiliyor. İç bölümlerde ise tayfa yaşamı, ticaret rotaları ve geminin geçmişiyle ilgili detaylı sergiler bulunuyor.
Özellikle çocuklar ve deniz tutkunları için oldukça etkileyici olan Cutty Sark, hem görsel hem de öğretici bir deneyim sunuyor.
📍 Cutty Sark konumu için tıklayın.
65. Imperial War Museum

Londra’daki Imperial War Museum, 1917 yılında Birinci Dünya Savaşı sırasında kuruluyor ve bugün savaş tarihine dair en kapsamlı koleksiyonlardan birine ev sahipliği yapıyor. Southwark bölgesinde yer alan müze, çatışmaların insan üzerindeki etkilerini çarpıcı biçimde yansıtan bir yapıya sahip.
İçeride tanklar, savaş uçakları, roketler ve askeri üniformaların yanı sıra savaş günlüğü, mektuplar ve fotoğraflar gibi bireysel anlatımlara da yer veriliyor. Holokost galerisi ve savaş psikolojisi sergisi, müzenin en dikkat çekici bölümleri arasında yer alıyor.
Ziyaretçiler burada yalnızca tarihî objeleri değil, aynı zamanda savaşın sosyal ve insani yönlerini de deneyimleyerek öğreniyor. Müzeye giriş ücretsiz.
📍 Imperial War Museum konumu için tıklayın.
66. National Portrait Gallery

National Portrait Gallery, 1856 yılında kurularak dünyada yalnızca portre sanatına adanmış ilk müze olma özelliğini taşıyor. Trafalgar Meydanı’nın hemen arkasında yer alan galeri, İngiliz tarihinin önemli figürlerinin portrelerini kronolojik bir düzenle sergiliyor.
Shakespeare’den Kraliçe II. Elizabeth’e, David Beckham’dan Virginia Woolf’a kadar sanat, siyaset, spor ve edebiyat dünyasından pek çok tanınmış ismin portresi bu koleksiyonda yer alıyor. Yağlı boya, fotoğraf, çizim gibi farklı tekniklerde üretilmiş eserler sayesinde sadece görsel bir şölen değil, aynı zamanda tarihî bir anlatı sunuluyor.
Yenilenmiş sergi alanları, geçici sergiler ve interaktif dijital panolarla galeri her yaştan ziyaretçiye hitap ediyor. Girişin büyük bölümü ücretsiz olan müze, sanat meraklılarının mutlaka zaman ayırması gereken duraklardan biri.
📍 National Portrait Gallery konumu için tıklayın.
67. The Household Cavalry Museum

Whitehall’daki tarihi atlı muhafız binasında yer alan The Household Cavalry Museum (Kraliyet Muhafızları Müzesi), İngiliz Kraliyet Ailesi’ne bağlı süvari alayının geçmişine ışık tutuyor. Müze, hem askeri tarihi hem de geleneksel nöbet törenlerinin ardındaki kültürü gözler önüne seriyor.
Ziyaretçiler, cam bölmelerin ardından gerçek nöbetçi askerlerin hazırlıklarını izleyebiliyor. Sergilenen üniformalar, zırhlar, at eyerleri ve kişisel objeler, alayın köklü geleneğini detaylı biçimde aktarıyor.
Müze, özellikle Changing the Guard (nöbet değişimi) töreninin arka planını anlamak isteyenler için etkileyici bir içerik sunuyor.
📍 The Household Cavalry Museum konumu için tıklayın.
68. Canary Wharf

Londra’nın doğusunda yer alan Canary Wharf, şehrin finansal merkezlerinden biri olarak gökdelenleri ve modern mimarisiyle tanınıyor. 1980’li yıllarda eski liman alanlarının dönüştürülmesiyle gelişen bu bölge, günümüzde bankalar, uluslararası şirketler ve lüks rezidanslarla dolu bir iş ve yaşam alanına dönüşmüş durumda.
Cam cepheli kuleler, şık alışveriş merkezleri, restoranlar ve sanat enstalasyonlarıyla dolu sokaklar, burayı yalnızca iş dünyasının değil, mimarlık ve kent tasarımı meraklılarının da uğrak noktası hâline getiriyor. Ayrıca Thames Nehri kıyısında keyifli yürüyüş rotaları sunuyor.
Londra’nın modern yüzünü görmek isteyen gezginler için farklı bir perspektif sunan Canary Wharf, şehirdeki klasik rotaların dışında kalan sakin ve şık bir keşif alternatifi.
📍 Canary Wharf konumu için tıklayın.
69. Carnaby Street

Soho’nun hemen batısında yer alan Carnaby Street, 1960’lı yıllarda Londra’nın modaya yön veren en ikonik caddelerinden biri hâline geliyor. Bugün de rengârenk tabelaları, butik mağazaları ve yaratıcı vitrinleriyle özgün bir alışveriş ve gezi deneyimi sunuyor.
Cadde boyunca bağımsız tasarımcıların butikleri, alternatif moda markaları ve yaratıcı aksesuar mağazaları sıralanıyor. Ayrıca sokak lezzetleri, küçük kafe ve publarla dolu arka sokakları da keşfetmeye değer.
Modaya, pop kültürüne ve sokak ruhuna ilgi duyanlar için Carnaby Street, Londra’nın genç ve enerjik yönünü en iyi yansıtan rotalardan biri oluyor.
📍 Carnaby Street konumu için tıklayın.
70. Platform 9 3/4 & Harry Potter Shop King’s Cross

King’s Cross Tren İstasyonu’nun içinde yer alan Platform 9 3/4 köşesi, Harry Potter hayranlarının Londra’daki en popüler uğrak noktalarından biri. J.K. Rowling’in ünlü serisinde genç büyücülerin Hogwarts’a gittiği bu efsanevi peron, istasyonun ana salonunda sembolik bir alanla temsil ediliyor.
Duvara gömülmüş bavul arabası ve Hogwarts atkılarıyla süslenen bu alan, ziyaretçilere fotoğraf çektirme imkânı sunuyor. Hemen yanında yer alan Harry Potter Shop ise seriye ait lisanslı ürünlerle dolu; asalar, cüppeler, çikolata kurbağalar ve daha fazlası hayranları bekliyor.
Burası yalnızca fotoğraf için değil, aynı zamanda Londra’daki Harry Potter atmosferini hissetmek isteyenler için keyifli ve kolay ulaşılabilir bir durak. Özellikle çocuklu aileler ve kitap/dizi tutkunları için kaçırılmaması gereken bir deneyim sunuyor.
📍 Platform 9 3/4 konumu için tıklayın.
71. Chelsea FC Museum

Stamford Bridge Stadyumu’nun içinde yer alan Chelsea FC Museum, Londra’nın köklü futbol kulüplerinden biri olan Chelsea’nin tarihine ışık tutuyor. Kulübün kuruluşundan günümüze uzanan başarı hikâyesi, kupalar, formalar ve özel koleksiyonlarla anlatılıyor.
Stadyum turuyla birleştirilebilen müze deneyimi, soyunma odalarından saha kenarına kadar birçok özel alana erişim sağlıyor. Ziyaretçiler interaktif panolar ve video anlatımlarla kulübün tarihini yakından hissedebiliyor.
🎫 Chelsea Futbol Kulübü Stadyumu ve müze turu biletinizi buradan alın. Özellikle futbol tutkunu gezginler için eğlenceli ve ilham verici bir durak.
📍 Chelsea FC Museum konumu için tıklayın.
72. Frameless Immersive Art Experience

Frameless, klasik sanat eserlerini dijital teknolojiyle üç boyutlu ve etkileşimli ortamlarda sunan yenilikçi bir sergi deneyimi. Oxford Street yakınlarında yer alan bu modern sergi alanı, sanatseverlere Van Gogh, Monet, Klimt gibi sanatçıların dünyasına adım atma fırsatı tanıyor.
Devasa dijital duvarlar ve tavanlar sayesinde ziyaretçiler, fırça darbelerinin ve ışığın içinde yürüyormuş gibi bir his yaşıyor. Özellikle çocuklar ve aileler için sanatla tanışmayı daha etkileyici hale getiren Frameless, geleneksel müzelerin dışında bir alternatif sunuyor.
📍 Frameless Immersive Art Experience konumu için tıklayın.
73. Museum of London

Londra’nın tarihini Roma döneminden günümüze kadar detaylı şekilde anlatan Museum of London, Barbican yakınlarında yer alıyor. 1976 yılında açılan müze, şehir tarihine ilgi duyanlar için kapsamlı bir bilgi kaynağı.
Koleksiyonunda Roma duvar kalıntılarından Orta Çağ ticaretine, Büyük Londra Yangını’ndan Victoria dönemi yaşamına kadar birçok döneme ait objeler ve tematik sergiler yer alıyor. Etkileşimli bölümler ve canlandırmalar da özellikle çocuklu ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Girişin ücretsiz olması, bu zengin içeriği herkes için erişilebilir kılıyor.
📍 Museum of London konumu için tıklayın.
74. Mermer Tak (Marble Arch)

19. yüzyılın başlarında Kraliçe II. Victoria için Buckingham Sarayı’nın ana girişi olarak inşa edilen Mermer Tak, günümüzde Hyde Park’ın kuzeydoğusunda, yoğun bir kavşakta yer alıyor.
Carrara mermerinden yapılan bu anıtsal yapı, Roma zafer taklarından ilham alınarak tasarlanmış. 1851 yılında bugünkü yerine taşınan tak, günümüzde turistlerin ve yerel halkın buluşma noktalarından biri olarak dikkat çekiyor.
Hem fotoğraf molası hem de tarihi bir yapı görmek isteyenler için Londra gezilecek yerler listesine kısa bir durak olarak eklenebilir.
📍 Mermer Tak konumu için tıklayın.
75. 30 St Mary Axe (The Gherkin)

30 St Mary Axe, halk arasında “The Gherkin” (turşu şişesi) olarak bilinen ve Londra’nın modern mimari simgelerinden biri haline gelen gökdelen. 2004 yılında Norman Foster tarafından tasarlanan yapı, sürdürülebilir mimarinin öncülerinden sayılıyor.
Finans merkezi City of London’da yer alan bina, spiral yapısıyla dikkat çekiyor ve çevresindeki klasik mimariyle tezat oluşturarak modern şehir dokusunu yansıtıyor. Herkese açık bir seyir katı olmasa da zemin katında çeşitli sergiler ve etkinlikler düzenleniyor.
Mimarlık meraklıları için mutlaka dışarıdan görülmesi gereken yapılar arasında yer alıyor.
📍 30 St Mary Axe konumu için tıklayın.
Londra’da gezilecek yerler kadar önemli diğer konular

Londra gezilecek yerler listesi bir yana, şehri tam anlamıyla deneyimleyebilmek için bazı pratik bilgilere de ihtiyaç var. Seyahatinizi planlarken konaklamadan ulaşıma, şehri ziyaret etmek için en uygun zamandan alışverişe kadar pek çok detayı göz önünde bulundurmanız, deneyiminizi çok daha keyifli hale getirebilir.
Bu bölümde, Londra hakkında bilmeniz gereken önemli detayları, sıkça merak edilen sorulara yanıt verecek şekilde paylaşacağım. Hazırsanız, şehri tanımaya bir de bu açıdan bakalım!
Londra’ya neden gitmeli? Bilmeniz gerekenler
Londra, geçmişle geleceğin kusursuz bir dengede buluştuğu, çok katmanlı bir şehir kimliği sunuyor. Dünyanın en önemli finans ve kültür merkezlerinden biri olmasının yanı sıra, tarihî dokusu ve modern yaşam tarzı arasında kurduğu dengeyle ziyaretçilerine farklı deneyimler vadediyor.
Londra’yı özel kılan en büyük özelliklerden biri, müzelerin çoğunun ücretsiz olması. British Museum, Natural History Museum veya Tate Modern gibi dünyaca ünlü kurumlara hiçbir ücret ödemeden girebilmek, şehri kültürel açıdan son derece ulaşılabilir kılıyor. Aynı zamanda kraliyet ailesinin yaşamına dair pek çok yapının (Buckingham Sarayı, Windsor Sarayı, Westminster Abbey) hâlâ aktif olarak kullanılması, burayı tarihî açıdan da canlı tutuyor.
Tarihi yapılar, tiyatrolar, sokak pazarları, dünya mutfaklarının bir araya geldiği restoranlar ve çok kültürlü yaşam tarzı ile Londra, her gezginin kendine göre bir şey bulabileceği kadar çeşitli. Üstelik ulaşım ağı oldukça gelişmiş, şehirde yürümek de metroyla dolaşmak da son derece pratik.
Bir Avrupa başkentinden beklenen tüm olanakların ötesinde, özgün kimliğini ve yerel ruhunu koruyabilmiş bu şehir, sizi hem şaşırtıyor hem de içine çekiyor. Londra’ya seyahat, sadece bir tatil değil; tarih, sanat, kültür ve çok sesli yaşamla karşılaşacağınız bir deneyim anlamına geliyor.
Londra’ya ne zaman gitmeli?

Londra yılın her döneminde ziyaret edilebilecek şehirlerden biri olsa da, seyahatinizi daha keyifli hale getirmek için hava koşulları ve etkinlik takvimi göz önünde bulundurulmalı. Ilıman iklimi sayesinde kış ayları çok sert geçmez; yazlar ise genellikle serin ve yağışlı olabilir.
Nisan–Haziran arası, doğanın canlandığı ve parklardaki yeşilin en güzel tonlarının görüldüğü dönemdir. Ayrıca festival sezonunun başladığı ilkbahar aylarında şehir, kültürel etkinliklerle canlanır. Temmuz ve Ağustos ise en yoğun turist dönemidir; otel fiyatları yükselir ve bazı müze girişlerinde uzun kuyruklar oluşabilir.
Eylül ve Ekim, hem kalabalığın azaldığı hem de sıcaklıkların hâlâ ılıman olduğu ideal zamanlardır. Kış aylarında ise şehir özellikle yılbaşı süslemeleri, buz pistleri ve alışveriş atmosferi ile bambaşka bir havaya bürünür.
Londra gezilecek yerler listesindeki birçok durak yıl boyunca açık olsa da, özel sergiler, konserler ve açık hava etkinlikleri için seyahatinizi buna göre planlamak faydalı olur.
Resmî Tatiller (İngiltere – 2025)
- 1 Ocak: New Year’s Day
- 18 Nisan: Good Friday
- 21 Nisan: Easter Monday
- 6 Mayıs: Early May Bank Holiday
- 26 Mayıs: Spring Bank Holiday
- 25 Ağustos: Summer Bank Holiday
- 25 Aralık: Christmas Day
- 26 Aralık: Boxing Day
Festivaller
- Ocak: London New Year’s Day Parade
- Şubat: Chinese New Year – Chinatown
- Mart: St. Patrick’s Day Festivities
- Nisan: London Coffee Festival
- Mayıs: RHS Chelsea Flower Show
- Haziran: Trooping the Colour (Kraliçe’nin doğum günü töreni)
- Temmuz: BBC Proms, British Summer Time Hyde Park
- Ağustos: Notting Hill Carnival
- Eylül: Open House London (mimari tur günleri)
- Ekim: BFI London Film Festival
- Kasım: Bonfire Night (Guy Fawkes Night)
- Aralık: Winter Wonderland – Hyde Park, Christmas Markets
Londra’ya ne kadar zaman ayırmalı? Londra kaç günde gezilir?
Londra, yüzölçümü bakımından oldukça geniş bir şehir olduğu için ziyaret süresi planlarken hem ilgi alanlarınızı hem de gezmek istediğiniz bölgeleri önceden belirlemeniz önemli. Ancak genel bir öneri vermek gerekirse, şehri temel hatlarıyla keşfetmek için en az 4 tam gün ayırmak gerekiyor.
İlk 2 gününüzde merkezi bölgelerdeki simge yapılar (Big Ben, Westminster Abbey, Buckingham Sarayı, London Eye) ve müzeler (British Museum, National Gallery) gezilebilir. Üçüncü gün daha tematik rotalara (Camden Town, Notting Hill, Greenwich) ayrılabilir. Son gün ise alışveriş, park gezileri ve az bilinen mahallelerin keşfi için ideal.
Eğer Harry Potter Stüdyosu, Windsor Sarayı veya Hampton Court gibi şehir dışı noktaları da planınıza dahil etmek isterseniz, ek olarak 1–2 gün daha ayırmanız faydalı olur. Bu nedenle “ideal Londra gezisi” için 4 ila 6 günlük bir süre hem rahat gezmek hem de yoğunluktan uzak kalmak açısından yeterlidir.
Londra’nın Simgeleri

Londra, tarihî dokusu kadar görsel hafızalara kazınmış simgeleriyle de öne çıkıyor. Şehri ziyaret eden hemen herkesin fotoğrafladığı, kartpostallarda sıkça gördüğümüz bu simgeler, Londra ruhunun ayrılmaz bir parçası hâline gelmiş durumda. Aşağıda yer alan öğeler, Londra’yı Londra yapan detayların başında geliyor.
Kraliyet Ailesi
Birleşik Krallık’ın sembolü haline gelen İngiliz Kraliyet Ailesi, Londra’nın dünya çapındaki tanınırlığında büyük rol oynuyor. Buckingham Sarayı, Windsor Sarayı ve Westminster Abbey gibi yapılar bu ailenin aktif olarak kullandığı mekânlar arasında. Turistler için nöbet değişimi töreni veya kraliyet sergileri gibi deneyimler, monarşi kültürüne yakından bakmak için eşsiz fırsatlar sunuyor. Kraliyet ailesiyle ilgili haberler, İngiliz basınında ve halk arasında daima gündemde yer buluyor.
Kraliyet Muhafızları
Kırmızı ceketleri, siyah ayı postu şapkaları ve disiplinli duruşlarıyla Kraliyet Muhafızları, Londra’nın en çok fotoğraflanan figürlerinden. Buckingham Sarayı’ndaki “Changing the Guard” seremonisi, turistlerin ilgisini çeken günlük ritüellerden biri. Sert bakışları ve hareketsiz duruşlarıyla tanınan bu askerler, yalnızca turistik değil; aynı zamanda ciddi birer güvenlik gücü. Hem geleneksel hem sembolik rolleriyle Kraliyet kültürünün görsel bir parçasını oluşturuyorlar.
Big Ben
Saat kulesi olarak bilinse de “Big Ben” aslında kulenin içindeki büyük çanın adı. Westminster Sarayı’nın kuzey ucunda yer alan yapı, 1859 yılında tamamlanıyor ve o zamandan beri Londra’nın en tanınan yapılarından biri haline geliyor. Her saat başı duyulan çan sesi, hem yerel halk hem de ziyaretçiler için tanıdık bir şehir melodisine dönüşmüş durumda. Akşam saatlerinde yapılan ışıklandırmalar, Big Ben’i daha da etkileyici bir manzaraya büründürüyor.
Telefon Kulübeleri
Kırmızı renkli klasik İngiliz telefon kulübeleri, artık neredeyse sembolik bir obje hâline gelmiş durumda. 1920’li yıllarda geliştirilen bu tasarım, özellikle turistik bölgelerde hâlâ korunuyor. Birçok kulübe artık aktif olarak kullanılmasa da, hatıra fotoğrafı çektirmek isteyen turistler için hâlâ popüler. Günümüzde bazıları kitap takas noktası, bilgi kiosku ya da küçük sanat sergisine dönüştürülmüş durumda.
İki Katlı Otobüsler
Londra’nın kırmızı renkteki iki katlı otobüsleri, şehrin en ikonik ulaşım araçlarından biri. Özellikle “Routemaster” model eski otobüsler, geçmişten bugüne uzanan bir sembol niteliğinde. Modern versiyonları hâlen toplu taşımada aktif olarak kullanılıyor. Şehri keşfetmenin ekonomik ve yerel yollarından biri olan bu otobüslerle kısa bir yolculuk bile Londra ruhunu hissettirebilir.
Taksiler
Siyah renkteki “London Black Cab” taksiler, yalnızca ulaşım aracı değil aynı zamanda şehir kültürünün görsel simgelerinden biri. Geniş iç hacmi, karşılıklı oturma düzeni ve deneyimli şoförleriyle bu taksiler, konforlu bir ulaşım alternatifi sunuyor. Londra taksileri, tüm sürücülerin geçtiği detaylı bilgi sınavı olan “The Knowledge” ile de meşhur. Bu sistem sayesinde şoförler, şehirdeki her cadde ve ara sokağı ezbere biliyor.
5 Çayı
İngiliz kültürünün vazgeçilmez bir geleneği olan 5 çayı, Londra’da şıklık ve zarafetle buluşuyor. Genellikle öğleden sonra servis edilen bu ritüel; ince porselenlerde sunulan çaylar, minik sandviçler ve tatlılarla tamamlanıyor. Oteller, çay evleri veya müzelerin kafelerinde farklı versiyonları bulunan bu deneyim, yalnızca bir yeme-içme aktivitesi değil, aynı zamanda bir sosyal etkileşim biçimi.
“Mind the Gap“
Londra metrosunu kullanan herkesin aşina olduğu bu uyarı cümlesi, tren ile peron arasındaki boşluğa dikkat çekmek için kullanılıyor. Ancak zamanla bu ifade, şehrin kültürel bir öğesi haline geldi. “Mind the Gap” yazısı; tişörtlerden kupalara, sokak sanatından dijital içeriklere kadar birçok yerde karşınıza çıkıyor. Basit bir uyarı cümlesi olsa da, Londra deneyiminin esprili ve ikonik bir parçası olarak kabul ediliyor.
Harry Potter Dünyası

Harry Potter, yalnızca bir kitap ve film serisi değil; aynı zamanda Londra’nın birçok köşesine yayılmış, hayranlarının izini sürdüğü büyülü bir evren sunuyor. J.K. Rowling’in bu efsanevi dünyayı yaratırken esinlendiği pek çok mekan, bugün gerçek hayatta gezilip görülebiliyor.
En bilinen noktalardan biri, King’s Cross Tren İstasyonu’nda yer alan Platform 9¾ köşesi. Sembolik bavul arabası ve Hogwarts atkılarıyla süslenmiş bu nokta, hatıra fotoğrafları için her gün uzun kuyruklar oluşturuyor. Hemen yanında yer alan Harry Potter Shop, seriye ait lisanslı ürünleriyle alışveriş tutkunlarını cezbederken nostalji hissini de canlı tutuyor.
Daha derinlemesine bir deneyim için 🎫 Warner Bros Studios – The Making of Harry Potter turu mutlaka görülmeli. Stüdyo turunda Hogwarts Büyük Salonu, Diagon Alley, Yasak Orman ve Hogwarts Ekspresi gibi film setleri birebir gezilebiliyor. Ayrıca özel efektler, kostümler, makyaj teknikleri gibi kamera arkası detaylar da hayranları büyülüyor.
Bunların dışında Londra’da Harry Potter ile özdeşleşmiş pek çok lokasyon mevcut: Leadenhall Market (Diagon Yolu esin kaynağı), Australia House (Gringotts Binası çekim yeri), Millennium Bridge (Harry Potter ve Melez Prens’te yıkılan köprü) bu noktalardan sadece bazıları.
Harry Potter hayranı olmasanız bile bu evrenin şehirle nasıl iç içe geçtiğini gözlemlemek Londra’da yapılacak şeyler arasında benzersiz bir deneyim sunuyor.
The London Pass Nedir? Avantajları ve dezavantajları

The London Pass, şehri yoğun biçimde gezmek isteyen ziyaretçiler için zaman ve bütçe açısından avantaj sağlayan bir şehir kartı. Bu kart sayesinde 100’den fazla turistik mekâna ücretsiz veya indirimli giriş imkânı sunuluyor. Buckingham Sarayı’nın Devlet Odaları, Tower of London, The Shard, Westminster Abbey, Windsor Sarayı, London Zoo ve Thames tekne turu gibi popüler duraklar kart kapsamına dahil.
Kart farklı süre seçenekleriyle (1, 2, 3, 6 ve 10 günlük) alınabiliyor. Her kart, belirlenen gün sayısı boyunca sınırsız geçiş hakkı sunuyor. Dijital versiyonu mobil uygulama üzerinden indirilebiliyor ve QR kodla doğrudan giriş sağlanabiliyor.
Avantajları
- En yoğun dönemde bile birçok popüler noktada sıra beklemeden giriş imkanı sunması büyük zaman kazandırıyor.
- Kapsamlı liste sayesinde hem klasik hem alternatif destinasyonları kapsıyor.
- Thames Nehri tekne turu ve hop-on hop-off otobüs gezileri de dâhil edildiğinden ulaşımı da kapsayabiliyor.
- Bazı turlarda indirimler, müze mağazalarında veya kafe/restoranlarda özel indirimler sağlanıyor.
Dezavantajları
- Kartın fiyatı oldukça yüksek olduğundan ancak yoğun şekilde gezilecekse maliyeti karşılıyor.
- Bazı ücretsiz müzelerin zaten giriş ücreti olmaması, kartın değerini düşürebiliyor.
- Kartla girilebilen bazı turlar önceden rezervasyon gerektiriyor, bu da plansız gezenler için zorlayıcı olabiliyor.
- Sadece fiziksel girişe değil, sürelere de bağlı olması nedeniyle esnek olmayan gezginler için dezavantaj oluşturabiliyor.
The London Pass Plus ise klasik kartın sunduğu avantajlara ek olarak London Eye, Madame Tussauds ve Sea Life gibi yüksek yoğunluklu turistik noktaları da kapsıyor. Eğer bu tür ikonik noktalara giriş yapmayı planlıyorsanız, fiyat farkı daha fazla noktayı içerdiği için karşılığını verebilir.
The London Pass, planlı ve hızlı bir keşif için iyi bir araç olabilir. Ancak spontane gezmeyi seviyorsanız, ihtiyaçlarınıza göre bireysel bilet alımı daha esnek bir tercih olacaktır.
Visitor Oyster Card nedir?

Visitor Oyster Card, Londra’da toplu taşıma araçlarını ekonomik ve pratik şekilde kullanmanızı sağlayan ön ödemeli bir ulaşım kartıdır. Metro (Underground), otobüs, tramvay, DLR, Thameslink trenleri ve bazı Thames Nehri hizmetlerinde geçerlidir. Şehir dışından gelen turistler için özel olarak tasarlanan bu kart, şehre varmadan önce internet üzerinden sipariş edilip posta yoluyla temin edilebilir.
Karta yüklenen krediyle, her yolculukta otomatik olarak en uygun ücret tahsil edilir. Günlük harcama limiti sistem tarafından belirlendiği için belli bir sınırdan sonra o gün boyunca ekstra ücret ödemezsiniz. Böylece birkaç ulaşım aracı kullansanız dahi gün içinde maliyet sabitlenmiş olur.
Visitor Oyster Card, tek binişlik biletler veya Travelcard gibi alternatiflere göre daha avantajlıdır. Otobüslere, metroya ya da trenlere binmeden önce kartı okuyucuya dokundurmanız ve inişte tekrar okutmanız yeterlidir. Ayrıca kartın kendisi de kalıcıdır ve sonraki Londra seyahatlerinde tekrar kullanılabilir.
London Pass ile karıştırılmamalıdır; bu kart yalnızca ulaşıma yöneliktir ve müze ya da turistik girişleri kapsamaz. Ancak The London Pass + Travel versiyonu alırsanız Oyster benzeri bir ulaşım kartı da dâhil olabilir.
NOT: Son olarak, eğer Londra metrosunu çok fazla kullanmayacaksanız tek kullanımlık bilet yerine kredi kartınızı da kullanabilirsiniz. Metroya girişte turnikeleri açmak için kartınızı okutun, çıkış istasyonunuza geldiğinizde de yine çıkarken benzer şekilde kartınızı okutun. Bu şekilde ara ara kartınızı kullanarak tek binişlik karta öre daha uyguna yolculuk yapabilirsiniz.
Nakit & Kredi Kartı kullanımı hakkında
Londra, nakitsiz ödeme sistemlerinin en yaygın kullanıldığı şehirlerden biri. Kafelerden sokak tezgâhlarına kadar pek çok yerde temassız kredi kartı, debit kart veya mobil ödeme (Apple Pay, Google Pay) rahatlıkla kabul ediliyor.
Nakit taşımaya gerek kalmadan şehirde dolaşmak mümkün olsa da, bazı küçük dükkanlar veya açık hava pazarlarında minimum harcama limiti nedeniyle nakit gerekebilir. Bu nedenle cüzdanınızda az miktarda pound bulundurmanızda fayda var.
Bankamatikler şehir genelinde yaygın; ancak döviz bozdurma işlemleri için havalimanları yerine şehir merkezindeki yetkili bürolar tercih edilmelidir.
Londra hakkında ünlü filmler & kitaplar
Londra, sinema ve edebiyat dünyasında sayısız kez ana karakter olarak karşımıza çıkıyor. Kimi zaman romantik bir arka plan, kimi zaman karanlık bir dedektiflik atmosferi sunan bu şehir, hikâyelere zemin olmaktan çok daha fazlasını vaat ediyor.
Son yıllarda geçen güncel yapımlar arasında 🎬 “Notting Hill” (1999), Hugh Grant ve Julia Roberts’ın başrollerinde yer aldığı romantik komedi türündeki film, adını aldığı semtle birlikte Londra’yı adeta bir karakter gibi öne çıkarıyor. Yine Richard Curtis imzalı 🎬 “Love Actually” (2003), Noel dönemindeki çok katmanlı hikayesiyle hem Londra sokaklarını hem de ilişkilerin sıcaklığını perdeye taşıyor.
Aksiyon tutkunları için 🎬 “James Bond” serisinin pek çok filminde Westminster, Thames kıyısı ve MI6 binası dikkat çekerken; 🎬 “Sherlock Holmes” (2009) gibi yapımlarda ise klasik Victoria dönemi Londra’sının atmosferi yeniden yaratılıyor. Dizi cephesinde ise 🎬 “The Crown”, kraliyet ailesi üzerinden Buckingham Sarayı ve çevresini tarihsel olaylarla birlikte anlatıyor.
Kitaplara gelince, elbette akla ilk gelenlerden biri Charles Dickens oluyor. 📚 “Oliver Twist” ve 📚 “A Tale of Two Cities” gibi romanlarında, 19. yüzyıl Londra’sının sınıf farklılıklarını ve toplumsal yapısını başarıyla yansıtır. Modern romanlar arasında ise Zadie Smith’in 📚 “White Teeth” adlı eseri, çok kültürlü Londra yaşamını derinlemesine ele alıyor.
Londra’nın büyüsü, yalnızca sokaklarında değil; ona dokunan her sanat dalında hissediliyor. Seyahatinizden önce ya da sonra bu film ve kitaplara göz atmak, şehri çok daha derin bir bakış açısıyla keşfetmenizi sağlayabilir.
Londra’da konaklama için en uygun bölgeler

Londra’da konaklama tercihi, seyahat deneyiminizi doğrudan etkileyen unsurların başında geliyor. Şehir oldukça büyük olduğu için merkezde veya ulaşımı kolay bölgelerde kalmak büyük avantaj sağlıyor.
Ulaşım ağı gelişmiş olsa da gün boyu gezip yorulduktan sonra otelinize hızlıca dönebilmek, çevrede restoran ve market bulabilmek önemli bir konfor unsuru. Londra’da nerede kalınır? başlıklı yazımda da detaylıca anlattığım gibi, farklı zevklere ve bütçelere hitap eden çok sayıda bölge mevcut. Aşağıda en çok tercih edilen bölgeleri kısaca tanıttım:
Covent Garden
Londra’nın kalbinde yer alan Covent Garden, şehri yürüyerek keşfetmek isteyenler için ideal bir konaklama bölgesi. Royal Opera House ve West End tiyatrolarına birkaç adım mesafede olmasının yanı sıra, sokak sanatçılarıyla dolu meydanları ve üst düzey alışveriş seçenekleriyle gün boyu canlı bir atmosfer sunar. Sabah erkenden dışarı çıkıp Soho’ya yürüyebilir, akşam olduğunda sadece birkaç dakikada tiyatro salonuna ulaşabilirsiniz. Özellikle kültürel aktivitelere yakın olmak isteyenler için çok avantajlı bir lokasyondur.
Westminster & St James’s
Londra’nın tarihi kimliğini tam anlamıyla hissedebileceğiniz bu bölgede Buckingham Sarayı, Parlamento Binası, Westminster Abbey gibi simgesel yapılar yer alıyor. Konaklama açısından bu alan, özellikle ilk kez Londra’ya gelen ve şehri keşfetmek isteyen gezginler için oldukça idealdir. Bölge genel olarak sessiz, düzenli ve güvenli bir atmosfere sahip. Metro hatlarına kolay erişim sunması, ulaşımı da çok pratik hale getiriyor. Sabah erkenden Hyde Park’a yürüyüş yapıp, öğlen Thames kıyısında vakit geçirmek isteyenler için birebir.
South Bank & Waterloo
Thames Nehri boyunca uzanan South Bank bölgesi, London Eye, National Theatre, Tate Modern gibi cazibe merkezlerine ev sahipliği yapıyor. Akşam nehir boyunca yürüyüş yapmak, sokak müzisyenlerini dinlemek veya nehir manzaralı kafelerde oturmak istiyorsanız burası sizin için doğru bir tercih olabilir. Konaklama seçenekleri arasında hem modern oteller hem de küçük butik tesisler yer alıyor. Ayrıca Waterloo İstasyonu’nun hemen burada bulunması sayesinde şehrin pek çok yerine aktarmasız ulaşım mümkün.
City of London
Gündüzleri iş dünyasının merkezi olan bu bölge, hafta sonları sakin ve huzurlu bir atmosfer sunar. Özellikle müze ve tarihi yapı gezmeyi sevenler için çevrede Museum of London, St Paul’s Cathedral ve Tower of London gibi yerler kolayca ulaşılabilir konumdadır. Konaklama fiyatları hafta sonu daha uygun olabildiği için ekonomik gezginler için de cazip bir seçenek hâline gelir. Finans bölgesi olması sebebiyle konaklama tesisleri genellikle modern ve konforludur.
Soho
Londra’nın en canlı mahallelerinden biri olan Soho, gece hayatı, dünya mutfakları ve alternatif kültürel atmosferiyle öne çıkar. Eğer dinamik bir bölgede kalmak, günün her saatinde dışarı çıktığınızda hareketli bir sokakla karşılaşmak isterseniz Soho tam size göre olabilir. Alışveriş yapmak isteyenler Oxford Street’e birkaç adımda ulaşabilir. Sanatseverler için de küçük tiyatrolar, sanat galerileri ve müzik barları açısından zengin bir seçenek sunar.
Mayfair (Oxford Street)
Londra’nın en lüks semtlerinden biri olan Mayfair, zarif sokakları, şık restoranları ve prestijli mağazalarıyla öne çıkar. Oxford Street ve Hyde Park’a yakın olması sayesinde hem alışveriş hem doğa yürüyüşü imkânlarını bir arada sunar. Bütçesi daha geniş gezginler için şehrin merkezinde konforlu ve seçkin bir deneyim sağlar. Özellikle sessiz, şık ve merkezi bir bölgede kalmak isteyenler için idealdir.
Kensington & Chelsea
Tarihi ve zarif bir atmosferde konaklamak isteyenler için Kensington ve Chelsea bölgesi harika bir tercihtir. Victoria & Albert Museum, Natural History Museum ve Science Museum gibi kültürel duraklara oldukça yakındır. Ayrıca bölgedeki bahçeler, kafe kültürü ve butik mağazalar semtin karakterini yansıtır. Ulaşımı kolay, yapısı nezih ve güvenli olan bu mahalle, ailelerle seyahat edenler için de oldukça uygundur.
Notting Hill
Renkli evleri, antikacı dükkânları ve sinemaya ilham olmuş sokaklarıyla Notting Hill, romantik ve özgün bir konaklama ortamı sunar. Özellikle çiftler, alternatif Londra deneyimi arayan gezginler veya biraz daha yerel bir yaşam ritmiyle şehirde bulunmak isteyenler için biçilmiş kaftandır. Portobello Road Market sabah erken saatlerde keyifle gezilebilir, akşamları ise semtin sakinliğiyle günü kapatabilirsiniz.
Londra şehir merkezinde otel tavsiyeleri

Londra’da konaklama yaparken şehir merkezine yakın bir otel tercih etmek, zamandan tasarruf etmenizi ve birçok yere yürüyerek ulaşabilmenizi sağlar. Metro hatlarına, müzelere ve popüler meydanlara yakın oteller sayesinde gününüzü çok daha verimli planlayabilirsiniz. Aşağıda, merkezi konumlarıyla öne çıkan 4 otel önerisini bulabilirsiniz.
The Montana Hotel ★★★
South Kensington bölgesinde yer alan The Montana Hotel, klasik İngiliz tarzını yansıtan dış cephesi ve sade, temiz odalarıyla öne çıkıyor. V&A Museum, Hyde Park ve Natural History Museum gibi noktalara yürüyerek kolaylıkla ulaşılabiliyor. Ayrıca çevresinde çok sayıda market, restoran ve otobüs durağı bulunduğu için ilk kez gelenler için oldukça ideal bir konumda.
✅ The Montana Hotel hakkında detaylı bilgi almak ve rezervasyon yaptırmak için tıklayın.
Park Plaza London Riverbank ★★★★
Thames Nehri kıyısında yer alan bu 4 yıldızlı otel, Westminster ve London Eye gibi önemli noktalara oldukça yakın bir konumda. Modern iç tasarımı, tam donanımlı fitness merkezi ve bazı odalarından görülebilen nehir manzarasıyla konforlu bir deneyim sunuyor. İş ve turistik seyahatler için dengeli bir tercih olabilir.
✅ Plaza London Riverbank hakkında detaylı bilgi almak ve rezervasyon yaptırmak için tıklayın.
citizenM Tower of London ★★★★
Tower Hill Metro İstasyonu’nun hemen üzerinde yer alan citizenM Tower of London, kompakt ama fonksiyonel odaları ve modern otomasyon sistemleriyle öne çıkıyor. Odalardaki akıllı kontrol sistemi, sessiz iç tasarım ve büyük yataklar şehir merkezinde pratik ve konforlu bir deneyim sunuyor. Ayrıca London Bridge ve Tower of London gibi noktalara yürüme mesafesinde olması sayesinde gezginler için büyük kolaylık sağlıyor.
✅ citizenM Tower of London hakkında detaylı bilgi almak ve rezervasyon yaptırmak için tıklayın.
Radisson Blu Hotel, London Mercer Street ★★★★★
Londra’nın tiyatro bölgesi olan Seven Dials’ta konumlanan bu 5 yıldızlı otel, özellikle şehrin kültürel merkezine yakın olmak isteyen gezginler için ideal bir tercih. Modern dekorasyonu, sessiz odaları ve Covent Garden’a birkaç dakika yürüme mesafesinde oluşu büyük avantaj sağlıyor. Lüks ama ulaşılabilir bir deneyim arayanlara hitap ediyor.
✅ Radisson Blu Mercer Street hakkında detaylı bilgi almak ve rezervasyon yaptırmak için tıklayın.
Londra Havaalanı’ndan şehir merkezine nasıl gidilir?

Londra, Avrupa’nın en yoğun havalimanı trafiğine sahip şehirlerinden biri ve toplamda 6 farklı uluslararası havaalanı ile hizmet veriyor: Heathrow, Gatwick, Stansted, Luton, London City ve Southend. Türkiye’den yapılan uçuşlarda ise genellikle Heathrow, Gatwick ve Stansted ön plana çıkıyor. Türk Hava Yolları (THY) 2025 itibariyle bu üç havalimanına da düzenli seferler gerçekleştiriyor. Pegasus Havayolları ise genellikle Stansted Havalimanı üzerinden uçuş sağlıyor.
Ancak Londra’ya gelen yolcular için en merkezi, en büyük ve en yaygın kullanılan havaalanı Heathrow. Bu nedenle aşağıda paylaşacağımız ulaşım seçenekleri özellikle Heathrow Havalimanı çıkışlı olarak hazırlanmıştır. Gatwick veya Stansted gibi diğer havalimanlarıyla ilgili detaylı bilgiler ise ayrı bir yazımızda ele alınıyor.
Eğer farklı havalimanlarından şehir merkezine nasıl ulaşım sağlayabileceğinizi merak ediyorsanız, Londra Havaalanı – Şehir Merkezi Arası Ulaşım başlıklı rehberimizde çok daha kapsamlı bilgi bulabilirsiniz.
Heathrow Express Treni
Londra şehir merkezine ulaşmanın en hızlı ve konforlu yolu. Heathrow’daki terminallerden hareket eden tren, sadece 15 dakikada Paddington İstasyonu’na varır. Her 15 dakikada bir çalışır ve rezervasyonsuz binebilirsiniz. Koltuklar geniş, Wi-Fi ve priz imkânı mevcut. Yoğun saatlerde ideal bir alternatif olsa da diğer seçeneklere kıyasla daha pahalıdır.
TfL Rail (Elizabeth Line)
Heathrow’dan şehir merkezine ekonomik ama konforlu bir tren alternatifi sunan TfL Rail (önceki adıyla Heathrow Connect), Elizabeth Line hattıyla Paddington İstasyonu’na ulaşım sağlar. Yolculuk ortalama 30 dakika sürer. Fiyatı Heathrow Express’e göre daha uygundur ve durak sayısı fazladır. Yoğun valizli yolcular için koltuk aralıkları rahat, vagonlar modern ve temizdir.
Metro (Piccadilly Line)
Heathrow’dan Londra’nın merkezine ulaşmanın en hesaplı yolu metro kullanmaktır. Piccadilly Line hattı, doğrudan şehir merkezine bağlanır ve yaklaşık 50 dakika sürer. Oyster Card veya temassız banka kartı ile uygun ücretlendirme uygulanır. Özellikle sırt çantalı gezginler için tercih edilen bu seçenek, sabit güzergâhı sayesinde oldukça pratiktir.
Shuttle Bus / Havaalanı Otobüs Servisleri
Heathrow’dan farklı bölgelere hareket eden otobüs servisleri, özellikle merkezi olmayan bölgelerde konaklayacaklar için uygun fiyatlı bir seçenektir. National Express gibi firmalar şehir merkezine veya otel çevrelerine transfer sunar. Yolculuk süresi trafik yoğunluğuna bağlıdır ancak araçlar klimalı, konforludur. Biletlerin online alınması önerilir.
Taksi
Havaalanı çıkışında bekleyen siyah taksiler (Black Cab) ile şehir merkezine gitmek oldukça rahattır. Yolculuk süresi trafiğe göre değişse de ortalama 45–60 dakikadır. Ücretler mesafeye göre hesaplanır ve genellikle 60–90 £ arasında değişir. Taksiyle konaklayacağınız adrese kadar doğrudan ulaşmanız mümkün olur.
Uber
Heathrow Havalimanı’nda Uber uygulaması aktif olarak çalışır. Terminal çıkışlarında özel Uber alanları vardır. Genellikle taksiye göre biraz daha uygun fiyatlıdır. Araç tercihi yapılabilir, uygulama üzerinden fiyat tahmini alınabilir. Özellikle 2–3 kişi seyahat eden gruplar için uygun maliyetli bir ulaşım alternatifidir.
Özel Transfer
Özellikle aileler, büyük gruplar veya bavulu fazla olanlar için özel transfer hizmeti en rahat seçenektir. Sizi terminal kapısında karşılayan şoförle doğrudan otelinize ulaşabilirsiniz. Sabit fiyat, bagaj yardımı ve konforlu araç seçenekleriyle sorunsuz bir başlangıç sağlar.
Londra şehir merkezi nasıl gezilir?

Londra gezilecek yerler listesi kadar önemli bir konu da şehir içi ulaşım seçenekleridir. Trafiğe rağmen oldukça iyi planlanmış ulaşım ağı sayesinde metrodan otobüse, bisikletten yaya rotalarına kadar pek çok pratik seçenek sizi bekliyor. Şehirde ulaşım yaparken ne kadar merkezi bir bölgede kalıyorsanız, o kadar fazla noktaya yürüyerek ulaşmanız da mümkün olur.
Bazı bölgeler metro ile çok daha hızlı gezilebilirken, özellikle Thames kıyısı ve Soho gibi alanlarda yürümek daha keyifli olabilir. Ulaşımı planlarken kalacağınız otelin metro istasyonlarına, otobüs duraklarına ve turistik merkezlere yakınlığına dikkat etmeniz önemli. Aşağıda şehir merkezinde en çok kullanılan ulaşım türlerini özetledim.
Yürüme
Londra şehir merkezi düz yapısı ve yaya dostu kaldırımları sayesinde yürüyerek keşfetmek için oldukça uygundur. Covent Garden, Soho, South Bank ve Westminster gibi bölgelerde birçok noktaya 15–20 dakikada ulaşmak mümkün. Ayrıca yürümek, detayları fark etmenin ve sokak kültürünü hissetmenin en keyifli yoludur.
Metro
“Tube” adıyla bilinen Londra metrosu, şehirde en yaygın ve hızlı ulaşım aracıdır. 11 hattan oluşur ve istasyonlar arası yönlendirmeler oldukça nettir. Özellikle şehirlerarası geçişlerde zaman kazandırır. Yoğun saatlerde kalabalık olsa da dakikliğinden dolayı tercih edilir. Oyster kart ya da temassız kartlarla geçiş sağlanır.
Belediye Otobüsleri
Kırmızı iki katlı otobüsler, şehirde ulaşımın sembolü haline gelmiştir. 24 saat çalışan hatlar ve sık seferler sayesinde her bölgeye otobüsle ulaşım mümkündür. Metroya kıyasla daha yavaş olabilir ama rota üzerindeki manzaralar ve günlük hayatı gözlemlemek açısından oldukça avantajlıdır.
Taksi
Londra’daki klasik siyah taksiler (Black Cab), özellikle konfor arayanlar için iyi bir seçenektir. Taksiler sokaktan çevrilebilir veya uygulama ile çağrılabilir. Mesafe ve trafik yoğunluğuna göre ücretlendirme yapılır. Şehirdeki tüm taksiciler “The Knowledge” sınavını geçmiş, resmi lisanslı şoförlerdir.
Uber
Londra’da Uber uygulaması aktif olarak kullanılabiliyor. Genellikle taksilerden daha uygun fiyatlıdır. Havalimanı transferlerinde, grup gezilerinde veya gece saatlerinde hızlı ulaşım için tercih edilir. Uber, farklı araç tipi seçenekleri ve uygulama üzerinden fiyat şeffaflığı ile pratik bir alternatiftir.
Hop-On Hop-Off Otobüsler
Turistik bölgeleri kısa sürede keşfetmek isteyenler için ideal bir ulaşım ve gezi biçimidir. Otobüsler belirli rotalarda dolaşır ve bilet süresi boyunca istediğiniz durakta inip binmenize olanak tanır. Özellikle ilk kez gelen ziyaretçiler için şehir tanıma açısından oldukça işlevseldir.
Londra’nın ünlü yöresel lezzetleri

Londra sadece tarihiyle değil, zengin ve çok kültürlü mutfağıyla da ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Şehirde İngiliz klasiklerinden Güney Asya esintilerine kadar birçok farklı lezzet bir arada bulunabiliyor. Özellikle publarda servis edilen geleneksel yemekler, İngiliz gastronomi kültürünü yerinde deneyimlemek için güzel bir fırsat sunar.
Aşağıda Londra mutfağının öne çıkan yöresel tatlarını bulacaksınız. Daha geniş bir liste ve mekan önerileri için Londra’da Ne Yenir? başlıklı detaylı yazımıza da göz atabilirsiniz.
Fish & Chips
İngiliz mutfağının en klasik ve ulaşılabilir yemeklerinden biridir. Dışı çıtır, içi yumuşak beyaz balık filetosu (genellikle morina veya mezgit), kalın kesim patates kızartması ile birlikte servis edilir. Yanında sirke, bezelye püresi ve tartar sos eşlik eder. Hem deniz ürünlerini sevenler hem de klasik tat arayanlar için birebir.
İngiliz Kahvaltısı
“Full English Breakfast” olarak bilinen bu kahvaltı; yumurta, sosis, fasulye, mantar, domates ve tost ekmeğinden oluşur. Geleneksel olarak domuz pastırması ve sosis içerebilir, bu nedenle sipariş verirken içerik mutlaka sorulmalıdır. Oldukça doyurucu ve tuzlu bir sabah öğünüdür.
Yorkshire Pudingli Rosto
Pazar günleri geleneksel olarak servis edilen bu yemek, fırınlanmış et dilimleriyle birlikte sunulan pofuduk Yorkshire pudinglerinden oluşur. Yanında patates püresi, haşlanmış sebzeler ve et suyu (gravy) ile servis edilir. İngiliz aile sofralarının vazgeçilmez bir parçasıdır.
Eton Mess
Tatlı sevenler için oldukça hafif ve serinletici bir seçenektir. Dağılmış beze parçaları, çırpılmış krema ve taze çileklerin karışımıyla hazırlanır. İsmini Eton College’dan alan bu tatlı, yaz aylarında pub ve kafelerde sıkça karşınıza çıkar.
Scotch Egg
Katı haşlanmış yumurtanın baharatlı kıyma ile sarılıp galeta ununa bulandıktan sonra kızartılmasıyla hazırlanır. Genellikle domuz eti ile yapılır. Marketlerde ve barlarda soğuk atıştırmalık olarak servis edilir. Yumurta ve etin birleşimini sevenler için farklı bir deneyim olabilir.
Pie and Mash
Geleneksel İngiliz mutfağında sıkça yer alan etli turtalar, püre patates ve yeşil bezelye sosuyla birlikte sunulur. İç harcı çoğunlukla kıyma, soğan ve et suyuyla hazırlanır. Londra’nın doğu yakasında bu yemeğe özgü “pie shop”lar oldukça meşhurdur.
Sticky Toffee Pudding
İngiliz tatlılarının en sevilen örneklerinden biri. Hurma ile hazırlanan nemli kek hamuru, sıcak karamel sosla kaplanır ve vanilyalı dondurma veya krema ile servis edilir. Özellikle pub menülerinin değişmeyen tatlısıdır.
Steak and Kidney Pie
Dana eti ve böbrek (kidney) içeren bu etli turta, yoğun kıvamlı bir et suyu ve çıtır hamurla birleşir. Geleneksel versiyonlarında domuz yağı kullanılabilir. İngilizlerin “gerçek pie budur” dediği tariflerdendir.
Beef Wellington
Dana filetonun hardal ile marine edilip mantar duxelle ve milföy hamuruna sarılarak fırınlanmasıyla yapılan bu yemek, İngiliz mutfağının en zarif ana yemeklerinden biridir. Özel günlerde veya fine dining restoranlarda sıkça sunulur.
Chicken Tikka Masala
Her ne kadar kökeni Güney Asya’ya dayansa da Londra’da en çok tüketilen yemeklerden biri hâline gelmiştir. Yoğurtla marine edilmiş tavuk parçaları baharatlı ve kremalı sosla hazırlanır. İngiliz mutfağının modernleşmesinde sembolik bir yere sahiptir.
NOT: Adı geçen ürünlerde domuz eti bulunabileceğini ya da helal kesim et ürünlerinin yer almayabileceğini unutmayın. Konu hakkında bizim gibi hassas davranıyorsanız, yeme içme konusunda daha seçici davranmanızı öneririm.
Londra’da alışveriş için nereler gezilir?

Londra, Avrupa’nın en büyük alışveriş başkentlerinden biri. Lüks butiklerden ikinci el pazarlara, devasa alışveriş caddelerinden alternatif sokak kültürüne kadar çok farklı alışveriş deneyimleri sunar. Özellikle merkez bölgelerde alışverişe ayrılan bir gün bile dolu dolu geçebilir. Alışverişe çıkmadan önce bölgelere göre ürün çeşitliliğini bilmek zaman kazanmanızı sağlar.
Daha fazla öneri ve kategoriye göre listeleme için Londra’da nerede alışveriş yapılır? başlıklı detaylı rehberimize göz atabilirsiniz.
Oxford Street
Avrupa’nın en işlek alışveriş caddelerinden biri olan Oxford Street, yaklaşık 2,5 kilometrelik uzunluğuyla yüzlerce mağazaya ev sahipliği yapar. Zara, H&M, Uniqlo, Mango gibi markaların amiral mağazaları burada yer alır. Özellikle yılbaşı dönemindeki süslemeleriyle dikkat çeker. Hafta sonları oldukça kalabalık olabilir.
Regent Street
Oxford Street’e paralel olarak uzanan bu prestijli cadde, Burberry, Apple, Hamleys gibi markaların ikonik binalarına ev sahipliği yapar. Daha şık ve mimari olarak etkileyici bir atmosfere sahiptir. Vitrin tasarımları ve bina cepheleri, alışveriş deneyimine estetik bir boyut katar.
Camden Town
Alternatif moda, ikinci el ürünler ve el işi tasarımlar arayanlar için Camden Town ideal bir bölgedir. Özellikle Camden Market içinde binlerce stant, gotik giyimden plaklara kadar geniş bir ürün yelpazesi sunar. Gençler ve sokak kültürüne meraklı gezginler için oldukça çekicidir.
Carnaby Street
Soho’nun kalbinde yer alan bu kısa ama karakteristik cadde, özgün butiklerle doludur. Bağımsız tasarımcıların ürünleri, sokak modasına uygun kıyafetler ve retro aksesuarlar ön plandadır. Özellikle moda meraklıları için keşfetmesi keyifli bir alışveriş noktasıdır.
Covent Garden
Tarihi pazarı ve çevresindeki tasarım mağazalarıyla Covent Garden, sanatsal ve rafine alışveriş seçenekleri sunar. El yapımı takılar, İngiliz markalarının özel ürünleri ve sokak gösterileriyle birleşen alışveriş deneyimi, burayı farklı kılar.
Soho
Küçük tasarım dükkânları, plakçılar, vintage mağazaları ve kitapçılar ile dolu olan Soho, farklı tarzlara hitap eden alışveriş noktaları sunar. Özellikle sokak modasına ve bağımsız yayınlara ilgi duyanlar için birebirdir. Akşam saatlerinde bölge daha da canlanır.
Piccadilly Circus
Alışveriş açısından çok geniş bir mağaza yelpazesi sunmasa da, çevresindeki mağazalar, hediyelik eşyalar ve popüler zincir markalarla ziyaretçilerin ilgisini çeker. Turistik ürünler ve hızlı alışveriş için uğranabilecek bir merkezdir.
Brick Lane Market
Doğu Londra’da yer alan bu pazar, sokak modası, ikinci el kıyafetler ve antikacılarla doludur. Pazar günleri oldukça yoğun olur. Aynı zamanda etnik mutfak stantlarıyla da tanınır. Vintage tutkunları ve koleksiyon meraklıları için idealdir.
Harrods
Londra’nın en ünlü lüks alışveriş merkezi olan Harrods, Knightsbridge bölgesinde yer alır. Moda, parfümeri, gurme yiyecekler ve hediyelik eşyalar konusunda dünyanın önde gelen markalarını barındırır. Binanın içi de başlı başına gezilmeye değerdir.
Westfield London
Avrupa’nın en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Westfield London, 300’den fazla mağaza, restoran ve eğlence alanıyla tam bir gün geçirilebilecek devasa bir tesistir. Özellikle hava yağmurluyken kapalı alan tercih edenler için ideal bir seçenektir.
Portobello Pazarı
Notting Hill’de kurulan bu pazar, özellikle cumartesi günleri antika tezgâhlarıyla ünlüdür. Takı, porselen, vintage giyim ve eski saat gibi ürünler bulmak mümkündür. Mahallenin kendisi de alışverişi keyifli kılan bir atmosfer sunar.
Selfridges Mağazaları
Oxford Street üzerinde yer alan Selfridges, lüks markaları ve kozmetik reyonlarıyla ünlüdür. Moda tutkunları için geniş koleksiyonlar sunan mağaza aynı zamanda etkileyici vitrinleriyle de tanınır. Yılbaşı döneminde oldukça yoğun olur.
Primark Mağazaları
Uygun fiyatlı giyim arayanlar için Primark, Londra’da en çok tercih edilen zincirlerden biridir. Özellikle Oxford Street’teki büyük şube, turistlerin sıkça uğradığı noktalardan biridir. Kalabalık olabilir ancak fiyat–performans açısından oldukça caziptir.
Liberty London
Tudor tarzı dış cephesiyle dikkat çeken Liberty London, lüks moda, ev dekorasyonu ve özel kumaşlarıyla tanınır. Regent Street yakınlarında yer alan bu tarihi mağaza, hem alışveriş hem de mimari açıdan görülmeye değer yerlerden biridir.
King’s Road
Chelsea bölgesinde yer alan King’s Road, daha sakin ama sofistike bir alışveriş rotasıdır. İç giyimden tasarım ayakkabılara, bağımsız kitapçılardan sanat galerilerine kadar çok yönlü bir yelpazeye sahiptir. Daha az turistik, daha lokal bir deneyim arayanlar için idealdir.
Bicester Village Outlet
Londra’ya yaklaşık 1 saatlik tren mesafesinde yer alan Bicester Village, dünyaca ünlü markaların yıl boyu indirimli ürünlerini bulabileceğiniz lüks bir alışveriş köyüdür. Gucci, Prada, Burberry, Moncler gibi markaların outlet mağazalarının yer aldığı bu açık hava alışveriş alanı, stil sahibi gezginler için cazip bir gün kaçamağı sunar. Günübirlik alışveriş turlarıyla da ulaşım sağlamak mümkündür.
- ✅ Londra’dan Bicester Village Alışveriş Gezisi, VIP İndirimli turuna katılarak günübirlik bir alışveriş programı yapabilirsiniz.
Londra’dan ne alınır?

Londra’dan dönerken hem kendinize hem sevdiklerinize özel bir şeyler almak isterseniz, şehirdeki mağaza ve marketlerde her zevke hitap eden ürünler bulabilirsiniz. Kimi zaman klasik bir kutu çay, kimi zaman Harry Potter temalı bir not defteri bu şehri hatırlatmaya yeter. Özellikle İngiliz kültürüne özgü ürünler, hem fonksiyonel hem de anlamlı hediyelerdir. Detaylı bilgileri Londra’dan ne alınır? başlıklı yazımızda da okuyabilirsiniz.
İşte Londra’dan alınabilecek en güzel ve hatırası kalacak hediyelik önerileri:
Çay
İngiltere denince ilk akla gelenlerden biri hiç şüphesiz çay kültürüdür. Fortnum & Mason, Twinings ve Whittard gibi markaların özel harmanları hem lezzetli hem de estetik kutularda sunulur. Earl Grey, English Breakfast ve aromalı siyah çaylar, hediye alternatifi olarak da çok tercih edilir. Özellikle metal kutulu versiyonlar görsel olarak da oldukça şık.
Bisküvi ve Çikolata
Londra’daki özel çayların yanında sunulan bisküviler, hediyelik olarak oldukça popülerdir. Shortbread gibi geleneksel İngiliz tereyağlı kurabiyeler en bilinenlerinden. Aynı şekilde Hotel Chocolat veya Prestat gibi yerel çikolata markaları, özenli kutularıyla tatlı birer hediye alternatifi sunar. Malzeme içeriği sade ürünlerden seçilmelidir.
Parfüm & Koku
İngiltere parfüm ve ev kokusu konusunda köklü bir geleneğe sahiptir. Jo Malone, Penhaligon’s gibi markalar, hem kişisel parfüm hem de mum, tütsü ve oda kokuları gibi ev ürünleriyle dikkat çeker. Özel seriler, seyahat boy şişeler ya da koleksiyon setleri genellikle zarif ambalajlarla satılır.
Kitap
Londra’da kitapçı gezmek başlı başına bir deneyimdir. Waterstones, Daunt Books ve Foyles gibi büyük kitapçılarda edebi klasikleri, İngiliz yazarların eserlerini veya illüstrasyonlu şehir rehberlerini bulabilirsiniz. Özellikle özel kapaklı İngilizce klasik romanlar güzel bir hatıra olabilir.
Kıyafet
Hem zincir markaların özel koleksiyonları hem de tasarım butiklerdeki özgün parçalar, şehirden götürülebilecek şık seçenekler arasında yer alır. Barbour, Ted Baker, Paul Smith gibi İngiliz markaları klasik çizgilere sahip giyim ürünleri sunar. Sokak modasına meraklıysanız Camden Town veya Shoreditch bölgelerine göz atabilirsiniz.
Şapka
İngiliz kültürünün ikonik parçalarından biri de fötr ve düz şapkalardır. Özellikle Tweed kumaştan yapılan flat cap modelleri veya klasik melon şapkalar, Londra’dan alınabilecek nostaljik ama kullanışlı hediyeler arasında yer alır. Hatters mağazaları veya özel tasarım dükkânları bu konuda iyi seçenekler sunar.
Harry Potter temalı ürünler
King’s Cross İstasyonu’ndaki Platform 9¾ mağazası başta olmak üzere birçok hediyelik dükkânda Harry Potter temalı ürünler bulabilirsiniz. Asa, atkı, tişört, kupa ve kitap ayraçları gibi ürünler, özellikle serinin hayranları için anlamlı ve nostaljik hediyelerdir.
İngiltere temalı klasik hediyelikler
Kırmızı telefon kulübeleri, iki katlı otobüs figürleri, mini Big Ben bibloları, magnetler ve İngiliz bayrağı desenli ürünler klasik ama etkili hatıralardır. Uygun fiyatlı olmaları nedeniyle hem bireysel hem de toplu hediyelik olarak çok tercih edilirler.
Bez alışveriş çantaları & kumaş tote bag’ler
Son yıllarda özellikle müze mağazalarında satılan bez çantalar oldukça popüler hâle geldi. British Museum, Tate Modern, Natural History Museum gibi yerlerde özgün tasarımlar bulabilirsiniz. Hafif, kolay taşınabilir ve pratik bir hatıra seçeneğidir.
Londra’ya kadar gelmişken gezilebilecek yerler

Londra gezilecek yerler listesini tamamladıktan sonra, hazır İngiltere’ye kadar gelmişken rotanıza birkaç şehir veya ülke daha eklemek güzel bir fırsat olabilir. Özellikle trenle yapılan ulaşımın hızlı ve konforlu olması sayesinde günübirlik ya da kısa konaklamalı seyahatler planlamak oldukça kolay. Aşağıda hem İngiltere içindeki büyük şehirleri hem de Schengen vizeniz varsa değerlendirebileceğiniz Paris gibi yakındaki Avrupa başkentlerini bulacaksınız.
Stonehenge
İngiltere’nin en gizemli yapılarından biri olan Stonehenge, Wiltshire bölgesinde yer alan ve tarihi yaklaşık 5.000 yıl öncesine dayanan bir anıtsal taş dizisidir. Kimler tarafından ve ne amaçla inşa edildiği hâlâ tam olarak bilinmeyen bu dev taşlar, hem tarih hem de doğa tutkunları için büyüleyici bir deneyim sunuyor.
Londra’dan Stonehenge’e en kolay ulaşım, trenle Salisbury’e gidip oradan otobüsle (Stonehenge Tour Bus) devam etmek şeklindedir. Toplam yolculuk süresi yaklaşık 2 saat 30 dakikadır. Günübirlik turlar da oldukça yaygındır; otobüsle doğrudan Stonehenge’e götüren rehberli geziler bulunabilir.
Yarım gün ayırarak bu etkileyici antik alanı ziyaret edebilir, çevredeki doğal yürüyüş rotalarında da zaman geçirebilirsiniz. Özellikle sabah saatlerinde gitmek, kalabalıktan uzak durmak için ideal.
Birmingham
İngiltere’nin ikinci büyük şehri olan Birmingham, sanayi devrimindeki öncü rolüyle tanınıyor. Bugün ise alışveriş caddeleri, modern galeriler, kanalları ve konser salonlarıyla kültürel açıdan oldukça zengin bir şehir atmosferi sunar. Şehir merkezindeki Library of Birmingham ve Bullring Alışveriş Merkezi mutlaka görülmeli.
Londra’dan trenle 1 saat 20 dakikada rahatlıkla ulaşılabilir. Günübirlik bir gezi için yeterli süre olsa da, gece kalıp şehrin müzik ve yemek sahnesini deneyimlemek de iyi bir tercih olabilir. Birmingham, Londra’nın kalabalığından uzaklaşmak ama yine büyük şehir konforundan ödün vermemek isteyenler için ideal bir kısa rota sunuyor.
Manchester
Manchester, futbolun başkentlerinden biri olmasının yanı sıra canlı müzik sahnesi, müzeleri ve endüstriyel mirasıyla da dikkat çeker. Şehirdeki Manchester Museum, Science and Industry Museum ve elbette Old Trafford Stadyumu mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında.
Londra’dan trenle yaklaşık 2 saat 10 dakika sürer ve istasyon doğrudan şehir merkezinde. Bu sayede ulaşım oldukça pratik. Şehirde gece kalınabilecek çok sayıda otel ve pansiyon seçeneği de mevcut. Eğer İngiltere’nin kuzeyine doğru bir rota oluşturmayı planlıyorsanız, Manchester bu planın merkezine alınabilecek şehirlerden biridir.
Liverpool
The Beatles’ın doğduğu şehir olarak bilinen Liverpool, sadece müzik değil, denizcilik ve kültür tarihi açısından da zengin bir şehir. Albert Dock bölgesi, The Beatles Story Müzesi ve Mersey Nehri kıyısındaki yürüyüş rotaları gezginleri cezbediyor.
Londra’dan trenle yaklaşık 2 saat 30 dakika sürer. Şehri gezmek için günübirlik bir plan yapılabilir; ancak özellikle müze gezileri ve konserler için bir gece konaklama önerilir. Sanat galerileri, yaratıcı sokak kültürü ve sıcakkanlı insanlarıyla Liverpool, İngiltere’nin en karakteristik şehirlerinden biri olarak listenizde yer almalı.
Paris
Eğer Schengen vizeniz varsa, Londra’dan Paris’e geçmek son derece kolay ve keyifli bir deneyim sunar. Eurostar hızlı tren hattı sayesinde 2 saat 15 dakikada Paris Gare du Nord istasyonuna ulaşmak mümkün. Üstelik şehir merkezine inmiş oluyorsunuz.
Paris’te Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi, Montmartre ve Seine Nehri kıyısı gibi onlarca simgesel yer sizi bekliyor. Bu seyahati günübirlik yapmak teorik olarak mümkün olsa da, en az 1 gece konaklama ile planlamak çok daha verimli olur.
- ✅ Paris’te Gezilecek Yerler başlıklı yazım için tıklayın.
- ✅ Paris’te Nerede Kalınır? başlıklı yazım için tıklayın.
Özet olarak Londra’da nereler gezilir?

Özetle, Londra gezilecek yerler açısından zenginliğiyle sizi asla hayal kırıklığına uğratmayacak bir şehir. Tarihi yapıları, müzeleri, sarayları, parkları, tiyatroları, sokak kültürü ve gastronomisiyle dolu dolu bir seyahat deneyimi sunuyor. Eğer bu büyüleyici şehri ilk kez ziyaret ediyorsanız, mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında şunlar geliyor:
• Big Ben ve Westminster Sarayı – İngiltere’nin siyasi kalbi ve en tanınan simgesi
• Buckingham Sarayı – Kraliyet ailesinin resmi konutu
• Tower of London ve Tower Bridge – Orta Çağ Londrası’nın izlerini taşıyan tarihi alanlar
• British Museum ve Natural History Museum – Ücretsiz gezilebilen, dünya çapında üne sahip müzeler
• London Eye – Thames Nehri kıyısında eşsiz manzaralar sunan dönme dolap
• St Paul’s Cathedral ve Westminster Abbey – Mimari ve dini mirasın iki simgesi
• Hyde Park – Şehir merkezinde doğayla baş başa kalabileceğiniz dev yeşil alan
• Trafalgar Meydanı, Covent Garden, Piccadilly Circus – Sosyal yaşamın kalbinin attığı meydanlar
• Camden Town, Notting Hill, Soho – Renkli mahalleler ve sokak kültürünü keşfetmek isteyenlere özel
Konaklama konusunda ise şehir merkezine yakın bölgeler olan Covent Garden, Westminster, Soho, Kensington ve South Bank gibi semtler, ilk kez gelen gezginler için oldukça avantajlı. Bu bölgelerde, metroya yakınlığı ve çevresindeki restoran–kafe seçenekleriyle öne çıkan 🏨 citizenM Tower of London, müzelere yürüme mesafesinde yer alan 🏨 The Montana Hotel ve tiyatro bölgelerinin kalbindeki 🏨 Radisson Blu Mercer Street gibi oteller tercih edilebilir. Şehirdeki gezilecek yerlere ulaşımı kolaylaştıran bu tarz merkezi konaklama seçenekleri, zamandan kazanmak isteyenler için oldukça işlevsel.
Havaalanı ulaşımında en çok kullanılan merkez olan Heathrow Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşım için Heathrow Express, metro (Piccadilly Line) ve özel transfer gibi birçok alternatif mevcut. Özellikle yoğun gezecekler için hızlı tren ya da doğrudan transfer önerilir.
Yeme içme konusunda ise fish & chips, Yorkshire puddingli rosto, Eton mess ve sticky toffee pudding gibi İngiliz mutfağına özgü tatlar denenebilir. Ancak içerik bilgilerine dikkat etmekte fayda var; bazı ürünlerde domuz eti bulunabilir veya helal ürün bulunmayabilir. Bu konuda hassas olan gezginler için yazı sonunda ayrıca detaylı bir uyarı da paylaştık.
Alışveriş için Oxford Street, Regent Street, Carnaby Street, Camden Market ve Portobello Pazarı şehirdeki en bilinen ve yoğun alışveriş noktaları arasında. Harrods, Selfridges, Liberty London gibi prestijli mağazalar da alışveriş keyfini lüksle buluşturmak isteyenler için uygun. Hediye olarak İngiliz çayları, kısa ekmek bisküvileri, tarihi kitaplar, şapka ve tekstil ürünleri, Harry Potter temalı eşyalar çok tercih ediliyor.
Şehri gezmek için metro, otobüs ve yürüyüş ideal ulaşım yolları. Günlük ulaşım kartları veya Oyster Card’la gezilecek yerler arasındaki ulaşımı uygun fiyata organize edebilirsiniz. Eğer zamanınız kısıtlıysa, şehirdeki en popüler duraklara uğrayan Hop-On Hop-Off otobüs turları ile kısa sürede çok sayıda yer görebilirsiniz.
Londra’daki en popüler aktivitelerin bazıları ise:
- 🎫 London Eye giriş bileti
- 🎫 Londra Kulesi ve Kraliyet Mücevherleri bileti
- 🎫 Harry Potter Warner Bros Stüdyo Turu
Londra’ya kadar gelmişken, günübirlik veya kısa konaklamalı yakın rota alternatiflerini de değerlendirebilirsiniz. Stonehenge, Oxford, Liverpool, Manchester ve hatta hızlı trenle sadece 2 saat uzaklıktaki Paris, gezinizin kültürel derinliğini artıracaktır.
Sonuç olarak, Londra sadece görülmesi gereken yerler listesiyle değil, deneyim odaklı keşiflere açık yapısıyla da dolu dolu bir şehir. Planlı bir geziyle bu büyük şehirden unutulmaz anılarla dönmeniz kaçınılmaz.
Londra’da gezilecek yerlerle ilgili sıkça sorulan sorular

Londra’da mutlaka görülmesi gereken yerler hangileri?
Big Ben, Tower of London, Buckingham Sarayı, British Museum ve London Eye ilk kez gelenlerin mutlaka görmesi gereken yerler arasında.
Londra’da ücretsiz gezilecek yerler nereler?
British Museum, Natural History Museum, Hyde Park, Trafalgar Meydanı ve bazı sanat galerileri ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Londra’daki en ünlü müzeler hangileri?
British Museum, Natural History Museum, Victoria & Albert Museum ve Science Museum şehrin en popüler ve kapsamlı müzelerindendir.
Londra’da kaç gün kalmalı?
Şehri temel hatlarıyla gezmek için en az 4 gün, müzeleri ve çevre yerleri dahil etmek isterseniz 5–6 gün önerilir.
Londra’ya ne zaman gitmeli?
İlkbahar ve sonbahar ayları hava açısından daha dengeli, kalabalıklar da yaz aylarına göre daha azdır.
Londra Havaalanı’ndan şehir merkezine nasıl gidilir?
Heathrow’dan şehir merkezine metro, hızlı tren, otobüs ya da özel transferle ulaşım sağlanabilir.
Londra’da nerede kalmalı?
Covent Garden, Westminster, South Bank ve Kensington bölgeleri hem konum hem ulaşım açısından avantajlıdır.
Ne kadar detaylı bir yazı olmuş şahsım adıma teşekkür ederim. Kasım ayında ziyaretim için ön hazırlık yaparken rastladım sayfanıza başka bir kaynağa gerek kalmadı.sağ olun var olun 🤩🤩
Zehra Hanım bu güzel yorumunuzu Londra’da okumak güzel bir tevafuk oldu açıkçası 🙂 İçeriğimiz zaten güncel, döndüğüm an belki ufak tefek revizeler olabilir ama ayna kaynak olarak kullanmanız beni çok mutlu etti. Londra gerçekten benim en keyif alarak gezdiğim birkaç şehirden biri. Sizin de çok seveceğinize inanıyorum. Şimdiden keyif dolu bir seyahat geçirmenizi dilerim. Saygılarımla…
emeğinize sağlık, eylülde ailemi gezdirme sorumluluğunu üstlendim. yazınız ve tavsiyeleriniz sayesinde çok keyifli ve kolay geçeceğinden şüphem yok. çok teşekkürler.
Müge Hanım ilginiz için ben teşekkür ederim. Ailenizle birlikte çok keyifli bir seyahat dilerim.
Merhabalar,
çok güzel bir içerik hazırlamışsınız.
Ben de notlarımı aldım.
Serap Hanım selamlar, güzel yorumlarınız için çok teşekkürler. Şimdiden Londra’da keyifli vakit geçirmenizi dilerim, sevgiler…
Merhabalar Sami,Çisem Uysal ben☺️her zamanki gibi yine senin sitenden faydalanıyorum,kısa öz anlaşılır sade.. teşekkürler emeklerin için , usameden selamlar…
Çişem selamlar ☺️ güzel yorumların ve ilgin için çok teşekkür ederim ☺️ Usame’ye de çok selam, en kısa sürede görüşmek üzere, kendinize çok iyi bakın, Londra’da keyifli vakit geçirmenizi dilerim…
Map konumlari icin tesekkurler, bu tavsiyeleriniz dogrultusunda Londra’yi gezecegim.
Barış Bey selamlar, ilginiz için ben teşekkür ederim. Haritalar şehri gezmenin en kolay ve faydalı yollarından oluyor gerçekten. Dilerseniz haritanın soldaki sekmesinden işinize yarayacak tüm kategorilere ulaşabilirsiniz.
Sayenizde Paris ve Viyana’da güzel vakit geçirmiştik. Sırada Londra var 🙂
Emeğinize sağlık
Merhabalar, ilginiz ve güzel yorumlarınız için çok teşekkürler, şimdiden Londra’da keyifli bir tatil geçirmenizi dilerim. Sevgiler 🙂
Emeğine sağlık, çok güzel bir yazı olmuş. Geçen yaz gitmiştim Londra’ya. Bu yerlerin hepsini gezdim. Özellikle bir semti var ki onu eklemek istedim yazınıza. Bermondsey Caddesi’ne kesinlikle yolunuz düşsün. Maltby sokak pazarında gurme gezintisine çıkabilir, İngiltere’nin en eski publarında bir şeyler içip canlı müzik dinleyebilirsiniz.
Gökhan selamlar, güzel yorumun ve eklemen için çok teşekkürler. Görüşmek üzere…