Aşkın, sanatın ve zarafetin başkenti olan Paris, ziyaretçilerini sadece güzelliğiyle değil, her sokağında yaşattığı farklı bir hikâyeyle büyülüyor. Seine Nehri’nin kıyısında kurulan şehir, Gotik kiliselerden zarif bulvarlara, modanın kalbinin attığı butiklerden görkemli müzelere kadar her adımda etkileyici bir deneyim sunuyor. Tarihi geçmişiyle olduğu kadar kültürel zenginliğiyle de öne çıkan Paris, her yıl milyonlarca gezgini kendine çekiyor. Fransız mutfağının en rafine örneklerini tadabileceğiniz kafeler, dünya çapında tanınan müzeler, romantik parklar ve mimari harikalarıyla Paris gezilecek yerler bakımından Avrupa’nın en zengin şehirlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Paris’in en tanınan simgelerinden biri olan Eyfel Kulesi, günün her saatinde bambaşka bir güzellikle karşılıyor. Notre Dame Katedrali, sanat tutkunlarının uğrak noktası Louvre Müzesi, Şanzelize Caddesi’ndeki gösterişli atmosfer, Montmartre Tepesi’ndeki bohem ruh ve tabii ki Disneyland gibi farklı yaş gruplarına hitap eden eğlence noktalarıyla Paris, hem ilk kez gelenler hem de tekrar tekrar ziyaret edenler için keşfetmesi bitmeyen bir destinasyon.
Şu ana kadar Paris’e 5 kez yolum düştü. İlk ziyaretimde üniversite yıllarımda sırt çantamla Eyfel’in eteklerinde otururken duyduğum heyecanı, yıllar sonra çocuklarla birlikte Disneyland’da geçirdiğimiz unutulmaz anlar takip etti. Her gidişimde farklı bir yüzünü keşfettiğim Paris, ister tek başınıza ister sevdiklerinizle çıkacağınız bir seyahatte hayat boyu hatırlanacak anılar biriktirmenizi sağlıyor. Gelin şimdi, Paris’in en güzel noktalarını birlikte keşfedelim.
BU YAZIDA NELER VAR?
Paris Gezilecek Yerler Haritası
Paris’te gezilecek 60’tan fazla yeri, önerdiğim otelleri, alışveriş duraklarını ve en güzel fotoğraf noktalarını tek bir Google Haritası üzerinde topladım. Eyfel Kulesi’nden Montmartre’a, Louvre’dan Saint-Germain sokaklarına kadar tüm önemli duraklara kolayca ulaşabileceğiniz şekilde işaretlemeler yer alıyor.
Haritayı mobil cihazınızdan açarak bulunduğunuz konuma göre yön tarifi alabilir, gün içinde rotanızı kolayca şekillendirebilirsiniz. Yakınınızdaki yerleri görmek, ulaşım süresini hesaplamak ve yürüyüş planınızı optimize etmek için harita işlevsel bir yardımcı olacaktır.

PARİS’TE NEREDE KALINIR?
Paris’te nerede kalınır? başlıklı yazımda da çok detaylı anlattığım üzere Louvre, Le Marais ve Şanzelize çevresi keyifli bir Paris gezisi için konaklama yapabileceğiniz en güzel bölgelerden.
Ben son Paris seyahatimde Şanzelize Caddesi’nin hemen başındaki 4 yıldızlı, butik Hotel Montfleuri adlı tesiste konakladım ve memnun kaldım.
Önceki Paris seyahatimde ise Gare du Nord’a 200 metre mesafede yer alan ekonomik ama temiz, 3 yıldızlı Libertel Gare Du Nord Suede adlı otelde konaklamıştım.

EN POPÜLER AKTİVİTELER
Paris’te özellikle ilkbahar ve yaz aylarında Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi ve Disneyland Paris gibi popüler noktalar yoğun ilgi görüyor. Bu tür yüksek talep gören tur ve aktivitelerde yer bulmak zorlaşabiliyor. Zaman kaybetmemek ve planınızı garanti altına almak için biletlerinizi önceden almanızı öneririm.
Paris’teki en popüler aktiviteler:
Paris gezilecek yerler listemize şimdi adım adım göz atmaya başlayalım! 🛫✨ Sıradaki durağımız, Paris’in simgesi hâline gelmiş, şehre ilk kez gelen herkesin görmek istediği Eyfel Kulesi!
1. Eyfel Kulesi

Paris’in sembolü haline gelen Eyfel Kulesi, sadece şehrin değil, tüm dünyanın en tanınan yapılarından biri olarak her yıl milyonlarca gezginin ilgisini çekiyor. Gustave Eiffel’in liderliğinde 1889 Dünya Fuarı için inşa edilen bu demir yapı, zamanla Paris’in siluetinin ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Şehrin dört bir yanından görülebilen kule, gece saatlerinde her saat başı yapılan ışık gösterileriyle de büyüleyici bir manzara sunuyor.
Kulenin eteklerinde uzanan Champ de Mars parkı, Eyfel’i izleyerek dinlenmek ya da bir şeyler atıştırmak için en ideal noktalardan biri. Gün batımına doğru kule çevresinde oluşan atmosfer, Paris’te romantizmin neden bu kadar çok konuşulduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Kuleye çıkış ise ziyaretinizin en unutulmaz anlarından biri olmayı garantiliyor.
Hangi seyir terasına çıkmalı? Bilet nasıl bulunur?
Eyfel Kulesi’nde iki ana seyir terası bulunuyor: 2. kat ve zirve. 2. kata merdivenle ya da asansörle çıkmak mümkünken, zirveye ulaşmak için yalnızca 2. katta yer alan özel asansör kullanılıyor. Eğer sadece manzaranın tadını çıkarmak istiyorsanız 2. kat fazlasıyla yeterli. Ama Paris’i kuşbakışı görmek istiyorsanız zirveye çıkmanızı mutlaka öneriyorum. 🙂
Bilet fiyatları, çıkmak istediğiniz kata ve ulaşım şekline göre değişiyor. 2025 yılı itibarıyla:
- Merdivenle 2. kat: 12,50 €
- Asansörle 2. kat: 18,80 €
- Zirveye asansörle çıkış: 29,40 €
📅 Ancak bu fiyatlar Eyfel Kulesi’nin resmi internet sitesine ait. Özellikle yüksek sezonda bu fiyatlara bilet bulmak neredeyse imkânsız hale geliyor. Resmi sitede birçok saat seçeneği çok önceden tükeniyor çünkü tur firmaları bu biletleri toplu şekilde alarak farklı kanallarda satışa sunuyor.
🎫 Sıra beklemeden Eyfel Kulesi giriş biletinizi buradan alın.
✅ Alternatif olarak, birçok turistik noktada geçerli olan ve sıra beklemeyi minimuma indiren Paris Pass® kartını da tercih edebilirsiniz.
Ben son Paris seyahatimde resmi sitede uygun saat bulamayınca, üstteki link üzerinden bilet alıp zirveye çıkış için hızlı ve sorunsuz bir rezervasyon gerçekleştirdim. Eğer sizin de seyahatiniz kısa süreliyse ve yoğun sezona denk geliyorsa, bu tür seçeneklerle zaman kaybetmeden planınızı garantilemeniz büyük kolaylık sağlıyor.
Detaylı bilgi için: Eyfel Kulesi hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz 8 Soruda Eyfel Kulesi Hakkında Bilgiler başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.
📍 Eyfel Kulesi konumu için tıklayın.
2. Notre Dame Katedrali

Paris’in kalbinde, Seine Nehri üzerindeki Île de la Cité adasında yükselen Notre Dame Katedrali, Gotik mimarinin en görkemli temsilcilerinden biri olma özelliğini taşıyor. 1163 yılında temelleri atılan ve yaklaşık 200 yılda tamamlanan bu etkileyici yapı, hem dini hem kültürel açıdan büyük bir öneme sahip. Sadece mimarisiyle değil, Victor Hugo’nun ünlü eseri “Notre Dame’ın Kamburu” romanına ilham olmasıyla da dünya çapında tanınıyor.
Katedralin dış cephesi, gotik süslemeleri, heykelleri ve ikonik çan kuleleriyle dikkat çekiyor. İçerideyse yüksek tavanlar, zarif sütunlar ve renkli vitraylar ziyaretçileri adeta büyülüyor. Özellikle batı cephesindeki büyük gül pencere, mimari zarafetin ve dönemin vitray sanatının en çarpıcı örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Yüzyıllar boyunca Paris’in dini merkezi olan bu yapı, yeniden kapılarını açmış olmanın heyecanını yaşıyor.
15 Nisan 2019 tarihinde çıkan büyük yangın, katedralin çatısını ve kulelerinden birini ciddi şekilde tahrip etti. Ancak kapsamlı ve özenli bir restorasyon sürecinin ardından Notre Dame Katedrali, Aralık 2024 itibarıyla yeniden halka açıldı. Artık ziyaretçiler iç mekânda serbestçe dolaşabiliyor ve katedralin ruhunu yerinde hissedebiliyor. Giriş ücretsiz; ancak yoğun ilgi nedeniyle resmi web sitesi üzerinden rezervasyon yapılması öneriliyor. Çan kuleleri ise hâlen restorasyon sürecinde ve 2025 yazında yeniden ziyarete açılması planlanıyor.
Eğer Paris seyahatinizde bu tarihi yapıyı daha yakından tanımak ve iç mekândaki detayları keşfetmek isterseniz, hazırladığımız rehber içeriğe göz atabilirsiniz: 8 Soruda Notre Dame Katedrali
📍 Notre Dame Katedrali konumu için tıklayın.
3. Louvre Müzesi

Dünyanın en ünlü sanat müzelerinden biri olan Louvre, yalnızca Paris’in değil, tüm sanat dünyasının kalbi sayılıyor. 12. yüzyılda kale olarak inşa edilen yapı, zamanla kraliyet sarayına dönüşüyor ve nihayetinde 1793’te müze olarak kapılarını halka açıyor. Bugünse 35.000’den fazla eserle dünyanın en geniş ve etkileyici sanat koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor. Louvre’un cam piramit girişi ise modern dokunuşuyla yapının tarihsel görkemine zarif bir kontrast oluşturuyor.
Müze sekiz ayrı küratörlük altında yüzlerce galeriye yayılmış durumda. Antik Mısır’dan İslam sanatına, Yunan heykellerinden Fransız resmine kadar uzanan eser çeşitliliği, Louvre’u gezmeyi adeta bir zaman yolculuğuna çeviriyor. En dikkat çekici bölümler arasında Miloslu Venüs, Samothrakhe’nin Kanatlı Zaferi ve Hammurabi Kanunları bulunuyor.
Tabii ki ziyaretçilerin büyük çoğunluğunun ilk durağı, müzenin en popüler eseri olan Mona Lisa tablosu oluyor. Leonardo da Vinci’nin bu başyapıtı, özel olarak korunan bir cam vitrin içinde sergileniyor. Tablonun bulunduğu “Denon Kanadı – Salon 711”, gün içinde oldukça yoğun olabiliyor; dolayısıyla mümkünse erken saatlerde gitmekte fayda var.
Ziyaretinizi planlarken müzenin açılış saatlerini dikkate almanız önemli. Louvre Müzesi salı günleri kapalı. Çarşamba ve cuma günleri ise akşam saat 21:45’e kadar ziyarete açık. Ayın her ilk cumartesi günü 18:00 sonrası tüm ziyaretçiler için ücretsiz giriş imkânı sunuluyor. Ayrıca 18 yaş altı ve 26 yaş altı AB vatandaşları için müze sürekli olarak ücretsiz. Ancak yoğun dönemlerde saatli giriş bileti almak büyük avantaj sağlıyor.
🎫 Sıra beklemeden Louvre Müzesi giriş biletinizi buradan alın.
Detaylı bilgi için: Louvre Müzesi hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz 8 Maddede Louvre Müzesi Hakkında Bilgiler başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.
📍 Louvre Müzesi konumu için tıklayın.
4. Montmartre & Ressamlar Tepesi

Paris’in kuzeyinde yer alan Montmartre, bohem ruhu, sanat dolu sokakları ve kendine özgü atmosferiyle şehrin en karakteristik bölgelerinden biri. Tepelik yapısı, dar taş sokakları ve her köşesinden fışkıran sanatsal dokusuyla Montmartre, hem tarihî bir mahalle hem de açık hava galerisi gibi hissettiriyor. Buraya adımınızı attığınızda, Paris gezilecek yerler arasında neden bu kadar özel bir yere sahip olduğunu hemen anlıyorsunuz.
Bölge 19. yüzyıldan itibaren Van Gogh, Picasso, Renoir gibi birçok sanatçının atölyelerine ev sahipliği yapıyor. Bugün hâlâ bu ruhu yaşatan birçok galeri, atölye ve sokak ressamı, Montmartre’ın enerjisini canlı tutuyor. Bölgedeki en önemli yapılardan biri, kubbeleriyle gökyüzüne yükselen Sacre Coeur Bazilikası. Dilerseniz bazilikayı farklı bir başlık altında ayrıca inceleyebilirsiniz ama Montmartre’ı gezerken bu etkileyici yapının içini mutlaka görmelisiniz.
Montmartre’da gezilecek yerler arasında Montmartre Müzesi, Dalida Meydanı, Moulin de la Galette değirmeni ve ünlü mezarlık da bulunuyor. Ancak mahallenin en keyifli noktalarından biri, hiç şüphesiz Place du Tertre. Burada sokak sanatçıları açık hava atölyelerinde canlı portre çizimi yapıyor ve kendilerine has tarzlarını sergiliyor. Özellikle sabah saatlerinde meydan çok daha huzurlu oluyor. 🙂
✔️ Tepenin güzelliklerini keşfetmenin en keyifli yollarından biri de minik gezi treni Les Petits Trains de Montmartre. “Blanche” metro durağı önünden kalkan bu tren 10.00–18.00 saatleri arasında çalışıyor. 6,5 €’luk biletle yaklaşık 40-60 dakika süren bir tur yapabilirsiniz.
Detaylı bilgi için: Montmartre hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz 7 Soruda Paris Ressamlar Tepesi Montmartre başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.
📍 Montmartre & Ressamlar Tepesi konumu için tıklayın.
5. Sacre Coeur Bazilikası

Montmartre Tepesi’nin zirvesinde yer alan Sacre Coeur Bazilikası, Paris’in hem dini hem de mimari açıdan en etkileyici yapılarından biri. 1875 yılında inşasına başlanan ve 1914’te tamamlanan bazilika, Roma-Bizans stilindeki mimarisi, beyaz taş cephesi ve üç kubbeli yapısıyla Paris siluetine zarif bir imza atıyor. Şehrin en yüksek noktalarından birine konumlandığı için sunduğu manzara da eşsiz oluyor.
Bazilikanın ana bölümü ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyor. İç mekânda göz alıcı mozaikler, huzur veren sessiz bir atmosfer ve dua eden ziyaretçilerin yarattığı saygı dolu bir hava karşılıyor. “Christ in Majesty” adlı devasa tavan mozaiği, içerideki en dikkat çekici detaylardan biri olarak öne çıkıyor. Sessizliğe ve fotoğraf kurallarına saygı göstermek bu kutsal mekânın atmosferini korumak açısından önemli.
Bazilikanın kubbe terasına çıkmak ise ücretli. 300’e yakın basamakla ulaşılan bu noktadan Paris manzarası neredeyse 360 derece izlenebiliyor. 2025 yılı itibarıyla terasa çıkış ücreti 7 € olarak belirlenmiş. Biletler girişte satın alınabiliyor; ancak yoğun saatlerde sıraya kalmadan gitmek avantaj sağlayabiliyor. Özellikle sabah erken saatlerde bölge hem daha sakin oluyor hem de güneş ışığı fotoğraflar için çok daha uygun düşüyor.
📍 Sacre Coeur Bazilikası konumu için tıklayın.
6. Şanzelize Caddesi

Paris’in en ikonik bulvarı olan Şanzelize Caddesi (Champs-Élysées), şehirde yapılacak şeyler arasında mutlaka ilk sıralarda yer alıyor. Concorde Meydanı’ndan başlayıp Zafer Takı’na kadar uzanan yaklaşık 2 kilometrelik bu gösterişli cadde, tarihi mimarisi, kafe ve restoranları, lüks butikleri ve prestijli markalarıyla Paris’in vitrinini oluşturuyor. Gündüzleri alışveriş ve gezinti için kalabalık olan cadde, akşam saatlerinde ise ışıklarla bambaşka bir atmosfere bürünüyor.
Cadde boyunca Louis Vuitton, Guerlain, Cartier, Zara ve Apple gibi dünyaca ünlü markaların mağazaları sıralanıyor. Bunların yanı sıra Lido gibi ünlü gösteri salonları ve Publicis gibi sanat galerileri de burada bulunuyor. Ayrıca 14 Temmuz Bastille Günü kutlamaları ve yılbaşı aydınlatmaları gibi özel dönemlerde, Şanzelize Caddesi şehrin en canlı noktası haline geliyor.
Ben son Paris seyahatimde bu caddeye sadece 1 dakikalık yürüme mesafesindeki butik 🏨 Hotel Montfleuri otelde konakladım ve konum açısından büyük rahatlık yaşadım. Eğer gezinizde ulaşım kolaylığı sizin için de ön plandaysa bu gibi merkezi konumlu oteller harika bir tercih olabilir.
📍 Şanzelize Caddesi konumu için tıklayın.
7. Zafer Takı

Paris’in en önemli anıtlarından biri olan Zafer Takı (Arc de Triomphe), hem mimarisi hem de konumu itibarıyla şehrin en ikonik yapıları arasında yer alıyor. Napolyon Bonapart’ın 1805 Austerlitz Savaşı’ndaki zaferinden sonra inşa edilmesine karar verilen yapı, 1836 yılında tamamlanıyor. 50 metre yüksekliğe sahip olan bu anıt, 12 farklı caddenin birleştiği Charles de Gaulle Meydanı’nın tam merkezinde yer alıyor ve Paris’in düzenli şehir planlamasının en güzel örneklerinden birini oluşturuyor.
Yapının alt kısmında, I. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden askerler anısına yakılan “Meçhul Askerin Mezarı” yer alıyor ve her gün sembolik bir törenle anma gerçekleştiriliyor. Ziyaretçiler bu alanı ücretsiz olarak görebiliyor. Ancak anıtın üst kısmında yer alan seyir terası, Paris’i kuşbakışı izlemek için en iyi noktalardan biri olarak öne çıkıyor. Özellikle gün batımı saatlerinde Eyfel Kulesi’ne, Montmartre Tepesi’ne ve Şanzelize Caddesi’ne hâkim panoramik bir manzara sunuyor.
Teras kısmına ulaşmak için spiral bir merdiveni tırmanmanız gerekiyor. Yaklaşık 280 basamaklık bu yolculuk biraz yorucu olsa da ulaşılan manzara her şeye değiyor. Ancak fiziksel engeli olan ziyaretçiler için yapının bir tarafında asansör seçeneği de bulunuyor. Biz son ziyaretimizde küçük kızım kucağımda uyuyakaldığı için görevliler yardımıyla asansörle yukarı çıkabildik. Bu tür durumlarda görevlilerden destek istemekten çekinmeyin.
🎫 Sıra beklemeden Zafer Takı seyir terası biletinizi buradan alın.
📍 Zafer Takı konumu için tıklayın.
8. Disneyland

Paris seyahatlerinin en büyülü duraklarından biri olan Disneyland, hem çocuklar hem de içindeki çocuğu yaşatmaya devam eden yetişkinler için unutulmaz bir deneyim sunuyor. Şehir merkezine yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta yer alan park, iki ayrı tema parkından oluşuyor: Disneyland Park ve Walt Disney Studios Park. Her iki park da farklı konseptlere sahip olsa da ortak noktaları, eğlencenin sınır tanımadığı büyülü bir dünya sunmaları.
Disneyland Park, Külkedisi Şatosu’nun çevresine kurulu beş ana bölgeden oluşuyor: Main Street USA, Fantasyland, Adventureland, Frontierland ve Discoveryland. Her bölge, tematik dekorasyonlar, karakter buluşmaları ve bol adrenalinli eğlence araçlarıyla dikkat çekiyor. Özellikle çocukların favorisi olan Peter Pan’s Flight, Dumbo the Flying Elephant ve It’s a Small World gibi klasikler, parkın en yoğun alanlarını oluşturuyor. Yetişkin ziyaretçiler içinse Big Thunder Mountain, Hyperspace Mountain ve Indiana Jones roller coaster’ları öne çıkıyor.
Diğer tarafta yer alan Walt Disney Studios Park ise daha çok film yapımı ve sahne arkasına odaklanıyor. Marvel evreni temalı bölümler, stüdyo turları ve animasyonlarla etkileşimli alanlar burada ziyaretçileri bekliyor. Ayrıca her iki parkta da yıl boyunca temalı geçit törenleri, havai fişek gösterileri ve karakterlerle özel etkinlikler düzenleniyor.
Disneyland Paris’e giriş biletinizi planladığınız güne göre önceden almak büyük önem taşıyor. Gişelerde bilet satışı artık yapılmıyor, bu nedenle son dakikaya bırakmak parkı kaçırmanıza neden olabilir.
Park biletlerini seçerken, 1 günlük tek park, 1 günlük 2 park, ya da çok günlük kombine gibi seçenekler bulunuyor. Eğer yalnızca bir gün ayırmayı planlıyorsanız, önceden iyi bir rota belirlemek şart. Park oldukça büyük olduğu için zaman kaybetmeden sevdiğiniz bölgelere yönelmek gezinizi çok daha keyifli hale getiriyor.
Ulaşım konusunda en rahat alternatiflerden biri, şehir merkezinden hareket eden RER A hattı. Yaklaşık 35–40 dakika süren yolculuk sonunda Marne-la-Vallée – Chessy istasyonunda iniyorsunuz. Tren istasyonu doğrudan park girişinin önünde yer alıyor, bu da oldukça pratik bir çözüm sunuyor. Daha konforlu bir yolculuk arayanlar için özel transfer hizmetleri, taksi ya da Uber gibi seçenekler de tercih edilebilir. Özellikle çocuklu aileler için bu ulaşım türleri çok daha rahat olabiliyor.
Ben kendi seyahatimde parka sabah erken saatlerde Uber ile ulaştım ve gün boyu her iki parkı gezip akşam otelime döndüm. Zamanı verimli kullanmak açısından erkenden gitmek ve girişte haritadan bir plan yapmak büyük fark yaratıyor.
Detaylı bilgi için: Disneyland Paris parkı hakkında daha çok daha kapsamlı bilgi almak isterseniz Disneyland Paris Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey! başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.
📍 Disneyland konumu için tıklayın.
9. Le Marais Bölgesi

Paris’in en karakteristik ve tarihi bölgelerinden biri olan Le Marais, dar taş sokakları, şık butikleri, tarihi yapıları ve canlı atmosferiyle ziyaretçilerini büyülüyor. Orta Çağ’dan kalma dokusunu hâlâ koruyan semt, 17. yüzyılda Fransız aristokrasisinin gözde yaşam alanlarından biri haline geliyor. Günümüzdeyse hem kültürel zenginlik hem de özgün sokak hayatı arayanlar için Paris’te görülmesi gereken yerler arasında önemli bir konuma sahip.
Bölge, özellikle Place des Vosges ile tanınıyor. Paris’in en eski planlı meydanı olan bu alan, zarif kemerli yapıları ve simetrik mimarisiyle dikkat çekiyor. Etrafında yer alan kafe ve sanat galerileri, meydanı keyifli bir keşif noktasına dönüştürüyor. Le Marais ayrıca Yahudi kültürünün Paris’teki en yoğun şekilde hissedildiği yerlerden biri. Rue des Rosiers boyunca uzanan fırınlar, şarküteriler ve sokak lezzetleri semte özgün bir tat katıyor.
Alışveriş tutkunları içinse burası adeta bir cennet. Büyük zincir markalardan çok, tasarım butikleri ve vintage mağazalar ön planda. Rue Vieille du Temple ve Rue des Francs Bourgeois gibi sokaklar boyunca yürürken modanın Paris’e neden yön verdiğini daha iyi anlıyorsunuz. Hafta sonları ise sokak müzisyenleri ve küçük sokak pazarları bölgeye ayrı bir enerji katıyor.
Le Marais, konaklama için de harika bir alternatif sunuyor. Şehrin merkezine yakınlığı, ulaşım kolaylığı ve tarihi atmosferi sayesinde çok sayıda gezgin tarafından tercih ediliyor. Eğer konaklamanızı bu bölgede yapmayı planlıyorsanız, modern tasarımı ve merkezi konumuyla öne çıkan 🏨 Hôtel Duo güzel bir tercih olabilir.
📍 Le Marais Bölgesi konumu için tıklayın.
10. Seine Nehri

Paris’in kalbinden süzülen Seine Nehri, şehre zarafet ve romantizm katıyor. Tarihi köprüleri, nehre bakan terasları ve gece ışıklarıyla yansıyan silueti sayesinde, Paris’te yapılacak şeyler arasında Seine kıyısında vakit geçirmek ilk sıralarda yer alıyor. Şehri ikiye bölen bu zarif nehir, Louvre’dan Notre Dame’a, Eyfel’den Orsay Müzesi’ne kadar birçok simge yapının çevresinde uzanıyor.
Seine Nehri’ni keşfetmenin en keyifli yollarından biri, elbette tekne turlarına katılmak. Özellikle Bateaux Mouches ve Bateaux Parisiens gibi firmalar tarafından düzenlenen klasik turlar, Paris’i su üzerinden deneyimlemek isteyenler için harika bir alternatif sunuyor. Turlar genellikle Eyfel Kulesi ya da Pont Neuf civarından kalkıyor ve ortalama 1 saat sürüyor. Gün batımı saatlerinde yapılan geziler, şehrin siluetini izlemek açısından özellikle etkileyici oluyor.
Daha esnek bir deneyim arayanlar için ise Batobus adlı sistem dikkat çekiyor. Hop-on hop-off mantığıyla çalışan bu tekneler, belirli duraklarda inip binme imkânı sunuyor. Böylece şehirdeki birçok önemli noktaya nehir üzerinden ulaşmak mümkün hale geliyor.
Seine Nehri’nde keyifle vakit geçirebileceğiniz 2 tur tavsiyem ise şunlar:
📍 Seine Nehri konumu için tıklayın.
11. Sainte Chapelle

Paris’teki Gotik mimarinin en zarif örneklerinden biri olan Sainte Chapelle, özellikle eşsiz vitray camlarıyla ziyaretçileri büyülüyor. 13. yüzyılda IX. Louis tarafından inşa ettirilen bu kutsal şapel, Hristiyanlığın en önemli kalıntılarından biri olan Dikenli Taç’ı barındırmak amacıyla yapılmış. Günümüzde ise mimari zarafeti ve ışıkla dans eden renkli cam pencereleriyle sanat ve tarih meraklılarının gözdesi haline geliyor.
Şapelin girişi daha sade bir ibadet alanıyken, asıl büyüleyici deneyim üst tarafta yaşanıyor. 15 metre yüksekliğindeki duvarları tamamen vitraylarla kaplı bu bölümde, Eski ve Yeni Ahit’ten sahnelerin yer aldığı 1.100’den fazla figür bulunuyor. Sabah saatlerinde güneşin doğrudan camlara vurduğu anlarda iç mekân, adeta renkli bir ışık denizine dönüşüyor. Bu etkileyici atmosfer Sainte Chapelle’i Paris’te görülmesi gereken yerler arasında özel bir konuma taşıyor.
Şapel, Conciergerie ile aynı kompleks içinde yer alıyor ve genellikle birlikte ziyaret ediliyor. Biletlerin önceden alınması, özellikle yaz aylarında oluşan kuyruklardan kaçınmak için büyük avantaj sağlıyor.
🎫 Sainte Chapelle için sıra beklemeden biletinizi buradan alın.
📍 Sainte Chapelle konumu için tıklayın.
12. Latin Quarter

Paris’in kültürel kalbi sayılan Latin Quarter, tarih boyunca entelektüel yaşamın merkezi olarak gelişiyor. Orta Çağ’dan bu yana Sorbonne Üniversitesi ve çevresindeki eğitim kurumlarıyla tanınan bu bölge, bugün hâlâ genç ve dinamik atmosferini koruyor. Dar sokakları, nostaljik kitapçıları, sanat galerileri ve kafeleriyle Paris gezilecek yerler listesinde kendine özgü bir yere sahip.
Bölgenin en önemli yapılarından biri olan Panthéon, Fransız tarihinin önemli isimlerinin anıt mezarlarına ev sahipliği yapıyor. Rue Mouffetard ve Rue Saint-Jacques gibi sokaklar boyunca yürürken, Paris’in hem geleneksel hem de modern yüzünü bir arada görebiliyorsunuz. Özellikle akşam saatlerinde bölge, kafelerde oturan öğrenciler, müzik yapan sokak sanatçıları ve canlı atmosferiyle farklı bir kimliğe bürünüyor.
Latin Quarter aynı zamanda alışveriş ve yeme içme açısından da zengin bir alternatif sunuyor. Geleneksel Fransız mutfağından dünya lezzetlerine kadar birçok restoran seçeneği bulunuyor. Ayrıca Shakespeare and Company gibi kült olmuş kitapçılar da buraya gelenlerin ilgisini çekiyor.
Konaklama açısından ise Latin Quarter oldukça avantajlı bir bölge. Eğer merkezi ama sakin bir konaklama arıyorsanız, şık tasarımı ve Saint-Michel’e yakın konumuyla 🏨 Select Hotel güzel bir tercih olabilir. Ulaşım kolaylığı ve çevredeki zengin yeme-içme seçenekleriyle keyifli bir Paris deneyimi yaşamanızı sağlıyor.
📍 Latin Quarter konumu için tıklayın.
13. Orsay Müzesi

Eski bir tren garından sanat mabedine dönüşen Orsay Müzesi, Paris’te sanatseverlerin ilk duraklarından biri haline geliyor. 1986 yılında müzeye çevrilen bina, Beaux-Arts mimarisiyle büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Girişteki dev saatleriyle tanınan bu yapı, şehrin görsel hafızasında da önemli bir yer tutuyor.
Orsay Müzesi, özellikle Monet, Manet, Degas, Renoir, Cézanne ve Van Gogh gibi sanatçıların eserlerini içeren koleksiyonuyla dikkat çekiyor. Empresyonist ve post-empresyonist dönemlere odaklanan bu müze, ziyaretçilerine Louvre’un klasik sanatından farklı bir deneyim vadediyor. Galeriler arasında dolaşırken, ışığın ve fırça darbelerinin ustalıkla buluştuğu eserlerle Paris’in sanat ruhunu hissetmek mümkün.
Müze, Seine Nehri kıyısında yer aldığı için ulaşımı oldukça kolay. Louvre’a ve Tuileries Bahçeleri’ne yürüme mesafesinde bulunuyor, bu da günü planlamak açısından büyük avantaj sağlıyor.
📍 Orsay Müzesi konumu için tıklayın.
14. Lüksemburg Sarayı ve Bahçeleri

Paris’in sol yakasında yer alan Lüksemburg Sarayı ve Bahçeleri (Jardin du Luxembourg), hem şehrin tarihî kimliğini hem de doğayla iç içe vakit geçirme imkânını bir arada sunuyor. 17. yüzyıl başlarında Marie de Médicis tarafından yaptırılan saray, İtalyan mimarisinden ilham alınarak inşa ediliyor. Bugün Fransa Senatosu’na ev sahipliği yapan yapı, ihtişamlı dış cephesiyle ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Saray kadar etkileyici olan Lüksemburg Bahçeleri ise Parislilerin günlük yaşamında önemli bir yer tutuyor. Bu geniş yeşil alan; yürüyüş yapanlar, kitap okuyanlar, sabah koşusuna çıkanlar ve çocuklarıyla vakit geçiren ailelerle dolup taşıyor. Bahçelerdeki simetrik yollar, klasik Fransız bahçe tasarımının zarafetini yansıtırken, süs havuzları ve heykeller de göz alıcı bir estetik oluşturuyor.
Yaz aylarında gölgeli banklarda dinlenmek, çocuk oyun alanında miniklere eşlik etmek veya klasik müzik konserlerine denk gelmek mümkün. Ayrıca, küçük yelkenlilerin yüzdürüldüğü ünlü havuz, özellikle çocuklu ailelerin favori noktalarından biri oluyor. Burası, Paris’te gezilmesi gereken yerler arasında hem dinlenmek hem de keyifli bir mola vermek için ideal bir durak.
📍 Lüksemburg Sarayı ve Bahçeleri konumu için tıklayın.
15. Rodin Müzesi (Musée Rodin)

Paris’in sanatla bütünleşmiş yüzünü yansıtan Rodin Müzesi, heykel sanatının öncülerinden Auguste Rodin’in yaşamına ve eserlerine yakından tanıklık etme fırsatı sunuyor. 18. yüzyıldan kalma şık bir konakta yer alan müze, hem iç galerileriyle hem de heykellerle dolu zarif bahçeleriyle sanatseverlere ilham verici bir deneyim yaşatıyor.
Rodin’in en ikonik eserlerinden biri olan Düşünen Adam (Le Penseur), müzenin bahçesinde sergileniyor ve ziyaretçilerin en çok fotoğraf çektirdiği noktaların başında geliyor. Bunun yanı sıra Cehennem Kapıları, Öpücük, Burghers of Calais gibi başyapıtlar da müze koleksiyonunun öne çıkan parçaları arasında. Galerilerde ise heykel çizimleri, kişisel eşyalar ve sanatçının çalışma sürecine dair belgeler yer alıyor.
Müze sadece eserleriyle değil, atmosferiyle de büyülüyor. Geniş bahçeler arasında yürüyüş yaparken Rodin’in eserleriyle baş başa kalmak mümkün. Sessiz ve sakin yapısıyla Paris’in merkezinde adeta bir kaçış noktası gibi hissettiriyor. Müze, özellikle sanatseverler ve huzurlu bir mola arayan gezginler için Paris’te görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor.
📍 Rodin Müzesi konumu için tıklayın.
16. Tuileries Bahçeleri

Louvre Müzesi ile Concorde Meydanı arasında uzanan Tuileries Bahçeleri, Paris’in en eski ve en zarif halka açık parklarından biri olarak dikkat çekiyor. 16. yüzyılda Catherine de’ Medici tarafından saray bahçesi olarak düzenlenen bu alan, 17. yüzyılda ünlü peyzaj mimarı André Le Nôtre tarafından klasik Fransız bahçesi anlayışıyla yeniden tasarlanıyor. Simetrik yolları, havuzları ve heykelleriyle bugün hâlâ bu ihtişamı koruyor.
Paris gezilecek yerler arasında hem dinlenmek hem de sanatla iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal bir durak olan Tuileries, Louvre’dan çıkıldığında yürüyerek kolayca ulaşılabilecek bir konumda yer alıyor. Bahçede yer alan sandalye ve banklarda oturup kitap okumak, gölgeli yürüyüş yollarında dolaşmak veya açık hava heykel koleksiyonunu incelemek oldukça keyifli bir deneyim sunuyor.
Yaz aylarında çocuklar için kurulan dönme dolap, atlı karınca ve oyun alanları sayesinde aileler için de oldukça cazip bir destinasyon haline geliyor. Ayrıca bahçenin batı ucundan Concorde Meydanı’na geçiş yapmak da Paris’in tarihi dokusunu adım adım yaşamak isteyenler için etkileyici bir rota oluşturuyor.
📍 Tuileries Bahçeleri konumu için tıklayın.
17. Panthéon

Latin Quarter’ın kalbinde yer alan Panthéon, Paris’in en etkileyici neoklasik yapılarından biri. Aslen bir kilise olarak inşa edilen bu görkemli bina, Fransız Devrimi sonrasında ulusal bir anıt haline geliyor ve ülkenin en önemli bilim insanları, sanatçıları ve liderlerinin anıt mezarlarına ev sahipliği yapıyor. Kubbesiyle Roma’daki Pantheon’dan ilham alan yapı, dışarıdan bakıldığında bir tapınağı andırıyor.
Panthéon’un iç mekânı oldukça etkileyici. Yüksek sütunlar, zarif freskler ve devasa kubbesi, ziyaretçileri büyüleyen ilk detaylar arasında yer alıyor. İçeride Voltaire, Rousseau, Victor Hugo, Émile Zola, Marie Curie gibi Fransız tarihinin önemli figürlerinin mezarlarını ziyaret etmek mümkün. Her bir mezar, ülkenin entelektüel ve bilimsel mirasına saygının bir göstergesi niteliğinde.
Ayrıca kubbe kısmına çıkış da mümkün. Buradan Latin Mahallesi’nin çatılarına ve Paris manzarasına hâkim panoramik bir görüntü izlenebiliyor. Panthéon, Paris’te görülmesi gereken yerler arasında hem tarihi hem de sembolik değeriyle öne çıkıyor.
📍 Panthéon konumu için tıklayın.
18. Pompidou Merkezi

Paris’in en sıra dışı yapılarından biri olan Pompidou Merkezi, dışa dönük borularıyla alışılmışın dışında bir mimari anlayış sergiliyor. 1977 yılında açılan merkez, mimarlar Renzo Piano ve Richard Rogers’ın radikal tasarımıyla dikkat çekiyor. Renkli borular, yürüyen merdivenler ve çelik iskelet tamamen binanın dış cephesine taşınarak çağdaş bir görünüm kazandırılmış. Bu sıra dışı tasarımıyla Pompidou, Paris’in modern yüzünü simgeleyen yapılardan biri olarak öne çıkıyor.
Merkez içinde Avrupa’nın en büyük modern sanat koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan Musée National d’Art Moderne yer alıyor. Picasso, Kandinsky, Duchamp ve Warhol gibi sanatçıların eserlerinin sergilendiği müze, çağdaş sanata ilgi duyanlar için mutlaka görülmesi gereken bir yer. Ayrıca yapı içerisinde geniş bir halk kütüphanesi, sinema salonu, sergi alanları ve çatı katında eşsiz Paris manzarası sunan bir terasa sahip restoran da bulunuyor.
Kültürel etkinliklerin merkezi haline gelen Pompidou, sadece sanat meraklılarını değil, mimariye ve farklı deneyimlere ilgi duyan her gezgini cezbediyor. Paris’te yapılacak şeyler arasında dinamik ve modern bir durak arayanlar için ideal bir tercih.
📍 Pompidou Merkezi konumu için tıklayın.
19. Père Lachaise Mezarlığı

Père Lachaise Mezarlığı, Paris’in doğusunda yer alan ve sadece bir mezarlık değil, aynı zamanda açık hava müzesi niteliği taşıyan etkileyici bir alan. 1804 yılında açılan bu tarihi mezarlık, 70 binden fazla mezarıyla Avrupa’nın en büyüklerinden biri olarak kabul ediliyor. Heykellerle süslenmiş mezar taşları, gölgeli patikalar ve sessiz atmosferiyle hem hüzünlü hem büyüleyici bir deneyim sunuyor.
Père Lachaise, aynı zamanda birçok ünlü ismin ebedi istirahatgahı. Oscar Wilde’ın çiçek ve ruj izleriyle süslenmiş mezarı, Jim Morrison’ın hayranlarının ziyaret noktası haline gelen sade mezar taşı, Frédéric Chopin, Marcel Proust ve Édith Piaf gibi kültürel ikonların mezarları burada yer alıyor. Mezarlıkta dolaşırken hem sanat hem tarih açısından dolu dolu bir gezi yapmış oluyorsunuz.
Türk ziyaretçiler için ise burası daha da anlamlı. Sürgünde yaşamını yitiren Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney de bu mezarlıkta yatıyor. Ahmet Kaya’nın sade ama etkileyici mezarı, genellikle çiçekler ve hatıra notlarıyla çevrili oluyor. Yılmaz Güney’in mezarı ise yine yakınlarında, onu sevenlerin sıkça uğradığı bir başka durak. Bu iki ismin mezarları birbirine oldukça yakın konumda bulunuyor ve mezarlığın üst kısımlarına doğru yönelerek ulaşılabiliyor.
Mezarlığa en rahat ulaşım yolu Père Lachaise metro istasyonu (2 ve 3 numaralı hatlar) ya da Philippe Auguste durağı. Ahmet Kaya ve Yılmaz Güney’in mezarlarına daha hızlı ulaşmak isterseniz, Gambetta istasyonunda inip mezarlığın üst kapısından giriş yapmanız tavsiye ediliyor.
📍 Père Lachaise Mezarlığı konumu için tıklayın.
20. Versay Sarayı ve Bahçeleri

Fransa’nın mutlak monarşi döneminin en etkileyici yapılarından biri olan Versay Sarayı (Château de Versailles), Paris’in 20 km güneybatısında yer alıyor. 17. yüzyılda XIV. Louis tarafından ihtişamın sembolü olarak inşa ettirilen bu saray, yalnızca mimarisiyle değil, tarihi boyunca aldığı siyasi rollerle de Avrupa’nın en önemli saray komplekslerinden biri haline geliyor.
Sarayın en dikkat çekici bölümlerinden biri olan Aynalı Salon (Galerie des Glaces), altın varaklı süslemeleri ve 17 aynasıyla görkemin doruk noktası. Ayrıca Kraliçe’nin odası, taht salonu ve savaş galerisi gibi alanlar, dönemin ihtişamını yansıtan detaylarla dolu. Sarayın iç bölümleri kadar, simetrik planlı devasa bahçeleri de büyük ilgi görüyor. Fıskiyelerle süslenmiş göletler, geometrik kesimli çiçeklikler ve heykeller arasında uzun yürüyüşler yapmak oldukça keyifli.
Paris’ten Versay’a ulaşım ise oldukça kolay. RER C hattına binerek yaklaşık 40–45 dakikalık bir yolculukla Versailles Château Rive Gauche istasyonuna ulaşıyorsunuz. İstasyondan saray sadece birkaç dakikalık yürüme mesafesinde. Dilerseniz özel transferlerle de rahat ve konforlu bir ulaşım sağlayabilirsiniz. 🎫 Versay Sarayı ve Bahçeleri için ulaşım dahil biletinizi buradan alın.
Detaylı bilgi için: Versay Sarayı ile ilgili daha fazla bilgi için 8 Soruda Versay Sarayı Hakkında Bilgiler başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.
📍 Versay Sarayı ve Bahçeleri konumu için tıklayın.
21. Église Saint-Sulpice

Paris’in sol yakasında, Saint-Germain des Prés bölgesine yakın bir noktada yer alan Église Saint-Sulpice, şehrin en büyük ikinci kilisesi olma özelliğini taşıyor. 17. yüzyılda inşasına başlanan bu etkileyici yapı, tamamlanması yaklaşık bir asır süren uzun bir inşa sürecinin ardından günümüzdeki hâlini alıyor. İki farklı yükseklikteki asimetrik çan kuleleri, kilisenin dış cephesine özgün bir siluet kazandırıyor.
İç mekâna adım attığınızda, yüksek tonozlar ve geniş koridorlarla karşılaşıyorsunuz. Özellikle Jean-Baptiste Pigalle tarafından tasarlanan Vaftiz Taşı Şapeli, mimari zarafetiyle dikkat çekiyor. Ayrıca, Delacroix’nin “Yakup’un Meleğe Karşı Mücadelesi” freskleri de sanatseverler için görülmeye değer parçalar arasında yer alıyor. Kilisenin içindeki güneş saati ve meridyen çizgisi ise 18. yüzyıldan kalma bilimsel bir detay olarak merak uyandırıyor.
Église Saint-Sulpice, Dan Brown’ın ünlü romanı “Da Vinci Şifresi” sayesinde popüler kültürde de kendine yer buluyor. Roman ve filmde geçen bazı sahneler, kiliseye olan ilgiyi daha da artırmış durumda. Ancak burası hâlen aktif bir ibadethane olduğu için, ziyaret sırasında sessizliğe ve ortama saygı göstermek önemli.
📍 Église Saint-Sulpice konumu için tıklayın.
22. Concorde Meydanı (Place De La Concorde)

Paris’in en geniş ve en tarihi meydanlarından biri olan Concorde Meydanı, Tuileries Bahçeleri ile Şanzelize Caddesi arasında yer alıyor. 18. yüzyılda Kral XV. Louis onuruna inşa edilen bu meydan, Fransız Devrimi sırasında giyotinin kurulduğu ve Kral XVI. Louis ile Marie Antoinette’in idam edildiği yer olarak tarihte derin izler bırakıyor.
Meydanın merkezinde, Mısır’dan getirilen 3.000 yıllık Luxor Dikilitaşı bulunuyor. Çevresindeki altın detaylı fıskiyeler ve heykellerle birlikte meydan, hem mimari hem de tarihi açıdan büyüleyici bir atmosfer sunuyor. Bugün ise turistler için Paris gezilecek yerler rotasında önemli bir durak olan Concorde, özellikle fotoğraf tutkunlarının favori noktalarından biri haline geliyor.
📍 Concorde Meydanı konumu için tıklayın.
23. III. Alexandre Köprüsü (Pont Alexandre III)

Paris’in en zarif ve süslemeli köprülerinden biri olan Pont Alexandre III, Seine Nehri üzerindeki en estetik yapılardan biri olarak kabul ediliyor. 1900 Dünya Fuarı için inşa edilen bu köprü, Fransız-Rus dostluğunu simgeliyor ve adını Rus Çarı III. Aleksandr’dan alıyor. Altın varaklı süslemeleri, dört köşesinde yer alan mitolojik figürlü anıt sütunları ve zarif heykelleriyle adeta açık hava sanat galerisi gibi bir görüntü sunuyor.
Köprü, Hôtel des Invalides ile Grand Palais ve Petit Palais arasında bir bağlantı sağlıyor. Gündüzleri nehir üzerindeki ışık oyunlarıyla büyüleyici bir atmosfer yaratırken, gece saatlerinde köprü aydınlatmalarıyla fotoğraf meraklılarının uğrak noktası haline geliyor. Paris’in simgesel öğelerinden biri olan bu köprü, özellikle yürüyerek şehirde keşif yapan gezginler için eşsiz bir durak oluyor.
📍 III. Alexandre Köprüsü konumu için tıklayın.
24. Palais Garnier (Garnier Opera)

Fransız barok mimarisinin en görkemli örneklerinden biri olan Palais Garnier, Paris’in kültürel dokusunu oluşturan yapılar arasında öne çıkıyor. 1875 yılında tamamlanan bu büyüleyici opera binası, mimar Charles Garnier’in imzasını taşıyor. Dış cephesindeki sütunlar, heykeller ve zarif mermer detaylar, binayı Paris mimarisinin başyapıtlarından biri haline getiriyor.
İç mekân ise bambaşka bir dünya. Mermer merdivenler, kristal avizeler ve Marc Chagall’ın imzasını taşıyan tavan freski ziyaretçileri etkileyici bir atmosferle karşılıyor. Rehberli turlarla opera binasının salonlarını, izleyici localarını ve fuayeyi gezmek mümkün. Hatta bazı günlerde prova veya sahne arkasına özel erişim turları da düzenleniyor. 🎫 Sıra beklemeden Palais Garnier giriş biletinizi buradan alın
📍 Palais Garnier konumu için tıklayın.
25. Orangerie Müzesi

Tuileries Bahçeleri’nin batı ucunda yer alan Orangerie Müzesi (Musée de l’Orangerie), Paris’te görülmesi gereken yerler arasında özellikle izlenimci sanat meraklılarının favorisi. Müze, 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı Fransız sanatının en önemli eserlerini barındırıyor. İlk olarak seraya benzer bir yapı olarak tasarlanan bina, daha sonra sanat galerisine dönüştürülüyor.
Claude Monet’nin “Nilüferler” (Nymphéas) serisi bu müzenin baş tacı. Sanatçının kendi isteğiyle yerleştirilen oval salonlar, doğal ışığın etkisiyle tablolarla bütünleşiyor ve izleyicilere adeta meditasyon hissi veriyor. Bunun dışında Cézanne, Renoir, Matisse ve Modigliani gibi sanatçıların eserleri de Orangerie koleksiyonunun önemli parçaları arasında yer alıyor.
Müzenin konumu, Louvre ve Orsay gibi dev müzelerin arasında yer aldığı için rahatça ulaşılabiliyor ve daha sakin bir sanat molası sunuyor. Paris’te yapılacak şeyler arasında sessiz ama etkileyici bir durak arayanlar için ideal.
📍 Orangerie Müzesi konumu için tıklayın.
26. Paris Yer altı Mezarları (Catacombs of Paris)

Paris’in en sıra dışı ve gizemli noktalarından biri olan yer altı mezarları, şehrin altında uzanan labirent gibi bir dünyaya kapı aralıyor. 18. yüzyılın sonlarında şehrin mezarlıklarının aşırı dolması nedeniyle, milyonlarca kişinin kalıntıları eski taş ocaklarına taşınıyor. Bugün bu mezarlar, kemiklerin duvar gibi dizildiği 1,5 kilometrelik bir rotada ziyaretçilere açılmış durumda.
Katakomblar, Paris gezilecek yerler listesinde farklı ve etkileyici bir deneyim arayanlar için biçilmiş kaftan. Aydınlatmalı dar koridorlarda yürürken hem sessizliğin hem de tarihin etkisi hissediliyor. Ziyaret, ortalama 45 dakika sürüyor ve içerideki sıcaklık yıl boyunca sabit olarak 14 derece civarında kalıyor. Bu nedenle yaz mevsiminde bile yanınızda hafif bir hırka bulundurmanız önerilir.
Giriş için ziyaretçi sayısı sınırlandırıldığı için, biletlerin önceden alınması tavsiye ediliyor. Yoğun sezonda bilet bulmak neredeyse imkânsız hale gelebiliyor. 🎫 Paris Yer altı Mezarları biletinizi önceden almak için tıklayın.
📍 Paris Yer altı Mezarları konumu için tıklayın.
27. Les Invalides & Musée de l’Armée

Paris’in askerî tarihine ışık tutan Les Invalides kompleksi, Napolyon Bonapart’ın mezarının da yer aldığı etkileyici bir anıt alanı. 17. yüzyılda XIV. Louis tarafından emekli askerler için inşa ettirilen bu yapılar topluluğu, günümüzde hem tarihî hem de mimari açıdan büyük öneme sahip.
Altın kubbesiyle dikkat çeken Dôme des Invalides, ziyaretçileri daha dışarıdan etkileyen bir yapı sunuyor. İçeride ise Napolyon’un sarkofajı oldukça görkemli bir şekilde sergileniyor. Hemen yanındaki Musée de l’Armée (Askerî Müze), Orta Çağ’dan II. Dünya Savaşı’na kadar uzanan zengin bir koleksiyona sahip. Zırhlar, silahlar, askeri üniformalar ve savaş planları, askeri tarih meraklıları için etkileyici bir içerik sunuyor.
Bu yapı topluluğu, Paris’te görülmesi gereken yerler arasında tarih meraklıları için özel bir yere sahip. Üstelik Eyfel Kulesi’ne yürüme mesafesinde olması sayesinde rota planlamasında kolaylık sağlıyor.
📍 Les Invalides konumu için tıklayın.
28. Parc des Buttes-Chaumont

Paris’in en sıra dışı parklarından biri olan Parc des Buttes-Chaumont, 19. yüzyılın ikinci yarısında Haussmann döneminde inşa edilen yapay tepelere ve dramatik manzaralara sahip bir doğa alanı. Şehrin kuzeydoğusunda yer alan bu büyük park, klasik Fransız bahçelerinden çok daha organik ve engebeli bir yapıya sahip olmasıyla öne çıkıyor.
Yapay gölet, üzerindeki sarkıt köprü ve tepede yer alan tapınak benzeri Belvedere yapısı parkın dikkat çeken ögeleri arasında. Bu yükseklikten şehrin kuzeyine doğru panoramik bir manzara izlenebiliyor. Doğal kayalıklar, mağaralar ve şelalelerle zenginleştirilmiş park, piknik yapmak, kitap okumak ya da sadece yürüyüşe çıkmak isteyenler için ideal bir kaçış noktası sunuyor.
Kalabalık turistik alanlardan uzaklaşıp Paris’in daha yerel ve doğal bir yönünü keşfetmek isteyenler için Parc des Buttes-Chaumont kesinlikle görülmeye değer.
📍 Parc des Buttes-Chaumont konumu için tıklayın.
29. Place des Vosges

Paris’in en eski planlı meydanı olan Place des Vosges, Le Marais bölgesinin tam kalbinde yer alıyor. 1605 yılında IV. Henri’nin emriyle inşa edilen bu zarif meydan, kare formu, kırmızı tuğlalı binaları ve zarif kemerli geçitleriyle klasik Fransız şehir planlamasının en estetik örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Meydanın ortasında yeşilliklerle çevrili bir park bulunuyor. Özellikle yaz aylarında piknik yapanlar, kitap okuyanlar ve çocuklarıyla vakit geçiren yerel halkla dolup taşıyor. Çevresindeki kemer altı pasajlarda sanat galerileri, butik dükkanlar ve şık kafeler yer alıyor. Burada dolaşmak, Paris’in hem tarihi dokusunu hem de sofistike atmosferini hissetmek açısından oldukça keyifli bir deneyim sunuyor.
Ayrıca meydanda Victor Hugo’nun bir dönem yaşadığı ve bugün müzeye çevrilen evi de bulunuyor. Tüm bu özellikleriyle Place des Vosges, Paris gezilecek yerler listesine dingin ve zarif bir alternatif olarak mutlaka dahil edilmeli.
📍 Place des Vosges konumu için tıklayın.
30. Saint-Martin Kanalı

Saint-Martin Kanalı, Paris’in daha yerel ve romantik yüzünü keşfetmek isteyenler için mükemmel bir adres. 4,5 kilometre uzunluğundaki bu kanal, Seine Nehri’ni La Villette havzasına bağlıyor ve özellikle 19. yüzyılda şehre su taşımak için önemli bir işleve sahip olmuş. Bugün ise çevresi yürüyüş yapanlar, banklarda dinlenen çiftler ve nehir kenarında kahve içen gezginlerle dolup taşıyor.
Kanal boyunca uzanan ağaçlıklı yollar, küçük köprüler ve yavaş yavaş ilerleyen kanal tekneleri, Paris’te yapılacak şeyler arasında sakin bir mola arayanlar için birebir. Özellikle Rue de Lancry ve Quai de Jemmapes boyunca sıralanan kafeler ve kitapçılar, bu bölgeyi gençler ve sanatçılar arasında oldukça popüler hale getiriyor.
Pazar sabahı yürüyüşü ya da akşam saatlerinde nehir kenarında keyifli bir yürüyüş yapmak istiyorsanız Saint-Martin Kanalı doğru adres. Ayrıca birkaç sahnesiyle “Amélie” filmine de ev sahipliği yapmış olması, burayı sinemaseverler için de özel bir noktaya dönüştürüyor.
📍 Saint-Martin Kanalı konumu için tıklayın.
31. Tour Montparnasse

Paris’in modern yüzünü temsil eden Tour Montparnasse, 210 metrelik yüksekliğiyle şehrin en yüksek gökdelenlerinden biri. 1973 yılında inşa edilen bina, dışarıdan bakıldığında klasik Paris siluetinden farklı bir görüntü sunsa da sunduğu manzara açısından oldukça etkileyici. Binanın 56. katındaki panoramik teras, Eyfel Kulesi dahil Paris’in neredeyse tamamına hâkim bir seyir deneyimi sunuyor.
Bu terasa çıktığınızda, Eyfel Kulesi’ni bizzat içinde olmadığınız tek noktadan rahatça izleyebiliyorsunuz. Özellikle gün batımı saatlerinde Paris’in ışıklar içinde yavaş yavaş siluete bürünmesini izlemek unutulmaz oluyor. Terasın üstü camla kapalı olduğu için her mevsim konforlu bir deneyim sunuyor. Ayrıca üst açık terasa da çıkmak mümkün, bu sayede tamamen engelsiz bir manzara elde ediliyor.
🎫 Montparnasse Kulesi için giriş biletinizi önceden almak için tıklayın.
📍 Tour Montparnasse konumu için tıklayın.
32. Champ de Mars

Eyfel Kulesi’nin hemen önünde uzanan Champ de Mars, Paris’in en ünlü açık hava alanlarından biri. 18. yüzyılda askeri tatbikatlar için kullanılan bu geniş yeşil alan, günümüzde hem turistlerin hem de yerel halkın dinlenme, yürüyüş ve piknik için tercih ettiği keyifli bir noktaya dönüşmüş durumda.
Geniş çimenlik alanları ve kuleye karşı uzanan simetrik yolları sayesinde, Eyfel Kulesi manzarasının en iyi fotoğraflandığı yerlerden biri de burası. Özellikle gün batımı saatlerinde burada bulunan banklar ve çimenler, romantik bir mola vermek isteyen gezginlerle doluyor.
Paris’te popülerliğini yıllardır koruyan Champ de Mars, büyük etkinlikler, kutlamalar ve açık hava konserleri için de sıkça tercih ediliyor. Hem şehir merkezine yakınlığı hem de ferah atmosferi ile planınıza kolayca ekleyebileceğiniz bir durak.
📍 Champ de Mars konumu için tıklayın.
33. Pont Neuf

Adı “Yeni Köprü” anlamına gelse de, Pont Neuf aslında Paris’in en eski taş köprüsü. 1607 yılında tamamlanan bu zarif yapı, Seine Nehri üzerindeki Île de la Cité’yi sol ve sağ yakaya bağlıyor. Zaman içinde şehrin sembollerinden biri haline gelen köprü, özellikle tarihi mimarisi ve geniş yaya yollarıyla dikkat çekiyor.
Köprünün ortasında yer alan IV. Henri heykeli, köprünün tarihi önemini vurgulayan detaylardan biri. Ayrıca çevresi yürüyüş yapmak, fotoğraf çekmek ya da Seine kıyısında kısa bir mola vermek isteyenler için oldukça uygun. Köprü, aynı zamanda Louvre ve Notre Dame gibi önemli yerlere de yürüme mesafesinde yer alıyor.
Paris’te görülmesi gereken yerler arasında yer alan Pont Neuf, tarihi atmosferi ve eşsiz konumuyla kısa da olsa zaman ayrılması gereken bir durak.
📍 Pont Neuf konumu için tıklayın.
34. Conciergerie

Conciergerie, Orta Çağ’dan kalma duvarlarıyla Paris’in tarihine tanıklık eden en etkileyici yapılardan biri. Seine Nehri kıyısında yer alan bu gotik yapı, uzun yıllar adalet sarayı ve hapishane olarak kullanılmış. Fransız Devrimi sırasında Marie Antoinette başta olmak üzere pek çok mahkûmun yargılanmadan önce tutulduğu yer olmasıyla da tarihin karanlık bir dönemine ışık tutuyor.
Bugün ziyaretçiler, Conciergerie’nin taş tavanlı koridorlarında dolaşırken, zamanın izlerini birebir hissedebiliyor. Eski zindanlar, hücre canlandırmaları ve dönem eşyalarıyla oluşturulmuş sergiler, hem tarih hem mimari açısından oldukça etkileyici. Yapı aynı zamanda Sainte Chapelle ile aynı komplekste yer alıyor ve kombine biletle gezilebiliyor.
Conciergerie, tarihi ağırlığı ve çarpıcı atmosferiyle şehre farklı bir ton katıyor.
📍 Conciergerie konumu için tıklayın.
35. Shakespeare and Company

Seine Nehri kıyısında, Notre Dame Katedrali’ne sadece birkaç adım uzaklıkta yer alan Shakespeare and Company, Paris’in en büyüleyici kitapçılarından biri. 1951 yılında George Whitman tarafından kurulan bu bağımsız kitapçı, zamanla sanatçıların ve edebiyatçıların buluşma noktası haline geliyor. Kitapçı, adını 1920’lerde Amerikalı yazar Sylvia Beach’in açtığı ve James Joyce’un “Ulysses” eserini yayımladığı ilk Shakespeare and Company’den alıyor.
Ahşap raflarla çevrili dar koridorlar, vintage daktilolar, üst katta kitap okuyan kediler ve duvarda iz bırakmış notlar… Burası sadece kitap almak için değil, Paris’te yapılacak şeyler arasında ruhu olan bir mekânda zaman geçirmek isteyenler için de harika bir durak. İçerideki atmosfer, klasik Paris nostaljisini ve edebi romantizmi bir araya getiriyor.
Kendi yayınevine ve küçük bir kafeye de sahip olan Shakespeare and Company, kültürle iç içe vakit geçirmek isteyenler için Paris gezilecek yerler listesinin farklı ve özgün duraklarından biri.
📍 Shakespeare and Company konumu için tıklayın.
36. Moulin Rouge

Moulin Rouge, Paris’in gece hayatıyla özdeşleşmiş ikonik yapılardan biri. 1889 yılında kurulan bu kabare salonu, kırmızı yel değirmeniyle Montmartre eteklerinde dikkat çekiyor. Zamanında Toulouse-Lautrec gibi sanatçılara ilham veren bu mekân, Fransız kankasıyla (can-can dansı) ünlenmiş durumda.
Günümüzde Moulin Rouge hâlâ gösteriler sunuyor olsa da, dini hassasiyetleri olan ziyaretçiler için içerideki etkinliklerin her kesime hitap etmeyebileceğini belirtmekte fayda var. Ancak binanın dış cephesi, tarihî anlamı ve popüler kültürdeki yeri nedeniyle turistlerin sıkça fotoğraf çektiği bir nokta olmaya devam ediyor.
Moulin Rouge çevresindeki sokaklar da sanat galerileri, tiyatrolar ve butiklerle dolu. Bu nedenle kısa bir yürüyüş ve dışarıdan gözlemlemek bile keyifli bir deneyim sunabiliyor.
📍 Moulin Rouge konumu için tıklayın.
37. Saint Germain des Prés

Saint Germain des Prés, Paris’in entelektüel ve sanatsal ruhunu taşıyan en özel semtlerinden biri. Latin Quarter’ın batı ucunda yer alan bu bölge, Sartre, Simone de Beauvoir, Camus gibi düşünürlerin müdavimi olduğu kafeleriyle tanınıyor. Bugün hâlâ sanat galerileri, klasik kitapçılar ve şık butikler bu semtin sokaklarını süslüyor.
Semte adını veren Saint-Germain-des-Prés Kilisesi, Paris’te ayakta kalan en eski kiliselerden biri. İçeri girdiğinizde binlerce yıllık taşların ve mozaiklerin yarattığı mistik atmosfer hemen hissediliyor. Bölge aynı zamanda Café de Flore ve Les Deux Magots gibi kült mekânlara da ev sahipliği yapıyor.
Paris’te bu kadar geçmişi ve günümüzü ustalıkla harmanlayan başka bir bölge bulmak zor. Günü sakin geçirmek, sokak aralarında kaybolmak veya tarihi bir kafede mola vermek isteyenler için mükemmel bir adres.
📍 Saint Germain des Prés konumu için tıklayın.
38. Vendôme Meydanı

Paris’in en zarif ve lüks meydanlarından biri olan Place Vendôme, moda ve mücevher dünyasının kalbinin attığı yerlerden biri olarak öne çıkıyor. Sekizgen yapıya sahip bu meydan, simetrik binaları ve ortasındaki Napolyon zafer sütunu ile dikkat çekiyor. Lüks oteller, özellikle ünlü Ritz Paris, ve prestijli markaların butikleri burada sıralanıyor.
Gündüzleri alışveriş yapan gezginler ve iş insanlarıyla dolan meydan, akşamları ise ışıklandırmalarla bambaşka bir havaya bürünüyor. Paris’te görülmesi gereken yerler arasında kısa ama etkileyici bir durak olarak mutlaka uğranmalı.
📍 Vendôme Meydanı konumu için tıklayın.
39. Espace Dalí (Dalí Müzesi)

Montmartre’daki Espace Dalí, sürrealizmin öncüsü Salvador Dalí’nin hayal gücünü keşfetmek isteyenler için eşsiz bir durak. Müze, sanatçının heykel, gravür ve litografi gibi farklı türlerdeki 300’den fazla eserini barındırıyor. Özellikle saat temalı heykeller ve fantastik figürler dikkat çekiyor.
Müzenin interaktif bölümleri ve yaratıcı dekorasyonu, Dalí’nin zihnine sanatsal bir yolculuk yapma hissi veriyor. Paris gezilecek yerler listenize farklı ve özgün bir alternatif olarak ekleyebilirsiniz.
📍 Espace Dalí konumu için tıklayın.
40. Museum National d’Histoire Naturelle

Paris Doğa Tarihi Müzesi (Muséum National d’Histoire Naturelle), bitki, hayvan ve jeoloji koleksiyonlarıyla hem çocuklar hem de yetişkinler için öğretici bir deneyim sunuyor. Jardin des Plantes içinde yer alan müze, dev dinozor iskeletleri, mineraller, fosiller ve hayvan modelleriyle oldukça zengin bir içeriğe sahip.
Doğayla ilgili bilimsel konulara ilgi duyan gezginler için Paris’te yapılacak şeyler arasında keyifli bir keşif rotası sunuyor. Özellikle çocuklu aileler için eğitici ve eğlenceli bir durak.
📍 Museum National d’Histoire Naturelle konumu için tıklayın.
41. Galeries Lafayette Haussmann

Paris’in en ünlü alışveriş merkezlerinden biri olan Galeries Lafayette Haussmann, yalnızca moda tutkunları için değil, mimariyle ilgilenenler için de etkileyici bir adres. 1912 tarihli kubbesi, vitray detayları ve Art Nouveau mimarisiyle ziyaretçilerini büyülüyor. Lüks markaların yanı sıra orta segment alışveriş alternatifleri de sunuluyor.
En üst kattaki terasa çıkarak Eyfel Kulesi manzarasını izlemek, bu alışveriş deneyimini taçlandırıyor. Paris’te hem alışveriş hem de estetik bir keşif arayanlar için ideal bir durak.
📍 Galeries Lafayette Haussmann konumu için tıklayın.
42. Hôtel de Ville

Paris Belediye Binası olan Hôtel de Ville, hem mimarisi hem de siyasi önemiyle dikkat çekiyor. 1357’den bu yana Paris yönetiminin merkezi olan bina, 19. yüzyılda geçirdiği yangından sonra yeniden inşa ediliyor. Neo-Rönesans tarzındaki görkemli cephesiyle fotoğraf çekimi için popüler bir nokta.
Bina zaman zaman sergilere ve etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Meydan çevresi ise kış aylarında buz pateni pistiyle canlanıyor. Paris gezilecek yerler listesine tarihi ve merkezi bir yapı olarak eklenmeli.
📍 Hôtel de Ville konumu için tıklayın.
43. Louis Vuitton Fondation

Bois de Boulogne bölgesinde yer alan bu modern sanat müzesi, Frank Gehry’nin imzasını taşıyan etkileyici cam yapısıyla dikkat çekiyor. Müze, çağdaş sanat sergileriyle Paris’in klasik müzelerinden ayrışıyor. İç mekân düzenlemeleri, geçici sergiler ve dijital sanat uygulamalarıyla oldukça dinamik bir yapı sunuyor.
Mimarisi kadar kültürel programıyla da öne çıkan Louis Vuitton Fondation, modern sanat tutkunları için Paris’te görülmesi gereken yerlerden biri.
📍 Louis Vuitton Fondation konumu için tıklayın.
44. Madeleine Kilisesi

Yunan tapınağını andıran sütunlarıyla Paris’in klasik kiliselerinden ayrışan Madeleine Kilisesi, 19. yüzyıl başlarında inşa ediliyor. Hem mimari sadeliği hem de etkileyici iç mekânıyla huzurlu bir atmosfer sunuyor. Düğün törenleri ve klasik müzik konserleri için sıkça tercih edilen bir yer.
Kilisenin çevresi de lüks pastaneler, çikolata dükkanları ve şık restoranlarla çevrili. Bu yönüyle Madeleine, Paris’te gezilmesi gereken yerler arasında hem ruhsal hem de kültürel bir durak.
📍 Madeleine Kilisesi konumu için tıklayın.
45. Palais-Royal

Louvre’un hemen yanında yer alan Palais-Royal, avlusu ve sütunlu bahçesiyle özellikle sanat ve fotoğraf tutkunlarının ilgisini çekiyor. 17. yüzyılda inşa edilen bu yapılar kompleksi, tarihi boyunca aristokratların, sanatçıların ve siyasetçilerin buluşma noktası olmuş.
Bugün ise modern sanat enstalasyonları, huzurlu bir bahçe ve şık butiklerle dolu bir atmosfere sahip. Sakin bir mola ve güzel bir yürüyüş için ideal bir adres.
📍 Palais-Royal konumu için tıklayın.
46. Grand Palais

Grand Palais, Paris’in sergi ve etkinlik alanları arasında mimarisiyle öne çıkan en ihtişamlı yapılardan biri. 1900 Evrensel Sergisi için inşa edilen bu cam ve çelik yapı, Art Nouveau ile klasik mimarinin birleşimini yansıtıyor. Geniş kubbesi ve ferah iç salonlarıyla çeşitli sanat sergileri, moda defileleri ve kültürel organizasyonlara ev sahipliği yapıyor.
Ziyaret zamanınızda açık bir etkinlik varsa kaçırmayın; içerideki atmosfer etkileyici. Mimari anlamda güçlü bir deneyim sunuyor.
📍 Grand Palais konumu için tıklayın.
47. Petit Palais

Adı “küçük saray” olsa da Petit Palais, sanatseverler için oldukça büyük bir anlam taşıyor. Aynı zamanda 1900 Evrensel Sergisi için inşa edilen bu yapı, günümüzde Güzel Sanatlar Müzesi olarak hizmet veriyor. Koleksiyonunda Monet, Delacroix, Courbet gibi sanatçıların eserleri yer alıyor.
Avludaki küçük bahçe ve kafe, sanat dolu bir molaya imkân tanıyor. Üstelik giriş de ücretsiz. Paris’te gezilmesi gereken yerler arasında hem içeriği hem mimarisiyle zarif bir durak.
📍 Petit Palais konumu için tıklayın.
48. Marché Couvert des Enfants Rouges

Paris’in en eski kapalı pazarı olan Marché Couvert des Enfants Rouges, 1615’ten bu yana faaliyette. Marais bölgesinde yer alan bu tarihi pazar, taze sebze-meyvelerden organik ürünlere, sokak lezzetlerinden dünya mutfağına kadar birçok alternatifi bir arada sunuyor.
Özellikle öğle saatlerinde yemek yemek için popüler bir yer. Otantik bir lezzet durağı arıyorsanız bu pazar tam size göre.
📍 Marché Couvert des Enfants Rouges konumu için tıklayın.
49. La Défense & La Grande Arche

Paris’in modern yüzünü temsil eden La Défense bölgesi, gökdelenleri, alışveriş merkezleri ve geniş meydanlarıyla dikkat çekiyor. Bölgede yer alan Grande Arche, Eyfel Kulesi’nin çağdaş yorumu olarak inşa edilmiş anıtsal bir yapı. Üst katına çıkarak şehre modern bir bakış açısıyla tepeden bakabilirsiniz.
Paris’te görülmesi gereken yerler arasında klasik dokudan farklı bir deneyim sunmak isteyenler için alternatif bir rota.
📍 La Défense & La Grande Arche konumu için tıklayın.
50. Pont des Arts (Aşıklar Köprüsü)

Seine Nehri üzerindeki Pont des Arts, Paris’in romantik atmosferini en iyi yansıtan köprülerden biri. Bir dönem üzerine asılan aşk kilitleriyle ünlenen köprü, bugün yalın haliyle sanatçılar, fotoğrafçılar ve yürüyüş yapan çiftlerle dolup taşıyor.
Köprü, Louvre Müzesi ile Institut de France arasında konumlanıyor ve gün batımında büyüleyici manzaralar sunuyor. Paris gezilecek yerler arasında romantik bir durak olarak öne çıkıyor.
📍 Pont des Arts konumu için tıklayın.
51. Carrousel Zafer Takı

Louvre Müzesi’nin hemen önünde yer alan Carrousel Zafer Takı, Napolyon Bonapart tarafından 1806 yılında inşa ettiriliyor. Roma’daki Septimius Severus Kemeri’nden ilham alınarak yapılan bu zarif anıt, kabartma detayları ve üst kısmındaki atlı heykelleriyle dikkat çekiyor.
Louvre’un cam piramidiyle birlikte fotoğraflandığında ortaya ikonik kareler çıkıyor. Paris’te görülmesi gereken yerler arasında kısa ama etkileyici bir durak olarak öne çıkıyor.
📍 Carrousel Zafer Takı konumu için tıklayın.
52. Trocadéro Meydanı

Eyfel Kulesi’nin karşısında yer alan Trocadéro Meydanı, kuleyi izlemek ve fotoğraflamak için en ideal noktalardan biri. Palais de Chaillot’un önündeki merdivenler, ziyaretçilerin en çok zaman geçirdiği alanlardan. Özellikle gün doğumu ve gün batımında meydan olağanüstü manzaralar sunuyor.
📍 Trocadéro Meydanı konumu için tıklayın.
53. Grande Mosquée de Paris

Paris’in en büyük camisi olan Grande Mosquée, 1926 yılında Kuzey Afrika mimarisiyle inşa ediliyor. Beyaz minaresi, mozaik süslemeleri ve avlusuyla Endülüs estetiğini yansıtıyor. Camii ziyarete açık olduğu saatlerde sessizce gezilebiliyor, iç mekân ve bahçe oldukça huzurlu bir atmosfer sunuyor.
Bahçesinde yer alan çay evi ve geleneksel hamam da dikkat çeken detaylardan. Paris’te yapılacak şeyler arasında kültürel ve ruhsal bir mola için güzel bir seçenek.
📍 Grande Mosquée de Paris konumu için tıklayın.
54. Parc Monceau

Şehir merkezine yakın ama oldukça sakin bir yeşil alan arıyorsanız Parc Monceau doğru adres. 18. yüzyılda inşa edilen bu park, klasik Fransız bahçelerine göre daha serbest ve doğal bir tasarıma sahip. Antik sütunlar, küçük köprüler ve heykellerle bezeli peyzaj oldukça romantik bir atmosfer sunuyor.
Paris’te dinlendirici bir yürüyüş ya da piknik planlıyorsanız bu park harika bir seçenek.
📍 Parc Monceau konumu için tıklayın.
55. Rue Montorgueil

Rue Montorgueil, Paris’in en canlı ve en “yerel” hissedilen alışveriş sokaklarından biri. Fırınlar, peynir dükkânları, pastaneler ve şarküterilerle dolu bu cadde, gastronomi tutkunlarının uğrak yeri. Sabahları kahve içip kruvasan yemek ya da akşamüstü alışveriş yapmak için ideal bir rota.
Geleneksel Fransız yaşamını deneyimlemek isteyenler için Paris gezilecek yerler listesinin özgün duraklarından biri.
📍 Rue Montorgueil konumu için tıklayın.
56. Palais de Tokyo

Palais de Tokyo, Paris’in çağdaş sanat sahnesinin en özgün temsilcilerinden biri. 1937 yılında inşa edilen bu kültür merkezi, klasik müze anlayışından farklı olarak deneysel sergiler ve interaktif sanat etkinlikleriyle öne çıkıyor. Özellikle genç sanatçılara ve güncel sanat akımlarına yer veren içerikleriyle dikkat çekiyor.
Binanın nehir tarafındaki terası Eyfel Kulesi manzarası sunduğu için gün batımında oldukça popüler. Alternatif ve modern bir sanat deneyimi arıyorsanız mutlaka uğrayın.
📍 Palais de Tokyo konumu için tıklayın.
57. Musée des Arts Décoratifs

Louvre’un batı kanadında yer alan bu müze, dekoratif sanatlara adanmış eşsiz bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Orta Çağ’dan günümüze mobilya, moda, takı, tekstil ve grafik tasarım örneklerini bir arada sunuyor. Özellikle Dior ve Chanel gibi markalara adanmış geçici sergiler yoğun ilgi görüyor.
Paris’te farklı dönemlere ait tasarım kültürünü yakından görmek isteyenler için etkileyici bir durak.
📍 Musée des Arts Décoratifs konumu için tıklayın.
58. Picasso Müzesi (Musée Picasso)

Le Marais bölgesinde yer alan Musée Picasso, sanatçının en kapsamlı koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyor. Pablo Picasso’nun binlerce eserinin yanı sıra kişisel eşyaları, eskizleri ve heykelleri de sergileniyor. 17. yüzyıldan kalma Hôtel Salé binasında yer alan müze, mimarisiyle de dikkat çekiyor.
Paris gezilecek yerler arasında sanatın devlerinden birine özel ayrılmış bu alan, özellikle modern sanat tutkunları için vazgeçilmez.
📍 Picasso Müzesi konumu için tıklayın.
59. Rue de l’Université

Eyfel Kulesi’nin en güzel şekilde kadraja sığdığı noktalardan biri olarak tanınan Rue de l’Université, sosyal medyada sıkça paylaşılan Paris karelerinin vazgeçilmez adreslerinden. Caddenin kuleye doğru uzanan sessiz kısmı, sabah saatlerinde fotoğraf çekimi için özellikle tercih ediliyor.
Paris’te yapılacak şeyler arasında unutulmaz bir fotoğraf karesi yakalamak istiyorsanız bu sokak kesinlikle uğramaya değer.
📍 Rue de l’Université konumu için tıklayın.
60. Rue de Rivoli

Paris’in merkezinde uzanan Rue de Rivoli, şehrin en uzun ve en hareketli alışveriş caddelerinden biri. Louvre Müzesi’nden başlayıp Bastille Meydanı’na kadar uzanan bu cadde, hem uluslararası zincir mağazalar hem de Fransız markalarıyla dolu. Ayrıca caddenin çevresi tarihi yapılar ve anıtlarla çevrili.
Paris’te gezilmesi gereken yerler arasında alışveriş ve şehir içi yürüyüş keyfini bir arada sunan Rue de Rivoli, her ziyaretçinin yolunun en az bir kez düştüğü yerlerden.
📍 Rue de Rivoli konumu için tıklayın.
Paris’te gezilecek yerler kadar önemli diğer konular

Paris’te gezilecek yerler listesi bir yana, şehri daha iyi tanıyabilmek için bazı pratik bilgilere de ihtiyaç var. Seyahatinizi planlarken konaklamadan ulaşıma, Paris’i ziyaret etmek için en uygun zamandan alışverişe kadar birçok detayı göz önünde bulundurmanız, deneyiminizi çok daha keyifli hale getirebilir. Bu bölümde, Paris hakkında sıkça merak edilen sorulara rehberlik edecek başlıkları bir araya getirdim. Hazırsanız, şehri bir de bu açıdan keşfetmeye başlayalım.
Paris’e neden gitmeli? Bilmeniz gerekenler
Dünyanın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri olan Paris, bu ününü sadece Eyfel Kulesi’ne değil, her sokağına sinmiş kültür ve estetik anlayışına borçlu. Sanat, tarih, mimari ve gastronomi bu şehirde iç içe geçmiş durumda. Paris; Louvre ve Orsay gibi dünya çapındaki müzeleri, Notre Dame, Sacré-Cœur ve Sainte-Chapelle gibi etkileyici dini yapıları, zarif bulvarları ve köprüleriyle adeta yaşayan bir açık hava müzesi niteliğinde.
Moda ve alışveriş tutkunları için Saint-Honoré ve Le Marais bölgesi cazibe merkezidir. Lezzet düşkünleri içinse bir croissant’tan başlayarak fine dining restoranlara kadar uzanan eşsiz bir gastronomik deneyim sunar. Ayrıca Paris, sadece gezilecek yerlerle değil, Fransız yaşam tarzını gözlemlemek ve hissetmek için de eşsiz bir atmosfer barındırır. Nehir kıyısında yürüyüş yaparken ya da bir sokak kafesinde kahvenizi yudumlarken şehrin ruhunu iliklerinize kadar hissedersiniz.
Eğer Avrupa’da kültürel derinliği olan, büyüleyici mimarisiyle ilham veren ve kendine has bir karaktere sahip bir şehir arıyorsanız, Paris sizi fazlasıyla tatmin edecek.
Paris’e ne kadar zaman ayırmalı?
Paris’i doyurucu şekilde gezmek için en az 3 tam güne ihtiyacınız var. Şehirdeki başlıca tarihi yapılar, müzeler ve semtler geniş bir zaman dilimi gerektiriyor. İlk gün Eyfel Kulesi, Şanzelize ve Zafer Takı gibi simgesel durakları; ikinci gün Louvre, Tuileries Bahçesi ve Latin Mahallesi’ni; üçüncü gün ise Montmartre ve Seine kıyısındaki diğer cazibe noktalarını keşfedebilirsiniz.
Eğer gezi planınıza Disneyland Paris gibi şehir dışı bir günübirlik tur da eklemeyi düşünüyorsanız, en az 4 tam gün ayırmak çok daha sağlıklı olacaktır. Böylece Paris’i aceleye getirmeden, keyifle ve yorulmadan keşfetmeniz mümkün olur.
Paris Pass nedir? Avantajları & Dezavantajları

Paris gibi çok sayıda müze ve anıta sahip, kültürel çeşitliliği yüksek bir şehirde zaman yönetimi oldukça önemli hale geliyor. Eğer Paris’e ilk kez gidiyorsanız ve şehri kapsamlı şekilde gezmek istiyorsanız, Paris Pass gibi şehir kartları ciddi avantaj sağlayabilir.
Paris Pass; ulaşım kartı (Paris Visite) ile müze ve anıt giriş kartlarını (Paris Museum Pass) birleştiren kapsamlı bir paket olarak sunuluyor. Kartın geçerli olduğu yerler arasında Louvre, Orsay, Sainte-Chapelle, Panthéon ve Conciergerie gibi popüler müzeler ve anıtların yanı sıra hop-on hop-off otobüs turu, Seine Nehri tekne gezisi ve bazı rehberli turlar da yer alıyor. Aynı zamanda metro, otobüs ve RER hatlarında geçerli olan ulaşım bileti de bu pakete dahil.
Kart 2, 3, 4 ve 6 günlük opsiyonlarla satın alınabiliyor ve geçerlilik süresi boyunca sınırsız toplu taşıma ve belirlenmiş noktalarda ücretsiz giriş imkânı sunuyor. Özellikle kısa sürede çok sayıda yer görmek isteyenler için zaman ve maliyet açısından oldukça avantajlı. Louvre ve Orsay gibi girişte uzun kuyruklar oluşan müzelerde, hızlı giriş özelliği de büyük bir artı.
Ancak Paris Pass her gezgin için uygun olmayabilir. Eğer sadece birkaç müze gezmeyi planlıyorsanız ya da Paris’te daha yavaş, sokak ağırlıklı bir rota izliyorsanız kartın maliyeti faydasını karşılamayabilir. Ayrıca bazı içerikler için yine de önceden rezervasyon gerekebileceğini unutmamak gerekir.
Kısaca özetlemek gerekirse:
Avantajları:
- Skip-the-line (sıra atlama) özelliği
- Toplu taşıma dahil olması
- Zaman tasarrufu
- Tek kartla tüm planı yapma kolaylığı
Dikkat edilmesi gerekenler:
- Tüm yerlerde geçerli değil
- Aktif kullanım gerektiriyor
- Herkes için ekonomik olmayabilir
✔️ Eğer Paris’te 3–4 gün kalmayı planlıyor ve şehri keşfetmeye mümkün olduğunca fazla yer sığdırmak istiyorsanız, bu kart size büyük kolaylık sağlar.
🎫 Paris Pass kartı incelemek ve satın almak için tıklayın.
Louvre Müzesi için bilet konusu
Louvre Müzesi, Paris’in en çok ziyaret edilen noktalarından biri olduğu için kapıda bilet bulmak çoğu zaman imkânsız hale gelebiliyor. Özellikle yüksek sezonda, saatlerce kuyruk beklemeden içeri girmek neredeyse imkânsız olabilir. Bu yüzden gezi planınızı yaparken Louvre bileti alımını son dakikaya bırakmamanızı şiddetle tavsiye ederim.
Online alınan saatli giriş biletleri sayesinde müzeye belirlenen saatte hızlıca girebilir, zamanınızı verimli kullanabilirsiniz. Ayrıca içerideki popüler eserler için de rota belirlemek açısından bu sistem çok daha kontrollü bir deneyim sunar.
🎫 Louvre Müzesi saatli giriş bileti satın almak için tıklayın.
Hangi seyir terasına çıkmalı? Eyfel Kulesi, Zafer Takı, Tour Montparnasse?
Paris’in siluetini izlemek, bu şehri deneyimlemenin en keyifli yollarından biri. İlk kez gelenlerin tercihi genellikle Eyfel Kulesi olsa da, manzara keyfi için birkaç güçlü alternatif daha mevcut. Eyfel Kulesi’nin 2. katı ve zirvesi etkileyici bir deneyim sunsa da, manzaranın içine Eyfel’in kendisini dahil etmek için başka noktalara yönelmek daha akıllıca olabilir.
Zafer Takı (Arc de Triomphe), özellikle Şanzelize ve La Défense yönündeki düz aksı izlemek için mükemmel bir konum sunar. Üstelik merkezî konumu ve kuleye oranla daha kısa kuyruk süresiyle zaman açısından avantajlıdır.
Modern bir Paris manzarası arayanlar için ise Tour Montparnasse öne çıkar. 56. kattaki teras, Eyfel Kulesi’ni de içine alan 360° şehir panoraması sunar. Gün batımı saatlerinde buradan Paris’i izlemek unutulmaz bir deneyim olabilir.
Eğer şehirde birkaç gününüz varsa, farklı saatlerde bu üç noktadan en az birine çıkmak seyahatinize çok yönlü bir bakış katacaktır.
Disneyland Paris için dersinize iyi çalışın.

Paris gezilecek yerler listenizin yıldızı olan Disneyland Paris, çoğu ziyaretçi için ömür boyu birkaç kez yaşanabilecek özel bir deneyim. Yazının başında park hakkında temel bilgilerden bahsetmiştik. Şimdi ise bu deneyimi en verimli şekilde yaşayabilmek için bir uyarı: Disneyland Paris’e gitmeden önce mutlaka “dersinize iyi çalışın”.
Park oldukça büyük ve çoğu gezgin bu dev eğlence alanı için sadece 1 tam gün ayırıyor. Bu süre içinde en sevdiğiniz tematik alanlara ulaşmak, en çok binilmek istenen araçları önceden belirlemek, yemek molalarını akıllıca planlamak gerekiyor. Aksi halde zaman yetmeyebilir ve birçok deneyimi kaçırabilirsiniz.
Bir diğer kritik konu ise Fast Pass özelliği sunan bilet seçenekleri. Özellikle çocuklu aileler için uzun kuyruklar günün en büyük düşmanı olabiliyor. Hangi biletin size daha uygun olduğunu önceden araştırmanız, seyahatinizin verimini ciddi ölçüde artıracaktır. Üstelik özel günlerde veya hafta sonlarında park çok daha kalabalık oluyor.
Bu biletler sayesinde giriş anındaki zaman kaybını ortadan kaldırabilir ve park içindeki planınızı daha rahat uygulayabilirsiniz.
Daha detaylı ipuçları, önerilen rotalar ve favori araçlar için Disneyland Paris Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey! başlıklı yazımızda da anlattığımız gibi kapsamlı rehberimize göz atmayı unutmayın.
Şehirdeki bahşiş kültürü
Paris’te bahşiş bırakmak zorunlu olmasa da yaygın ve yerleşmiş bir gelenek. Restoran ve kafelerde servis ücreti (service compris) genellikle fiyata dahildir. Ancak memnun kalınan hizmetlerde %5–10 oranında ekstra bahşiş bırakmak nezaket göstergesi sayılır. Taksi, otel ve tur rehberliği gibi alanlarda da küçük miktarlarda bahşiş vermek yaygındır.
Nakit & Kredi kartı kullanımı hakkında
Paris’te kredi kartı kullanımı oldukça yaygındır. Restoranlar, mağazalar ve müzeler dahil olmak üzere pek çok yerde temassız veya chipli kartlarla ödeme yapılabilir. Ancak küçük kafeler, fırınlar ya da sokak tezgâhlarında nakit ödemeye ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu nedenle az miktarda euroyu yanınızda bulundurmakta fayda var.
Paris hakkında ünlü filmler & kitaplar
Paris’in büyüsü yalnızca sokaklarında değil, sinema ve edebiyat dünyasında da yıllardır hissediliyor. Şehri gezmeden önce izleyeceğiniz birkaç film, Paris’teki deneyiminizi çok daha anlamlı hale getirebilir. İşte öneriler:
Midnight in Paris (2011) – Woody Allen’ın yazdığı bu romantik film, 1920’lerin Paris’ine zaman yolculuğu yaparak edebiyat ve sanat ikonlarıyla karşılaşan bir yazarın hikayesini anlatıyor. Günümüz Paris’inin en estetik karelerini de barındırıyor.
Amélie (2001) – Montmartre sokaklarında geçen bu modern klasik, Paris’in farklı ruhunu sıcak ve naif bir şekilde sunuyor.
Before Sunset (2004) – “Before” üçlemesinin ikinci halkası olan bu film, Seine kıyısında geçen uzun bir sohbet eşliğinde Paris’in romantik yüzünü gözler önüne seriyor.
La La Land (2016) – Her ne kadar Paris’te geçmese de karakterlerin Paris sahneleriyle hayallerin şehri olarak sunulması dikkat çekici.
Edebiyat cephesinde ise Ernest Hemingway’in “Paris Bir Şenliktir” adlı anı kitabı, 1920’lerin bohem Paris’ini keşfetmek isteyenler için vazgeçilmezdir. Ayrıca Victor Hugo’nun “Notre Dame’ın Kamburu” eseri, yalnızca gotik bir hikâye değil, aynı zamanda şehrin mimarisine duyulan hayranlığın da bir yansımasıdır.
Paris’e gitmeden önce bu eserlerle şehri zihninizde canlandırmak, gerçek geziniz sırasında birçok noktayı daha anlamlı kılacaktır.
Paris’e ne zaman gitmeli?

Paris her mevsim ayrı güzellikler sunan, yılın dört mevsiminde de ziyaret edilebilecek şehirlerden biridir. Ancak seyahat planınızı yaparken hem hava durumunu hem de şehirdeki etkinlik takvimini göz önünde bulundurmak, deneyiminizi çok daha keyifli hale getirecektir.
Bazı gezginler şehri sakin haliyle kış aylarında gezmeyi tercih ederken, kimileri parkların çiçek açtığı bahar aylarını ideal bulur. Yaz ayları, açık hava etkinliklerinin arttığı ve Paris’in en canlı dönemine girdiği zamanlardır. Sonbaharda ise şehre romantik bir melankoli hâkim olur. Ayrıca resmi tatiller, okul dönemleri ve büyük festivaller de şehirdeki kalabalığı etkileyen önemli faktörlerdendir.
Paris gezilecek yerler bakımından zengin bir şehir olduğundan, hangi dönemde gitmeyi seçtiğiniz gezi tarzınıza göre değişebilir. Şimdi mevsimlere göre şehirde sizi neler bekliyor, gelin birlikte bakalım.
Mevsimlere göre zamanlama
Aşağıda, mevsimsel farklılıkların Paris seyahatinize nasıl yansıyacağını inceleyebilir, kendi planınıza en uygun zamanı kolayca belirleyebilirsiniz.
İlkbahar
Paris’in doğanın uyanışıyla birlikte yeniden canlandığı dönemdir. Parklar çiçeklenir, Seine kıyısındaki yürüyüşler huzurlu hale gelir. Hava ılımandır ve şehir henüz yaz kadar kalabalık değildir. Fotoğraf tutkunları ve romantik çiftler için en ideal dönemlerden biridir.
Yaz
Şehirde açık hava konserleri, festival ve etkinliklerin sayısı artar. Hava sıcaklığı 25–30°C seviyelerine çıkar, gündüzler uzundur. Ancak bu dönem, turist yoğunluğunun zirve yaptığı ve otel fiyatlarının en yüksek olduğu zaman dilimidir. Rezervasyonlarınızı önceden yapmakta fayda vardır.
Sonbahar
Ağaçların kızıl ve altın tonlarına büründüğü bu mevsimde Paris çok daha romantik bir atmosfere sahip olur. Hava serinlemeye başlar ama yürüyüş için hâlâ idealdir. Müzeler ve sergi salonları yoğunlaşır. Şehir, yaz kalabalığının çekilmesiyle daha sakin bir hâl alır.
Kış
Paris bu dönemde daha düşük sıcaklıklara sahip olsa da, yılbaşı ışıkları ve vitrin süslemeleriyle masalsı bir görünüm kazanır. Müzeler ve kafeler sıcak kaçış noktalarıdır. Özellikle Noel dönemi ve Ocak sonu alışveriş indirimleri bu mevsimi cazip kılar. Kalabalık azaldığı için otel fiyatları daha uygun olabilir.
Resmî Tatiller
Paris’teki resmi tatiller, bazı müze ve dükkanların kapalı olmasına ya da saat düzenlemesi yapılmasına neden olabilir. Tatil dönemlerinde şehir kalabalıklaşabilir.
- 1 Ocak – Yeni Yıl
- 1 Mayıs – İşçi Bayramı
- 14 Temmuz – Bastille Günü
- 15 Ağustos – Meryem Ana’nın Göğe Yükselişi
- 1 Kasım – Azizler Günü
- 25 Aralık – Noel
Festivaller
Paris’te yıl boyunca pek çok kültürel ve sanatsal etkinlik düzenlenir. Festival takvimi planlamanızı doğrudan etkileyebilir.
- Nuit Blanche (Ekim): Şehir genelinde çağdaş sanat etkinlikleri
- Fête de la Musique (21 Haziran): Açık hava müzik festivali
- Paris Jazz Festival (Temmuz): Parc Floral’de ücretsiz konserler
- Paris Plages (Temmuz – Ağustos): Seine Nehri kıyısı sahile dönüşür
- Christmas Markets (Aralık): Şehir genelinde Noel pazarları
Paris’te konaklama için en uygun bölgeler

Paris’te konaklama planı yaparken yalnızca otel seçimi değil, hangi bölgede kalacağınız da büyük önem taşıyor. Ulaşım kolaylığı, turistik noktalara yakınlık ve çevredeki atmosfer, gezi deneyiminizi doğrudan etkiliyor. Özellikle ilk kez Paris’e gidiyorsanız, bölge tercihi çok daha kritik hale geliyor.
Paris’te Nerede Kalınır? başlıklı yazımda da detaylıca anlattığım gibi, şehirde her gezgin profiline hitap eden farklı mahalleler mevcut. Aşağıda, konum, tarz ve beklentiye göre öne çıkan beş bölgeyi kısaca tanıttım.
Louvre
Şehrin tam kalbinde yer alan bu bölge, Louvre Müzesi ve Tuileries Bahçesi gibi simgesel yapılara yürüme mesafesindedir. Ulaşım açısından oldukça merkezi olduğu için ilk kez gelen gezginler için idealdir. Oteller biraz pahalı olsa da, zamandan ve efordan tasarruf sağlar.
Le Marais
Paris’in en karakteristik semtlerinden biri olan Le Marais, tarihi dokusu ve sanatsal atmosferiyle dikkat çeker. Butik oteller, sanat galerileri, kafe ve pastanelerle dolu sokaklarıyla hem yerel ruhu yaşamak hem de merkezi kalmak isteyenler için harika bir tercihtir.
Şanzelize Çevresi
Lüks otellerin ve büyük markaların yer aldığı bu bölge, alışveriş tutkunları için oldukça caziptir. Gece geç saatlere kadar canlı olan caddesi ve Zafer Takı’na olan yakınlığı ile Paris’in prestijli bölgeleri arasındadır. Ancak fiyatlar ortalamanın üzerindedir.
Eyfel Kulesi Çevresi
Eyfel manzaralı otellerin yer aldığı bu bölge, özellikle romantik Paris hayali kuran çiftlerin favorisi. Akşam saatlerinde kule ışıkları eşliğinde yürüyüş yapabileceğiniz huzurlu bir atmosfere sahiptir. Diğer turistik noktalara göre biraz daha sakin bir konumda yer alır.
Saint-Germain-des-Prés
Entellektüel ve edebi geçmişiyle tanınan bu bölge, kitapçılar, antikacılar ve tarihi kafelerle doludur. Latin Quarter’a ve Seine Nehri’ne olan yakınlığı sayesinde hem nostaljik hem de merkezi bir deneyim sunar. Butik oteller ve taş sokaklar buraya ayrı bir hava katar.
Paris merkezinden otel tavsiyeleri

Paris’te konaklama seçenekleri oldukça fazla, ancak merkezi bir bölgede kalmak gezi boyunca büyük kolaylık sağlıyor. Özellikle metro ve RER hatlarına yakın, yürüme mesafesinde önemli noktalara ulaşabileceğiniz tesisleri tercih ettiğinizde hem zamandan kazanıyor hem de günü daha verimli geçirebiliyorsunuz.
Şimdiye kadarki Paris seyahatlerimde farklı beklentilere göre birkaç merkezi otelde konaklama şansım oldu. Aşağıda hem kendi deneyimlerimden yola çıkarak hem de lokasyon avantajı sunan 4 otel önerisini paylaşmak istiyorum.
Montfleuri ★★★★
Son Paris gezimizde yanımızda ilk defa çocuklarımız da vardı. Bu yüzden seçeceğimiz otelin konumu bizim için en önemli kriterlerden biriydi. Bu nedenle tercihimizi Şanzelize’deki Zafer Takı’na sadece 1 dakika yürüme mesafesindeki 4 yıldızlı butik Hotel Montfleuri’den yana kullandık. Eğer bizim gibi Disneyland Paris’e de gitmeyi planlıyorsanız, otele birkaç dakika uzaklıktaki RER durağı çok işinize yarayacak, buradan aktarmasız olarak parka ulaşabilirsiniz.
✅ Montfleuri hakkında detaylı bilgi almak ve rezervasyon yaptırmak için tıklayın.
Libertel Gare Du Nord Suede ★★★
Bir önceki Paris gezimizdeki kriterimiz ise şehrin popüler tren istasyonlarından Gare de Nord’a yakın olmak vardı. Trenle yaptığımız Avrupa turunda bu istasyon üzerinden şehre gelip gittiğimiz için elde bavul çok dolaşmamak adına buraya yakın bir yer aradık. Tercihimizi gara sadece 5 dakika yürüme mesafesinde bulunan, ekonomik ama temiz Libertel Gare de Nord Suede adlı otelden yana kullandık. Tesisin Booking.com puanı da oldukça yüksekti. Merkezin biraz dışında, ulaşım ağına yakın ve ekonomik yer arayanlar için bence güzel bir seçenek.
✅ Libertel Gare Du Nord Suede hakkında detaylı bilgi almak ve rezervasyon yaptırmak için tıklayın.
Novotel Paris Les Halles ★★★★
Paris’in tam da merkezinde konaklamak isteyenler için 4 yıldızlı Novotel Paris Les Halles’i önerebilirim. Otel, Louvre bölgesindeki konumu ve metro/RER hatlarına yakınlığı ile ulaşım açısından son derece avantajlı. Otelden çıktığınızda 10 dakika yürüyerek Louvre Müzesi, Marais Bölgesi ve Notre Dame Katedrali gibi turistik yerlere ulaşabilirsiniz. Disneyland’a RER trenleri ile kolayca ulaşmak isterseniz otelin önündeki duraktan aktarmasız bir şekilde parka ulaşmanız mümkün. Fiyatı, bulunduğu konumdan dolayı yüksek olsa da şehrin en popüler ve tercih edilen tesislerinden biri.
✅ Novotel Paris Les Halles hakkında detaylı bilgi almak ve rezervasyon yaptırmak için tıklayın.
Hotel Marignan Champs-Elysées ★★★★★
Paris ile sınırlı kalmayıp dünyanın en gösterişli ve ünlü bulvarları arasına giren Şanzelize Caddesi’nde konaklamak ister misiniz? Eğer tercihiniz bu bölgeyse 5 yıldızlı Hotel Marignan Champs-Elysées’i önerebilirim. Otelin merkezi konumu sayesinde çok sayıda restoran, eğlence mekanı ve alışveriş mağazasına kolayca ulaşabilirsiniz. Metro istasyonu da birkaç dakika yürüme mesafesinde. Ayrıca bazı odalarda Eyfel Kulesi manzaralı teras da mevcut.
✅ Hotel Marignan Champs-Elysées hakkında detaylı bilgi almak ve rezervasyon yaptırmak için tıklayın.
Paris Havaalanı’ndan şehir merkezine nasıl gidilir?

Paris’te 3 havaalanı bulunuyor ancak ülkemizden yapılan direkt uçuşların büyük kısmı Charles de Gaulle (CDG) ve Orly Havaalanı’na yapılıyor. Ulaşım planınızı yaparken havaalanının şehre uzaklığını ve kullanacağınız araçları önceden belirlemek hem zaman hem bütçe açısından oldukça önemlidir.
Paris Havaalanı Şehir Merkezi Arası Ulaşım başlıklı yazımızda da anlattığımız gibi, CDG’den şehir merkezine ulaşım için birçok toplu taşıma ve özel ulaşım seçeneği mevcut. Aşağıda, özellikle Charles de Gaulle Havaalanı’ndan Paris şehir merkezine ulaşım için tercih edebileceğiniz başlıca araçları sıraladım.
RER
CDG’den şehir merkezine gitmenin en hızlı ve ekonomik yollarından biri RER B tren hattıdır. Havaalanındaki Terminal 2’den binebilir, Gare du Nord, Châtelet-Les Halles gibi merkezi istasyonlara yaklaşık 35–40 dakikada ulaşabilirsiniz.
Bilet ücreti: yaklaşık 11,80 €. Trenler genellikle 10–15 dakikada bir kalkar.
RoissyBus
RoissyBus, CDG ile şehir merkezi arasındaki direkt otobüs hattıdır. Opéra bölgesine kadar direkt ulaşım sağlar. Havaalanından kalktıktan sonra trafik durumuna bağlı olarak yaklaşık 60 dakika sürer. Ücret: yaklaşık 16,50 €. Bagaj taşıma ve konfor açısından oldukça tercih edilen bir seçenektir.
Taksi
CDG’den şehir merkezine taksi ile gitmek isterseniz ortalama yolculuk süresi 45–60 dakika sürer. Trafik yoğun saatlerde bu süre uzayabilir. Sabitleştirilmiş ücret:
- Sağ Yaka (Rive Droite): 53 €
- Sol Yaka (Rive Gauche): 58 €
- (Bagaj dahil, ekstra ücret alınmaz. Taksimetre açılmaz; sabit ücret uygulanır.)
Uber
CDG’den Uber çağırmak da mümkündür. Özellikle 2–3 kişilik gruplar için ekonomik olabilir. Standart araçlarla şehir merkezine ulaşım ortalama 45–60 dakika sürer. Fiyatlar: yaklaşık 45–70 €. Uygulama üzerinden araç tipi seçimine göre fiyat değişir. Ancak yoğun saatlerde dinamik fiyatlandırma (surge pricing) uygulanabilir.
Özel Transfer
Yolculuğunuzun en konforlu şekilde başlamasını isterseniz, havaalanından otelinize kadar doğrudan ulaşım sağlayan özel transfer hizmetlerini tercih edebilirsiniz. Şoför sizi varış terminalinde karşılar ve valiz taşıma dahil kapıdan kapıya hizmet sunar. Bu seçenek özellikle çocuklu aileler, yaşlı yolcular veya gece varışlarında büyük kolaylık sağlar.
Ortalama yolculuk süresi: 35–55 dakika. 4 kişilik araçlar için fiyatlar genellikle 65–100 € arasında değişiyor. Araç tipi, kişi sayısı ve otelin konumu fiyatları etkileyebilir.
Benim deneyimlediğim bazı güvenilir özel transfer firmaları:
- WelcomePickups: Yaklaşık 65 € (4 kişi). Şoför dönüş transferinde indirim sunabiliyor.
- Booking.com transfer hizmeti: Otel rezervasyonuyla birlikte ayarlanabiliyor. 3–5 € farkla uygun fiyatlar bulabilirsiniz.
- Paris Dolmuşu: Türk şoförlü, van tipi araçlarla hizmet veriyor. CDG–şehir merkezi sabit fiyat 100 € (4 kişi).
- Diğer seçenekler:
• Easy Go Shuttle – 90 €
• Bt-Transfer – 90 €
• Tioshuttle – 85 €
• iprestige – 90 €
🎫 CDG Havalimanı’na / Havalimanı’ndan özel transfer seçenekleri için tıklayın.
Otel Servisi
Bazı oteller, önceden rezervasyon yapılması koşuluyla havaalanından özel ya da paylaşımlı servis hizmeti sunabiliyor. Bu hizmet ücretli ya da konaklama fiyatına dahil olabilir. Paris seyahatinizi planlarken otelinizle iletişime geçerek shuttle imkânı olup olmadığını mutlaka sorun. Özellikle küçük çocuklu aileler için bu seçenek pratik bir çözüm olabilir.
Paris şehir merkezi nasıl gezilir?

Paris’i keşfetmenin en verimli yollarından biri doğru ulaşım araçlarını tanımak ve planınızı buna göre yapmaktır. Şehirde toplu taşıma ağı son derece gelişmiştir ve farklı bütçelere hitap eden birçok ulaşım alternatifi bulunur. Özellikle Paris’e ilk kez giden gezginler için metro, otobüs ve RER sistemlerinin işleyişini önceden öğrenmek, gün içinde büyük zaman kazandırır.
Paris’te gezilecek yerler genellikle birbirine yakın konumlandığı için bazı bölgeleri yürüyerek, bazılarını ise tek bir toplu taşıma kartıyla kolayca gezebilirsiniz. Paris Şehir Merkezi Nasıl Gezilir? başlıklı yazımızda da detaylıca anlattığımız gibi büyük şehirlerde doğru ulaşım tercihi gezi kalitesini doğrudan etkileyen bir konu.
İşte Paris şehir merkezinde kullanabileceğiniz en pratik ulaşım alternatifleri:
Metro
Paris metrosu, şehrin tüm bölgelerine ulaşım sağlayan hızlı ve yaygın bir sistemdir. 14 ana hat ve 300’den fazla istasyonla neredeyse her önemli noktaya birkaç dakikalık yürüyüş mesafesinde metro istasyonu bulunur. Bilet fiyatı: 2,15 €.
Tek seferlik biletler, 10’lu “carnet” paketleri veya sınırsız kullanım için Navigo ve Paris Visite kartları tercih edilebilir.
RER
RER trenleri, şehir içi ve banliyö arasında çalışan daha hızlı ulaşım sağlayan ekspres hatlardır. RER A ile Disneyland Paris, RER B ile CDG Havaalanı ve şehir merkezi arasında ulaşım sağlanabilir. Merkez bölgelerde metro ile entegre şekilde çalışır.RER kullanırken biletin geçerli olduğu bölgeyi doğru seçmek önemli, aksi halde ceza kesilebilir.
Belediye Otobüsü
Paris’in otobüs ağı oldukça geniştir ve özellikle gece saatlerinde metroya alternatif olarak kullanılır. Şehir merkezinde otobüsler turistik bölgelere daha manzaralı bir ulaşım imkânı sunar. Navigo ve Paris Visite kartları otobüslerde de geçerlidir. Duraklarda dijital ekranlar ve Google Maps entegrasyonu sayesinde rota planlaması oldukça kolaydır.
Taksi
Taksiler Paris’te sabit ücret tarifesiyle çalışır. Resmi taksiler “Taxi Parisien” ibaresi taşıyan beyaz tabelalarıyla kolayca ayırt edilebilir. Şehir içi kısa mesafelerde pratik bir seçenek olsa da trafik yoğun saatlerde süre ve maliyet artabilir. Başlangıç ücreti: yaklaşık 4,50 €, kilometre başına 1,10–1,70 €.
Uber
Paris’te Uber uygulaması yaygın olarak kullanılıyor. Fiyatlar taksiyle benzer düzeyde olsa da, uygulama üzerinden araç takibi ve sürücü puanlama gibi özellikler sunduğu için özellikle turistler tarafından tercih ediliyor. Uber, havaalanı transferlerinden gece ulaşımına kadar geniş kullanım alanına sahip.
Hop On Hop Off Otobüsler
Şehirdeki en önemli turistik noktaları durak durak gezmek isteyenler için hop-on hop-off otobüsler harika bir seçenek sunuyor. Üstü açık çift katlı bu otobüsler, hem şehir turu yapmak hem de belirli duraklarda inip gezip tekrar binmek isteyenler için oldukça idealdir.
Rotalar genellikle Eyfel Kulesi, Louvre, Notre Dame, Montmartre ve Şanzelize gibi önemli durakları kapsar. Turların bazıları tek binişlik, bazıları ise günlük/çok günlük seçenekler sunar. Ayrıca sesli rehber desteği de bulunur.
- Tootbus hop-on hop-off keşif otobüsü turu
- İsteğe bağlı cruise ile büyük otobüs hop-on hop-off turları
Bu otobüsler sayesinde Paris’in tüm simge noktalarını konforlu bir şekilde gezebilir, fotoğraf ve dinlenme molalarını planlı şekilde ayarlayabilirsiniz.
Tek binişlik biletler hakkında bilgiler
Paris’te toplu taşıma kullanımı oldukça pratik ve yaygın. Metro, RER (şehir içi bölgelerde), otobüs ve tramvay gibi araçlarda kullanılabilen tek binişlik biletler (Ticket t+ adıyla geçer), şehir içi ulaşımda en çok tercih edilen seçeneklerden biridir. Bu biletlerle metro ve RER (bölge 1 içi), otobüs, tramvay ve funiküler hatlarında tek yönlü seyahat yapılabilir.
2025 yılı itibarıyla tek bilet fiyatı 2,15 € olup, yaklaşık 90 dakika boyunca geçerlidir. Bu süre içinde metro veya RER hatları arasında aktarma yapılabilir, ancak metrodan otobüse ya da otobüsten metroya geçiş yapılamaz. Otobüslerde ve tramvaylarda da aynı bilet geçerlidir, ancak otobüs içinden bilet almak isterseniz şoförden nakit olarak 2,50 € karşılığında alabilirsiniz. Bu biletle aktarma hakkınız olmaz.
Binişlerde bileti mutlaka onaylatmak (damgalatmak) gerekir. Metro ve RER’de turnikeden geçerken otomatik onay olurken, otobüs ve tramvaylarda manuel validatör cihazlarını kullanmanız gerekir. Onaylatılmamış biletle seyahat etmek para cezasına yol açabilir.
Eğer Paris’i birkaç gün boyunca kapsamlı şekilde gezmeyi planlıyorsanız, toplu taşıma kartları daha avantajlı olabilir. Paris Pass, içinde metro, otobüs, RER gibi araçlarda sınırsız kullanım imkânı tanıyan bir ulaşım kartı içerdiğinden, yoğun gezi temposu olanlar için zamandan ve paradan tasarruf ettirir.
Paris’in ünlü yöresel lezzetleri

Fransız mutfağı denince akla ilk gelen şehir olan Paris, tatlılardan ana yemeklere, sokak atıştırmalıklarından gurme restoranlara kadar çok geniş bir yelpazeye sahip. Şehirdeki yeme içme kültürü, yalnızca lezzet değil, aynı zamanda estetik ve ritüel anlamı da taşır. Ancak Paris’te yeme içme planı yaparken helal hassasiyetine dikkat eden gezginlerin bazı detaylara özellikle özen göstermesi gerekir.
Paris’te ne yenir? başlıklı yazımızda da detaylıca anlattığımız gibi, Fransız mutfağının simgesi hâline gelmiş bazı lezzetleri Paris sokaklarında kolaylıkla bulabilirsiniz. Aşağıda, Paris gezinizde karşılaşabileceğiniz yöresel tatlardan bazılarını bulabilirsiniz.
Kruvasan
Fransız kahvaltılarının simgesi hâline gelen kruvasan, tereyağıyla yapılan kat kat hamuru ve dışı çıtır, içi yumuşak yapısıyla Paris fırınlarında sıcak şekilde sunulur. Genellikle sade tercih edilse de çikolatalı ve badem dolgulu çeşitleri de oldukça popülerdir.
Makaron
Badem unu ve yumurta akı ile yapılan makaronlar, rengarenk görünümleri ve çeşitli aromalarıyla hem göze hem damağa hitap eder. Çilek, limon, vanilya, lavanta gibi pek çok çeşidi Paris pastanelerinde kolaylıkla bulunabilir.
Soğan Çorbası
Fransız mutfağının en klasik başlangıçlarından biri olan bu çorba, uzun süre karamelize edilen soğan ve et suyuyla hazırlanır. Üzeri peynir eritilmiş kızarmış ekmekle kaplanır ve fırınlanarak servis edilir.
Salyangoz (Escargot)
Salyangoz, özellikle sarımsaklı tereyağı sosunda pişirilerek sunulur ve Fransız mutfağının sıra dışı ama geleneksel lezzetlerinden biridir. Genellikle mezeler arasında veya başlangıç olarak servis edilir.
Krep (Crêpe)
Paris sokak lezzetlerinin en sevilenlerinden biri olan krep, incecik hamuru ile tatlı veya tuzlu iç malzemelerle hazırlanabilir. Çikolatalı, muzlu, reçelli ya da peynirli, jambonlu çeşitleriyle her damak zevkine hitap eder.
Ekler
İçi vanilya veya çikolatalı kremayla dolu, üzeri parlak çikolata sosuyla kaplı uzun tatlılar olan ekler, Fransız pastanelerinin en çok tercih edilen ürünlerinden biridir. Hafif ama lezzetli bir tatlı arayanlar için idealdir.
Ördek Confit
Kendi yağında uzun süre pişirilerek hazırlanan ördek confit, Fransız kırsal mutfağının klasiklerinden biridir. Dışı çıtır, içi yumuşak olan bu yemek genellikle patatesle servis edilir. (Domuz yağı ya da karışık yağ içerebilir.)
Crème Brûlée
İçerisinde yoğun vanilya aroması olan sütlü kreması ve üzerindeki kıtır karamelize şeker tabakasıyla klasik Fransız tatlılarından biridir. Hafif, rafine ve zarif bir tatlıdır.
Steak Tartare
Çiğ dana kıyması, soğan, kapari, baharatlar ve çiğ yumurta sarısıyla karıştırılarak hazırlanan bu tabak, genellikle kızarmış ekmekle sunulur. (Muhtemelen domuz eti içerebilir.)
Steak Frites
Izgara etin kızarmış patatesle birlikte sunulduğu bu klasik brasserie yemeği, Paris’te birçok restoranda öğle veya akşam menüsünde yer alır. (Muhtemelen domuz eti içerebilir.)
Croque Monsieur
Ekmek dilimleri arasına peynir ve jambon konularak fırınlanan bu Fransız tostu, üzerine beşamel sos da eklenerek daha zengin hâle getirilebilir. (Muhtemelen domuz eti içerir.)
Ratatouille
Kabak, patlıcan, domates, biber ve soğan gibi sebzelerin zeytinyağı ile pişirilmesiyle hazırlanan bu vejetaryen yemek, Provence bölgesine özgüdür. Renkli sunumu ve hafifliğiyle bilinir.
Sufle
Fırında kabaran bu yumuşak tatlı, genellikle çikolata ile hazırlanır ve sıcak olarak servis edilir. İçindeki akışkan kıvamı ve hafif yapısıyla Fransız mutfağının en sevilen tatlılarındandır.
Not: Adı geçen ürünlerde domuz eti bulunabileceğini ya da helal kesim et ürünlerinin yer almayabileceğini unutmayın. Konu hakkında bizim gibi hassas davranıyorsanız yeme içme konusunda daha seçici davranabilirsiniz.
Paris’te alışveriş için nereler gezilir?

Dünyanın moda başkenti olarak bilinen Paris, alışveriş tutkunları için adeta bir cennet. Şehirde her bütçeye, her zevke hitap eden sayısız alışveriş noktası bulunuyor. Lüks markaların sıralandığı bulvarlardan vintage butiklere, şık pasajlardan otantik sokak pazarlarına kadar çok çeşitli alışveriş alternatifine ev sahipliği yapıyor. Paris’e geldiğinizde sadece alışveriş yapmak değil, bu deneyimin bir parçası olmak isterseniz doğru adresleri bilmek önemli.
Paris’te Nerede Alışveriş Yapılır? başlıklı yazımızda da detaylıca anlattığımız gibi, bu şehirde alışveriş sadece ürün almak değil, aynı zamanda kültürel bir keşif anlamına da gelir.
Şanzelize Caddesi (Champs-Élysées)
Dünyanın en ünlü alışveriş caddelerinden biri olan Şanzelize, lüks markalardan uluslararası zincirlere kadar çok sayıda mağazaya ev sahipliği yapıyor. Louis Vuitton, Guerlain, Sephora ve Zara gibi mağazalarla dolu bu cadde aynı zamanda prestijli bir yürüyüş rotasıdır.
Rue de Rivoli
Louvre Müzesi’ne paralel uzanan Rue de Rivoli, Zara, H&M, Mango gibi orta segment markaların yer aldığı uzun ve işlek bir alışveriş caddesidir. Turistik bölgelere yakınlığı sayesinde özellikle pratik alışveriş için tercih edilir.
Montmartre Sokakları
Bohem ruhuyla ünlü Montmartre sokaklarında ikinci el dükkanlar, yerel tasarım butikleri ve sanat odaklı mağazalar öne çıkar. Alışverişten çok keşif hissi sunan bu sokaklar, özgün parça arayanlar için ideal.
Le Marché des Enfants Rouges
Marais bölgesinde yer alan bu sokak pazarı, Paris’in en eski kapalı pazarı olma özelliğini taşır. Yerel gıda ürünleri, çiçekler, doğal kozmetikler ve sokak lezzetleriyle dolu pazarda otantik bir alışveriş deneyimi yaşanabilir.
Galeries Lafayette
Opera Garnier’e yakın konumda yer alan bu dev alışveriş merkezi, lüks markaların yanı sıra orta segment ürünlerle de doludur. Muhteşem kubbesi ve vitrin süslemeleriyle alışveriş dışında görsel bir şölen sunar.
Au Printemps
Galeries Lafayette’in hemen yanında yer alan bu klasik Fransız mağazası, modadan kozmetiğe kadar geniş ürün yelpazesi sunar. Teras katında yer alan kafe ise alışveriş molası için tercih edilen sakin bir noktadır.
Rue Saint-Honoré
Paris’in butik alışveriş dünyasını keşfetmek isteyenler için ideal bir adres olan bu cadde, Chanel, Colette ve Goyard gibi markaların butiklerine ev sahipliği yapar. Özellikle moda meraklılarının uğrak noktasıdır.
Paris’ten ne alınır?

Paris’te alışveriş yalnızca moda ve kozmetik ürünleriyle sınırlı değil; şehre özgü hediyelik eşyalar ve yerel lezzetler de sevdiklerinize götürebileceğiniz anlamlı hatıralar arasında yer alıyor. Sokak pazarlarından lüks butiklere kadar geniş bir alışveriş seçeneği sunan şehirde, klasik ama değerli hatıralar bulmak mümkün.
Paris’ten Ne Alınır? başlıklı yazımızda da detaylıca anlattığımız gibi, Paris alışverişi her zaman bir şey satın almaktan fazlasıdır; şehrin ruhunu yanınızda götürmektir.
Tatlı ve Şekerlemeler
Paris’e özgü karamel, nuga ve şekerlemeler şehirdeki geleneksel pastanelerden veya çikolata dükkanlarından temin edilebilir. Küçük ve zarif paketlemeleri sayesinde valizde taşınması da kolaydır.
Peynir
Fransız peynir çeşitleri dünya çapında ünlüdür. Paris’te vakumlu paketlerde satılan birçok peynir çeşidini ülkeye sokulmasına izin verilen miktarda satın alabilirsiniz. Helal sertifikalı ürünleri araştırarak tercihte bulunabilirsiniz.
Çikolata
Ladurée, Pierre Hermé veya Angelina gibi markaların ürettiği el yapımı çikolatalar hem tatlı krizlerine çözüm hem de hediyelik seçenek olarak idealdir. Özellikle küçük kutularda hazırlananlar, seyahat dönüşü için harika bir jest olabilir.
Bere
Paris sokaklarının vazgeçilmezi olan bereler hem şık hem de kullanışlı bir hediyelik alternatifidir. Özellikle Saint-Michel ve Le Marais bölgelerinde rengârenk, yerel üretim bereler bulabilirsiniz.
Eşarp
Fransız kadınlarının stil ikonu haline gelen zarif ipek eşarplar, Paris’ten alınabilecek en şık aksesuarlardan biridir. Rue Saint-Honoré gibi caddelerde veya Galeries Lafayette’te geniş seçenekler sunulur.
Parfüm & Kozmetik
Fransa, parfüm ve kozmetikte öncü ülkelerden biri. Sephora, Fragonard veya Nuxe gibi markaların ürünleri hem kendinize hem de sevdiklerinize hoş bir hediye alternatifi oluşturur.
Magnet, T-Shirt, Biblo, Anahtarlık…
Paris simgeleriyle süslenmiş magnetler, minik Eyfel Kulesi bibloları, tematik anahtarlıklar veya “J’adore Paris” yazılı tişörtler, hem uygun fiyatlı hem de klasik hediyelik seçenekler arasında yer alır.
Defter & Kırtasiye Ürünleri
Paris’teki kitapçılarda satılan sanatsal defterler, eski harita baskılı ajandalar ya da sanat temalı kırtasiye ürünleri, nostaljik ve kültürel değeri olan hediyelikler arasında gösterilebilir.
Paris’e kadar gelmişken gezilebilecek yerler

Paris’e kadar gelmişken, sadece bu büyüleyici şehri değil, çevresindeki birbirinden etkileyici Avrupa şehirlerini de görmeden dönmek olmaz. Özellikle Schengen vizesine sahipseniz, trenle veya kısa mesafeli otobüs yolculuklarıyla pek çok farklı ülkeyi ve kültürü keşfetme şansına sahipsiniz. İşte Paris’ten kolayca ulaşabileceğiniz ve mutlaka görülmesi gereken şehirlerden bazıları:
Lille
Fransa’nın Belçika sınırına yakın kuzey şehri Lille, tarihî dokusunu koruyan sokakları, sanat galerileri ve gastronomik zenginlikleriyle dikkat çekiyor. Eski Kent (Vieux Lille) bölgesi, Arnavut kaldırımlı sokakları ve renkli cepheli evleriyle tam bir açık hava müzesi gibi. Modern sanat müzesi LaM ve Palais des Beaux-Arts da kültür meraklıları için önemli duraklar arasında. Paris’ten TGV trenleriyle yaklaşık 1 saatte ulaşabilirsiniz. Günübirlik bir gezi için oldukça ideal bir destinasyon.
Brüksel
Belçika’nın başkenti Brüksel; Avrupa Birliği’nin kalbi olmasının yanı sıra çikolata, waffle ve çizgi roman kültürüyle de tanınıyor. Gotik mimarili Grand Place, Atomium ve Magritte Müzesi gibi duraklarıyla tarih ve modernizmi birleştiriyor.
Paris’ten Thalys hızlı treniyle 1 saat 20 dakikada ulaşabilirsiniz. Dilerseniz bir gece konaklamalı bir rota olarak da planlanabilir.
• ✅ Brüksel’de Gezilecek Yerler başlıklı yazım için tıklayın.
• ✅ Brüksel’de Nerede Kalınır? başlıklı yazım için tıklayın.
Amsterdam
Kanalları, bisiklet kültürü ve sanata verdiği değerle Amsterdam, Avrupa’nın en ikonik şehirlerinden biri. Rijksmuseum, Van Gogh Müzesi ve Anne Frank’ın Evi gibi yerlerin yanı sıra Jordaan bölgesi ve çiçek pazarıyla da renkli bir karakter sunar. Paris’ten Thalys treniyle yaklaşık 3,5 saatte ulaşılır. En az 1 gece konaklamanızı öneririm.
• ✅ Amsterdam’da Gezilecek Yerler başlıklı yazım için tıklayın.
• ✅ Amsterdam’da Nerede Kalınır? başlıklı yazım için tıklayın.
Lyon
UNESCO tarafından koruma altına alınmış Eski Şehir bölgesiyle Lyon, Fransa’nın gastronomi başkenti olarak kabul edilir. Saône ve Rhône nehirleri arasında kurulmuş bu zarif şehir; traboule adı verilen gizli geçitleri, tarihi evleri ve Paul Bocuse pazarlarıyla keşfetmesi çok keyifli bir durak. Paris’ten TGV ile yaklaşık 2 saatte ulaşabilirsiniz. 1 gece konaklama ile hem tarihi hem lezzet odaklı bir gezi planlayabilirsiniz.
Strazburg
Fransa ve Almanya kültürünün iç içe geçtiği Strazburg; kanalları, yarı ahşap evleri ve tarihi merkeziyle büyüleyici bir şehir. Avrupa Parlamentosu’na da ev sahipliği yapan şehir, özellikle yılbaşı döneminde kurulan pazarıyla meşhurdur. Petite France bölgesi ise kartpostallık manzaralar sunar. Paris’ten TGV ile 1 saat 45 dakikada ulaşabilirsiniz. Günübirlik ya da bir gece konaklamalı olarak rahatlıkla planlanabilir.
• ✅ Strazburg’da Gezilecek Yerler başlıklı yazım için tıklayın.
• ✅ Strazburg’da Nerede Kalınır? başlıklı yazım için tıklayın.
Londra (İngiltere vizeniz varsa)
Thames Nehri kıyısındaki Londra, tarihi ve çağdaş yapıları bir arada barındırıyor. Westminster Sarayı, Tower Bridge, British Museum gibi simgelerin yanı sıra parkları ve publarıyla da her gezgine hitap eder. Paris’ten Eurostar hızlı treniyle 2 saat 20 dakikada ulaşabilirsiniz. Ancak seyahat için geçerli bir İngiltere vizesi gerekir.
• ✅ Londra’da Gezilecek Yerler başlıklı yazım için tıklayın.
• ✅ Londra’da Nerede Kalınır? başlıklı yazım için tıklayın.
Özet olarak Paris’te nereler gezilir?

Özetle Paris, kültürü, tarihi, sanatı ve romantizmi bir arada sunan; Avrupa’nın en unutulmaz şehirlerinden biridir. Yalnızca simge yapılarıyla değil, aynı zamanda atmosferiyle de ziyaretçilerini büyüleyen Paris, ilk seyahatte bile uzun bir iz bırakır.
Eğer bu büyüleyici şehri ilk kez ziyaret ediyorsanız, gezilecek yerlerin başında mutlaka şunlar geliyor:
• Eyfel Kulesi ve Champ de Mars
• Louvre Müzesi ve cam piramidi
• Notre Dame Katedrali ve çevresi
• Sainte Chapelle ve Conciergerie
• Şanzelize Caddesi ve Zafer Takı
• Sacré-Cœur Bazilikası ve Montmartre Tepesi
• Orsay Müzesi ve Musée de l’Orangerie
• Latin Quarter, Sorbonne ve Panthéon
• Seine Nehri kıyısı ve tekne turları
• Versay Sarayı ve bahçeleri
• Disneyland Paris
• Sainte-Sulpice, Luxembourg Bahçeleri, Rue Cler
• Trocadéro Meydanı ve Pont Alexandre III
Konaklama için Louvre çevresi, Le Marais, Şanzelize, Saint-Germain-des-Prés gibi merkezi ve güvenli bölgeleri öneririm. Daha önce konakladığım 🏨 Hotel Montfleuri, 🏨 Libertel Gare du Nord Suede ve 🏨 Novotel Paris Les Halles gibi oteller farklı bütçelere hitap eden iyi lokasyonlu seçeneklerdir.
Paris’i gezmek için metro, RER ve otobüs ağını kullanmak oldukça kolaydır. Navigo kartı veya Paris Visite kartları, toplu taşımayı sık kullanacak gezginler için ekonomik tercihler arasında yer alır. Tek binişlik biletler de kısa seyahatler için idealdir.
Paris mutfağı, kruvasan, makaron, ekler, krep ve crème brûlée gibi tatlılardan, ratatouille gibi sebze yemeklerine kadar çok çeşitli lezzetler sunar. Ancak helal hassasiyeti olan gezginlerin bazı yemeklerde domuz eti veya alkol kullanımı olabileceğini göz önünde bulundurması gerekir.
Alışveriş için Şanzelize ve Rue de Rivoli gibi ikonik caddelerin yanı sıra Galeries Lafayette ve Au Printemps gibi büyük mağazalar da öne çıkar. Hediyelik olarak bere, eşarp, parfüm, çikolata veya klasik Paris bibloları tercih edilebilir.
Paris’teyken mutlaka katılmanızı önerdiğim popüler turlar ve aktiviteler:
• ✅ Disneyland Paris: 1 günlük giriş
• ✅ Seine Nehri’nde 1 saatlik tekne turu
• ✅ Louvre Müzesi saatli giriş bileti
• ✅ Eyfel Kulesi giriş bileti
Eğer zamanınız varsa Paris’ten günübirlik veya kısa tren yolculuklarıyla Lille, Strazburg, Lyon, Brüksel, Amsterdam ve Londra’ya da kısa süreli tren yolculukları ile kolayca ulaşabilirsiniz.
Paris gezinizi bu önerilere göre şekillendirerek daha verimli, daha keyifli ve planlı bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Paris’te gezilecek yerlerle ilgili sıkça sorulan sorular

Paris’te mutlaka görülmesi gereken yerler hangileri?
Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi, Şanzelize, Notre Dame, Sacré-Cœur ve Montmartre ilk kez gelenlerin mutlaka görmesi gereken yerler arasında yer alır.
Paris’te ücretsiz gezilecek yerler nereler?
Şehrin parkları, sokakları, kiliseleri ve müzelerin belirli günlerde sunduğu ücretsiz giriş fırsatları değerlendirilebilir. Eyfel Kulesi çevresi, Montmartre sokakları, Luxembourg Bahçeleri gibi yerler de ücretsizdir.
Paris’teki en ünlü müzeler hangileri?
Louvre, Orsay, Pompidou ve Orangerie Müzesi, Paris’in en çok ziyaret edilen ve dünyaca ünlü müzeleridir.
Paris’te kaç gün kalmalı?
Paris’i hakkıyla gezmek için en az 3 tam gün önerilir. Disneyland Paris gibi ekstra planlar varsa 4 tam güne çıkılabilir.
Paris’e ne zaman gitmeli?
İlkbahar ve sonbahar ayları hava koşulları ve kalabalık dengesi açısından en ideal zamanlardır. Yaz ayları daha hareketli ve kalabalıktır.
Paris Havaalanı’ndan şehir merkezine nasıl gidilir?
Metro (RER B), RoissyBus, taksi, özel transfer ve otel servisleri gibi farklı ulaşım alternatifleriyle şehir merkezine ulaşmak mümkündür.
Paris’te nerede kalmalı?
Louvre çevresi, Le Marais, Şanzelize, Latin Quarter ve Saint-Germain-des-Prés merkezi, güvenli ve ulaşımı kolay bölgeler arasında yer alır.
Merhaba 2025 nisan sonlarina dogru parisi gezme programi yapiyorum ABD den gelicem. sitenizde cok faydali bilgiler edindim. cok detayli ve sormak istedigim her soruyu cevaplandirmissiniz .cok tesekkur ediyorum . acikamalariniz bana pariste cok aciklayici rehberim olucak. emeginize saglik, sorum ABD den gelirken fransaya vize almam gerekiyormu ABD vatandasiyim.?
Merhabalar, ilginiz için ben teşekkür ederim. Ezbere konuşmak istemem ama ABD vatandaşlarının Fransa’ya vizesiz gidebildiğini biliyorum, yine de yanlış bilgi vermemek adına detaylı bilgi almanızı tavsiye ederim.
Merhabalar ..Her gezi öncesi mutlaka yaralandığım bir site.Çok detaylı ve bilgilendirici.Emeğinize sağlık.Keyifle takip ediyorum
Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim Necla Hanım. Sevgiler…
Muazzam ve detaylı anlatım için teşekkürler. İlk defa gidenler sadece burayı okusa ve haritayı kullansa yeterli
Çok teşekkürler Hakkı Bey. Selamlar.
Hakkı Bey merhabalar, ilginiz ve güzel yorumlarınız için çok teşekkürler. Dediğiniz gibi özellikle Google Maps üzerinde oluşturduğumuz harita ile gezginler Paris’te keyifle gezebilirler. Sevgiler.
Merhabalar,
Aşırıya kaçmadan ve pek çok detay düşünülüp özenle hazırlanmış bu bilgiler ve harita için çok teşekkürler. Bir hayli fikir sahibi oldum ve mart sonu için planladığımız Paris gezimizde çok faydasını göreceğime inanıyorum. Emeklerinize sağlık.
Selamlar…
Muhteşem bir yazı olmuş oldukça bilgilendirici ve keyifli🙏 Artan kur sebebiyle maliyet düşürmek için Anverste kuzenimde kalıp hızlandırılmış bir şekilde Brüksel, Amsterdam ve Parisi de günü birlik gezmeyi planlıyordum ama anladım ki Parise bir gün yetmezmiş😂 tüm rotalar için sizin sitenizden faydalanıyorum ☺️
Merhaba Sami Bey. Paris yazınızı keyifle okudum, emeğinize sağlık. Yapacağım üç günlük gezide bu bilgilerden yararlanacağım.
Seray Hanım selamlar, ilginiz için ben teşekkür ederim. Şimdiden Paris’te keyifli vakit geçirmenizi dilerim. Sevgiler…
Merhabalar Sami Bey,
Nasipse ben de Haziran sonunda ailemle 1 hafta Paris tatili planlıyorum. Vermiş olduğunuz kıymetli bilgilerden dolayı çok teşekkür ederim.
Mehmet Bey selamlar, ilginizden dolayı ben teşekkür ederim. Şimdiden ailenizle birlikte keyifli bir tatil geçirmenizi dilerim. Saygılarımla…
Bizim şansımız hep iş ve ziyaret oldu. Sizin bu kadar geznenize ve bilgi sahibi olmanıza çok şaşırdım ve gıpta ediyorum demekki Allah herkese ayrı bir görev vermiş. İspanya ya 3 sefer iş için gittim ABD e bir ürün için görüşmeye gittim ordan Meksika yi merak edip sabahtan akşama kadar kaldım defalarca Yunanistan’da a ürün satıp ürün almak için gittim Almanya ya bir kez fuar için gittim belkie20 sefer Fransa ya geldim sebebi aile ziyareti annemin hastalığı için İsviçre ye arkadaş ziyareti için kısaca tatil amaçlı bir ülkeye gitmek nasip olmadıp sizin yazıları okuyunca pişmanlığım dahada arttı. Şu anda Fransa’da yim ve 2 Haziran da döneceğim. Bir iki gün trenle gezmeye çıkacağım bakalım
Merhaba,
Temmuz ayı için Paris’e gitmeyi planlıyorum fakat kalacak bölge konusunda çok kararsızım.
Airbnb ile bir oda tutmayı planlıyorum 1 gece bir arkadaşım misafir olabilir.
Garde du nord bölgesinden bahsetmişsiniz fiyatlar gerçekten uygun ve tercih edilebilir. Fakat bu bölge akşam yürüyüş yapmak veya geç saatlerde dönmek için uygun bir bölge midir? Metro ile eiffel kulesi yakınlarına ulaşım ortalama ne kadar sürüyor?
Airbnb konusunda bazen ev sahiplerinin iptal edebildiğine dair bilgiler de var bu konu hakkında bir duyumunuz var mı acaba?
Teşekkürler şimdiden
Ece Hanım selamlar,
İlk olarak Airbnb konusuna değinirsek. Evet, ev sahipliği iptal konusunda bazen sıkıntı yaratabiliyor. Bu nedenle ben kendi bireysel gezilerim “otel” statüsündeki tesisleri tercih ediyorum. Böyle iptal vb konularda daha az sıkıntı yaşama durumunuz oluyor.
Gare du Nord fiyat konusunda ekonomik bir bölge. Daha doğrusu neredeyse tüm turistik şehirlerde gar çevreleri biraz daha ekonomik iken güvenlik konusunda daha sorunlu bölgeler olabiliyor. Lakin ben kendi bölgelerimde hep gar çevrelerini tercih ediyorum. Hem havaalanı ulaşımı konusunda hem de şehirler arası tren geçişi yapacaksam yakın konumda konaklamak benim için tercih sebebi oluyor. Paris’te de bölgede hiç sıkıntı yaşamadım. Tabi siz neresi olursa olsun kendi güvenlik öneminizi alın derim. Gece geç saatlerde, tenha sokaklar bugün dünyanın her yerinde görece olarak sıkıntılı olabilir.
Eyfel Kulesi’ne ulaşım konusuna gelirsek, Notre Dame aktarmalı olarak metro ile bölgeye toplamda 25 dakikada ulaşabilirsiniz. Google Haritalar bu konuda size oldukça yardımcı olabilir.
Sevgiler
Merhaba. Normalde günlerce sürecek planı sayenizde bir gecede hallettim. Haritayı eklemeniz ve haritadaki sayılarla yazıdaki sayıların örtüşmesi de harika. Daha iyi organize edilip daha iyi aşırı detaya da kaçmadan bu kadar iyi anlatılabilirdi. Emeğinize sağlık.
Evrim Hanım selamlar,
Güzel yorumlarınız için çok teşekkürler. Paris’te keyifli vakit geçirmenizi dilerim. Sevgiler…
Merhabalar, detaylıca yazmışsınız. Emeğinize sağlık, iyi çalışmalar.
Paris’te metro alt yapısı iyi düşünülmüş ve şehir olarak iyi planlanmış gezilecek çok yer var, ister yürüme ister otobüsle isterseniz metroyla gayet ulaşım basit.
Çok güzel anlatmışsınız, dilinize elinize sağlık
Yakın zamanda Paris’e gideceğim için bana rehberlik edecek bir blog arıyordum. Gerçekten bu yazı tüm sorularımın cevabı oldu, emeğinize sağlık…
Çok detaylı ve açıklayıcı yazmışsınız insanın gidesi geliyor…oglum şu an orda yazıları copy yaptim…emeginize saglik….tesekkurler
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim Emine Hanım, oğlunuz umarım keyifli vakit geçirir. Sevgiler..
Bütün yazıları oxudum. Hər şeyə görə çox təşəkkürlər. Məlumatlar çox dolu və aydın yazılıb
çox sağ olun!
Ocak ayında Paris.e gideceğim, bilgiler çok faydalı olmuş. Emeğinize sağlık, eminim bu bilgilerle orada hiç yabancılık çekmeyeceğim:) Svg, tşkler
İlginiz için çok teşekkür ederim Yeşim Hanım, keyifli bir tatil geçirmenizi dilerim.
Ben bu hafta sonu gidecem esimle hollandadan gecicez aracla otrl konudunda tavdiyeniz varmi 2 gece kalicaz saygilarimizla
Ali Bey merhabalar,
Ben son seyahatimde 3 yıldızlı, ekonomik Libertel Gare de Nord Suede konakladım ve memnun kaldım. Bunun dışında 4 yıldızlı Novotel Paris Les Halles şehirdeki popüler tesislerden. Eğer bütçe sıkıntınız yoksa da Şanzelize’deki 5 yıldızlı Hotel du Collectionneur Arc de Triomphe adlı tesisi inceleyebilirsiniz.
bende yamac gıbı yapıcam evlenme teklıfını eyfel kulesının altında yapıp burda paylasıcam 🙂
Güzel fikir ama ben olsam Eyfel Kulesi’nin altında değil de zirvesinde, manzara eşliğinde yapardım 🙂
çok harika ve detaylı bir yazı olmuş emeğinize sağlık bende kısa süre içinde gidicem ve bi sorum olacak anladığım kadarıyla metro öncelikli ve çok sık olan bi toplu taşıma aracı hemen hemen her caddede var mı yoksa belli başlı caddelerde mi var ve aynı şekilde gideceğim yerde metro imkanı bulamazsam ne önerirsiniz? Bir de çok üst seviye olmasa da ingilizcem var ama fransızca sıfır zorluk çeker miyim sizce? cevabınız için şimdiden teşekkürler
Mehmet Bey merhabalar,
İlginiz ve güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim. Paris’te metro ağı çok gelişmiş. Muhtemelen her gittiğini yerin yakınlarında olacaktır. Ben son seyahatimde metronun yanında belediye otobüslerini de kullandım. Eğer yurt dışında cep telefonunuzdan internete girme şansınız olursa bulunduğunuz yerden hangi otobüs hattı ile nerelere gidebileceğinizi çok rahat görebilirsiniz.
Ben 4 kez Paris’e gittim ama Fransızlar bilseler bile İngilizce konuşmuyorlar tezi ile hiç karşılaşmadım. Orta seviye İngilizce bile fazlasıyla yeterli olacaktır. Şimdiden keyifli bir seyahat geçirmenizi dilerim. Saygılarımla..
Çok güzel anlatmışsınız haritayı eklemenizde çok güzel olmuş .
Okadar güzel anlatmışsınız ki.Yorum yapmadan geçemedim.İlk defa Parise gidecek olan biri için harika bir paylaşım.Emeğinize sağlık.
İlginiz ve güzel yorumlarınız için çok çok teşekkür ederim, sevgiler 🙂
Mayıs ayinda Avrupa turu yapacağız.O kadar güzel hazirlamissinizki bana çok faydası olacak.Emegine yüreğine sağlık. Çok teşekkürler
İlginiz için ben çok teşekkür ederim. Bilgileri faydalı bulmanıza çok sevindim. Blogda Avrupa’da hemen hemen tüm önemli destinasyonlara ait tüm önemli konularla ilgili bilgiler bulabilirsiniz. Sevgiler….
Yazınızı o kadar beğendim ki, sizi tebrik etmek için yazıyorum bu yorumu. Emeğinize sağlık efendim, dünyanın her yerini fethetmeniz dileğiyle!
İlginiz ve nazik yorumunuz için çok çok teşekkür ederim 🙂 Bu gibi güzel yorumlar bizi her zaman motive ediyor. Sevgiler…
Tsk ederim
merhabalar,
Yazınız için teşekkürler. Kısa zaman içinde ben de Parise gitme şansı yakalayacağım. Birkaç sorum var, yardımcı olursanız çok sevinirim.
İlk olarak ulaşım için haftalık biletler satılıyormuş galiba. Fakat bu biletler pazardan pazara geçerli oluyormuş? Bununla ilgili bir bilginiz varsa aydınlatır mısınız?
ikinci sorum müzelerle ilgili olacak bir hafta orada kalacağım var belirli müzelere gireceğim. Çoğu müzede geçen bir müze kartı almak mantıklı olur mu sizce? ya da müze kartı almasam gittiğim müze girişlerinde ödesem internet sitelerinde yazan fiyatlardan yüksek olabilir mi?
Gülşen Hanım merhabalar, öncelikle ilginiz için teşekkür ederim. Sorduğunuz soruların cevaplarını detaylıca şu yazılarda bulabilirsiniz;
Paris Ulaşım Rehberi
Paris’te keyifli vakit geçirmenizi dilerim. Sevgiler.
Çok teşekkür ederim, oldukça faydalı olmuş 🙂
Merhabalar, fikirleriniz cok degerli oncelikle tesekkurler, bizde parise gitmeyi dusunuyoruz esimle, tek sorun gibi gordugum sey ordaki toplu tasima araclari, metro ve RAR lar oldugunu okudum ama sizce kolaymi kullanmasi? Meselen hic fransizca bilmeyen birisi metrolarda nereden nereye gidecegini kolaylikla ogrene bilirmi? Cok tsk ederim saygilar…
Nigar Hanım merhabalar,
İlginiz ve güzel yorumlarınız için ben teşekkür ederim. Paris metro ve RER hattının kullanımı oldukça kolay. Biletlerinizi gişelerden ya ad otomatlardan kolayca alabilirsiniz. iç Fransızca ya da İngilizce bilmeseniz bile toplu taşıma haritası üzerinden gideceğiniz durağı inceleyebilir, araçlarda da durağınızı kolayca bulup inebilirsiniz. Ulaşım konusu Paris’in en rahat konularından. Ben son seyahatimde otobüste kullandım çok fazla. Eğer cep telefonunuz ile internete girme şansınız olursa otobüsleri de düşünebilirsiniz. Sevgiler.
Biz de yeni döndük Paris’den. Güzel bi şehir ama çok büyük beklentilerle gidenler hayal kırıklığına uğrar. Bi Stockholm değil yani.
stockholm gerçekten 1 numara
Çok detaylıca yazmışsınız. Emeğinize sağlık. Yarın Paris’te olacağım sizin bilgilerinizle gezeceğim. Muhteşem olacağına inanıyorum, teşekkür etmek istedim..
Merve Hanım merhabalar. İlginiz için ben teşekkür ederim 🙂 Paris’te keyifli vakit geçirmenizi dilerim, sevgiler…
Merhabalar, öncelikle bu güzel yazılarınız için teşekkür ederim size yapacağımız gezi planında yazılarınızın çok büyük faydasını görüyoruz. Ben Paris ile ilgili bir şey sormak istiyorum. Şehir müzeleriyle nam salmış ve her yerde giriş ücreti en az 8 euro türkiyede yaşayan biri için tek kişi 32 lira demek bu. müze kartı gibi hepsine toplam para ödememizi sağlayan bir yöntem yok mudur acaba. Birde araç kiralamak mantıklı mıdır. fiyatıyla ilgili bilginiz var mı?
Mukaddes Hanım merhabalar.
Euro kuru konusunda haklısınız. Sadece müzelerde değil şişe su alırken bile maalesef kurun bu azizliğine uğruyorsunuz. Ufak bir suya 2 Euro verme insanın moralini bozabiliyor ama yapacak şey yok maalesef. Paris için gezi rehberlerinde de tanıttığım Paris Pass adlı turistik şehir kartını inceleyebilirsiniz. Araç kiralama konusunda benim tecrübem yok lakin Paris gibi her köşe başında metro durağı olan bir şehirde 2. seçenek olarak düşülmesine inanıyorum. Strese girmeyin, alın toplu taşıma kartınızı metro kullanın. Sevgiler…
İlk yurtdışına gittiğim, kapıyı araladığım şehirdir burası. Bu yüzden bende yeri ayrıdır. Yıllarda bir gün ben de Paris’e gidip Eyfel Kulesi önünde fotoğraf çektireceğim dedikten sonra 1 ay kalmayı başarmıştım burada. Sonra da devamı geldi 🙂
Sembolik yapısından dolayı Eyfel’in bende de yeri ayrı 🙂 Paris’e ilk gittiğimde Eyfel Kulesi’ne yaklaştıkça artan heyecanım halen aklımda. Arada geçen seneler boyunca dünyanın ayrı köşelerinden çok daha etkileyici yapıları görme şansımız olsa da ilkler unutulmaz 🙂